Hayal kırıklıklarıyla geçen bir sezonun ardından takımda çok büyük değişim yaşandı. Hem teknik kadronun başındaki isim değişti hem de yabancılar değiştirildi. 2 senedir TBL finalinde 4-0'la süpürülmüş, Avrupa'da ise son sene çeyrek finali bile görememiş bir takımın belki de buna ihtiyacı vardı. En son böyle bir değişikliği 1999-00 sezonunda yaşamıştık. O zaman da 2 senedir takım şampiyon olamıyordu. Önceki senede de Avrupa'da gelmeyen başarı üzerine takım gençleştirilmiş, Volkan Aydın, Ufuk Sarıca, Petar Naumoski, Murat Evliyaoğlu, Zoran Savic gönderilmişti. Yerlerine İbrahim Kutluay, Damir Mulaomerovic, Arda Vekiloğlu, Mark Jackson gibi oyuncular alınmıştı. Aydın Örs'le başlanan sene de 1 aylık Oktay Mahmuti macerası dışında Ergin Ataman'la tamamlanmıştı. gerçi kadro değişikliği Türkiye'de şampiyonluk getirmemişti ancak üst üste 2 Final Four yaşanmıştı.1999 değişiminde olduğu gibi bu sene de takımdan gönderilen pek çok oyuncu oldu. Yerlerine tamamen farklı oyun yapısında yabancılar alındı. Teknik kadro değiştirildi. Değişim en azından Avrupa arenasında kez işe yaramıştı. (Avrupa'da diye vurguluyorum çünkü değişimin yaşandığı Final 4 oynadığımız o 2 sene türkiye'de şampiyon olamamıştık.) Önceki yazımda da söylediğim gibi çok fazla bilgimiz olmayan yabancı oyuncular ve yeni Türk oyunculara üstünkörü bakalım:Serkan ERDOĞANÜzerine en az laf söylenmesi gereken kişi o. Kolejliler'de yetişip Tuborg'da 1 lig oyuncusu olduğunu ispatlamıştı. Hele Tofaş'a Ankara'da 18 sayı atınca transfer edildi. Tofaş kapanana kadar "genç yetenek" kadrosundan sıra ısıtmış, David Rivers'a, Rashard Griffith'e havlu, su servisiyle meşgul olmuştu. Ülker'de kendini gösterdi. istatistiklerini 2'ye 3'e katladı ve İspanya'nın yolunu tuttu. ACB'de ve Euroleague'de Tau formasıyla yaptıkları ortada. İspanyollar onu hala ilk sene takımını final 4'a çıkardığı 25 dakikada 24 sayı attığı Panathinaikos çeyrek final maçıyla hatırlıyor. Az süre bulmasına rağmen iyi işler yaptı. Geçen sene Avrupa Ligi'nde 12,1 sayıyla oynadı. 3 ve daha az sayı attığı 4 maçı çıkardığımızda ortalaması 14,5 oluyor ki bu İbrahim Kutluay ve Hidayet Türkoğlu'nun gidişinden sonra ilk kaliteli şutörümüze merhaba diyebileceğimiz anlamına geliyor. Kafalardaki tek soru işareti ise Avrupa Şampiyonası'nda oynayamamasının -en azından görünürdeki- sebebi olan sakatlığı. Sezon sonuna doğru bir sorun yaşamayacağımızı ümid ediyorum. Ender ARSLANDoğma büyüme bir Efesli. Küçük bir Antalya macerasının dışında Türkiye'de sadece Efes'te oynadı. O sene alt yapı oyuncuları verilerek oluşmasını sağladığımız Antbirlik formasıyla Efes'e 18 sayı sallayınca hemen kadroya alındı. 8 gün sonra Efes formasıyla Ülkerspor karşısındaydı. Efes'in en büyük yatırımı onaydı. Ama Efes'te hiç bir zaman istenilen seviyeye ulaşamadı. Ek bilgi olarak vereyim o Ülkerspor maçında 3'te 0 ile oynadı hiç sayı atamadı. Bir sene önce Efes Pilsen'den ayrılmasında da işte bunun gibi etkisiz silik oyunları etkili olmuştu. 4-0'la süpürüldüğümüz 2006 finallerinde Ender Arslan, Marko Popovic, Barış Ermiş üçlüsü Vbrica Stefanov ve Cüneyt Erden tarafından kelimenin tam anlamıyla ezilince takımdan gönderildi. 1 senelik Avrupa macerasında 3 takım değiştirdi. Olimpija Ljubljana'dan maddi sorunlar yüzünden ayrılmak zorunda kaldı. Tau Ceramica, Zoran Planinic'in sakatlığından dolayı geçici bir oyun kurucu aradığında İspanyol kulübüne gitti. Orda da zaman zaman iyi maçlar çıkarıyordu ama gel gitleri devam ediyordu. Top 16 maçlarında 1 maçta 12 dakikada Maccabi'ye 11 sayı atarken sonraki maçta pau Orthez'e 15 dakikada 0 çekebiliyordu. Planinic'in takıma dönmesiyle kenarda oturmak istemedi ve yunanistan'ın Panionios takımına geçti. Yunan Liginde 2 kez haftanın oyuncusu 1 kez de ayın oyuncusu seçildi. Olympiakos'a 17 sayı attığı maç Türkiye'de de ilgi gördü. Yarı finale kadar yükseldi. İyi bir sezon sonu geçirdi. Bu performansı sayesinde tereddütsüz olarak milli takıma alındı İspanya'daki Avrupa Şampiyonası'nda da gördük ki yine o kadar harka bi oyuncu olamamış ama Efes'in oyun kurucu rotasyonu içinde olmayı Can Akın ve Aleksander Rasic'ten daha fazla hakediyor. Gittiğine göre daha iyi bir seviyede. Loren WoodsBoyu muhtelif kaynaklarda 2.18 ile 2.13 arasında değişen 111 kilo ağırlığında Efes Pilsen'in pek de alışık olmadığı cüssede bir oyuncu. Zalgiris Kaunas'tan geldi. NBA'de pek çok takım dolaşmıştı. NBA'de fazlaca bir başarı gösteremediğinden Avrupa'ya geldi. Aslında Verilen şansı iyi değerlendiremediği Toronto'dan sonra geçen sezon için Sacramento ile anlaşmıştı. Hatta 2 hazılık maçında da oynadı. Belki sakatlık belki de 2 maç sonunda toplam sadece 5 sayı 1 ribaund yapabilmesinden dolayı takıma alınmadı. Avrupa'ya geldiğinde Zalgiris Avrupa Ligi'nden elenmişti. Yoksa ordaki performansını da görebilecektik. Ama Litvanya Ligi'nin kazanılmasında Zalgiris'in en büyük silahı oldu. Final serisinin son maçında 19 sayı 14 ribaundla pota altını domine edip takımının şampiyonluğa ulaşmasını sağladığı maç Zalgrisliler için hala çok özeldir. Litvanya'daki ortalamaları 15 sayı 11,4 ribaund 2 bloktu. Ayrıca Baltık Ligi Final four'unda da boy gösterdi. Takımı ikinci olurken her iki maçta da ikili çifte (double double) yaptı. NBA'de çok iyi anıları olmasa da en azından Litvanya'daki performansı umut verici. Diğer yabancıların aksine Avrupa'nın önemli kulüplerinden birinin önemli bir oyuncusunu transfer ettiğimizi düşündüğümüzde yabancı transferlerin en iyisi diyebiliriz. Prkacin, Ermal ve bir genç oynatılmayan bir genç oyuncudan oluşan 5 numara rotasyonumuzda herhangi bir pivotumuzun istatistiklerde ikili çifte yapması uzun zamandır unuttuğumuz bir durum. Prkacin'in geçen seneki genel olarak etkisiz oyunu göz önünde tutulduğunda 5 numara pozisyonunda daha iyi bir konumda olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabiki kadromuzda en üst düzey 2-3 pivottan birisini katmış olmadık ama gücümüzü arttırdık. Kenny GREGORYCanını yakanı oyuncuyu transfer et stratejisi Efes'in nadiren de olsa başvurduğu bir yöntem. Kara perşembe diye bildiğimiz Efes'in Final 4'dan İstanbul'da elendiği Asvel maçında takımın yıldızı olan Brian Howard'ı almıştık. 1 sene idare eder denilebilecek bir oyun oynayıp gitmişti. Efes tarihinde o maç kadar dramatik olmasa da geçen sene İstanbul'da yenildiğimiz Le Mans maçının yıldızıydı Gregory. Haftanın en büyük sürprizini benim içinse sezonun en büyük hayal kırıklığı olan maçta 21 sayı 10 ribaundla (ki o maçı Le Mans sadece 64 sayı atarak kazanmıştı.) takımın en skorer ve en ribaundcu oyuncusuydu. Hatta sezonun en yüksek sayısına ve ribaunduna ulaşmıştı. Fransa'da kazandığımız maçta 20 sayıyla sezonun kendisi için en yüksek ikinci sayısına ulaşmıştı. Efes Pilsen maçlarında ya yüksek motivasyonla oynuyordu ya da bizim 3 numaralarımız onu durdurmakta zorlanıyordu. Sebebi ne olursa olsun bu performansı Efes Pilsen yöneticilerinin ve de David Blatt'in dikkatini çekmeye başardı. Dış şutu çok da iyi olmayan bir oyuncu. Kendine güvenmediğinden çok fazla 3'lük denemiyor. Ancak dış şut denediğinde de fena sayılmaz. Avrupa Ligi'nde 3'lüklerde %52,2'liklerde %54'lük bir ortalama tutturdu ki ikisi de oldukça yüksek. Fakat 142 2'lik denerken tüm sezon boyunca denediği 3'lük sayısı sadece 25. Avrupa Ligi sezonunu 14.9 sayı 5.4 ribaunt ve 2.2 asist ortalaması ile bitirdi. Yani gönderilen Antonio Granger dış şutları ile etkili olup hava topu mücadelelerinde pek yokken teorik olarak Kenny Gregory'nin sık sık içeriye dalmalarını izleyeceğiz ve potadan dönen topa uzanan kollardan biri onun olacak. Bir nevi Mustafa Abi'nin sayı da atabilen hali diyebiliriz. İdeal Gregory performansı 10 sayı 4 ribaunt 2 asist şeklinde olabilir. Tabi sakatlanmaması da bizim için en kritik olan oyuncu o olacak. Cenk Akyol'un performansını arttırmaması durumunda tek ele gelir 3 numara o olacak. Barış Hersek ve Mustafa Abi konusunda da pek ümitli değilim. Ama bu da bir gelişmedir. Çünkü geçen sene özellikle de Granger'ın sakat olduğu dönemde 3 numarasız mücadele etmek zorunda da kalmıştık. İki senedir oynadığı Le Mans'ın özellikle geçen sene en iyi oyuncusuydu. Ama şimdi daha büyük bir takıma gelirken sorunlu olduğunu bildiğimiz dış şutunun dışında tek soru işareti küçük takımın büyük oyuncusundan, büyük takımın iyi oyuncusu statüsüne geçmeye alışıp alışamayacağı. Henry Domercant bunu başaramamıştı. Andre HutsonKüçük takımların büyük oyuncusu serisinin devamı. Son yılların en başarılı başarısını gösterip Yunan Liginde yarı finale kalan Panionios'un en önemli oyuncularından biriydi. Ender Arslan'ın da takım arkadaşıydı. Avrupa arenasında çok fazla boy göstermediğinden en az bilgi sahibi olduğum kişi de o. Türkiye ile en son teması Fiba'nın Avrupa Kupas'ında Türk Telekom'la karşılaştıkları maçlar. Atina'daki maçta 21 sayı 10 ribaundla ikili çifte yapmış, Ankara'da ise 17 sayı 11 ribaund ile yine ikili çifte ile bitirmişti. Fiba EuroCup'ta da 14,8 sayı 7,8 ribaund gibi iyi istatistiklerle tamamladı. Gruplardan sonra şampiyon Akasyavu Girona ile karşılaşmasalar beli finale kadar yürüyeceklerdi. Ayrıca vakti zamanında Darüşşafaka'nın tüm maçlarını kaybederek bizi rezil ettiği Uleb Cup'ta Makedonikos forması giymiş 21 sayı ile İstanbul'da Daçka'yı dağıtmıştı. O sezon Lietuvas Rytas'la Uleb Cup'da final oynamışlardı. Okuduklarımıza bakılırsa giderek performansını arttıran bir oyuncu. Geçen sene Yunan All Star maçının da MVP'si seçilmişti. Belki bu All Star maçları çok da önemli olmayan organizasyonlar ama ben kötü bir oyuncunun All Star'da en değerli oyuncu seçildiğini hiç görmedim. Hutson, Marcus Haislip'in yerine geldi. Onun kadar güzel hareketler yapmayacak, youtube'a koyacak bol bol malzeme vermeyecek. Kerem Gönlüm'le birlikte 4 numara pozisyonunda iyi bir ikili oluşturabileceklerini düşünüyorum. Ancak ilerleyen maçlarda ve özellikle maç kritik anlara girdiğinde ve sayı kabızlığı yaşadığımızda kilidi açabilecek bir oyuncu değil. Öyle durumlarda başka skorer bulup ribaunda koşması faul yaptırmasıyla yetineceğiz. Ayrıca boyu da pozisyonu için yeterli sayılmaz. Kerem Gönlüm ile değişmeli oynarken Bora Paçun veya Emre Bayav bu sene kendini gösterip biraz katkı sağlamasına ihtiyaç duyacağız. RASHARD WRIGHTİste daha küçük takımın büyük oyuncusu. Transferler içinde zayıf halkamız. Ve zayıf halka her zaman olduğu gibi yine oyun kurucu pozisyonunda. Pek çok küçük kulübü dolaştıktan sonra son küçük kulübü olan Oostende ile şampiyon oldu. Uleb Cup'ta gruptan bile çıkamadı. Önceki sene Hemofarm'la Uleb Cup'da yarı final oynamıştı. Onun da Ender Arslan ve Hutson gibi Panionios geçmişi var. Avrupa kariyerine Yunan takımıyla başlamıştı. Geçen sezon Uleb Cup'ı 17,4 sayı 3,5 asist 3,8 ribaunt ortalamalarıyla bitirdi. Asist sayısının ribaunttan az olması dikkat çekici.Olağan üstü, etkileyici sıradışı vs herhangi bir dikkat çekici özelliği bulunmayan bir oyuncu. Beko Basketbol Ligi'ne gelen orta sıra takımların etkili ama büyük takımlarda tutunamayan ABD'li oyun kurucularına benziyor. Geçen seneden örnek vermek gerekirse GS Cafe Crown'da Darrel Mitchell BJK Cola Turka'da Aubrey Reese veya Banvit'te Marque Perry neyse Wright da odur. Zaman zaman iyi oyun sergileyecek. 10 civarında sayı atacak çok fazla asist yapmayacak, top el yaktığında ortalıkta görülmeyecek cinsten. Eğer diğer oyun kurucumuz Kerem Tunçeri olsaydı belki daha ümitvar olabilirdik ama Ender Arslan - Rashard Wright ikilisi Papaloukas, Siskauskas, Diamantidis, Lakovic hatta Jasikevicius gibi oyuncular karşısında nasıl bir oyun sergileyebilirler varın siz düşünün.
http://efesliler.blogcu.com/yeni-sezon-yeni-oyuncular_4261731.html
26.09.2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder