19 Aralık 2011 Pazartesi

Cenk Akyol Antalya'yı seviyor.


Efes Antalya BŞB'yi uzatma sonunda güç bela yendi.. Maçın moral bozuntusu olmasının dışında tek faydası Cenk Akyol'un attığı 20 sayı oldu. Cenk Akyol'dan beklentilerin azaldığı sırada gösterdiği bu performans beni çok mutlu etti.



Cenk Akyol'un bu 20 sayısı çok özel. Cenk kariyerinde ikinci kez 20 sayı barajına ulaştı. Daha önce bir kez 22 sayı atmıştı. İşin ilginç yanı o maçta da rakip yine Antalya BŞB'ydi. O maç da Antalya'da oynanmıştı. O maçta da Cenk bençten girmişti.


Ligin sitesinden doğru düzgün istatistiğe ulaşamıyoruz. O yüzden burdan o Antalya maçının istatistiğine bakılabilir.

14 Ekim 2011 Cuma

Euroleague Fantazi Çelınç

bwin Euroleague Fantasy Challange'de efesliler ligini kurdum katılmak isteyenler için adres bu şifre efespilsen

23 Eylül 2011 Cuma

Efes Pilsen Efes Pilsen'dir

Aşağıdaki kişilerin tamamı Efes Pilsen'de oynamıştır. Koraç Kupası'nı Efes Pilsen kazanmıştır. Final 4'da iki kere Efes Pilsen boy göstermiştir. Avrupa Kupası'nda finali Efes Pilsen oynamıştır. Siyasi baskılar sonucu zorla değiştirilen ismi anmayı reddediyorum. Efes Pilsen Efes Pilsen'dir. Bu devran değişince, padişah hal'lolunca adına geri dönecektir.

1977-78 (İkinci Lig) Jessie Campbell, Aytek Gürkan, Demir Toppare, Hür Güreralp, İsa Demir, Vedat Akdağ, Erdim Öztokat, Osman Gündüz, Utku Olcay, Sabri Duman, İlhan Tezcan, Sami Müdüroğlu (Antrenör: Faruk Akagün)

1978-79 Billy Lewis, Jeff Wilkins, Doğan Hakyemez, Aytek Gürkan, Mehmet Döğüşken, Hakan Artış, Erdim Öztokat, Ömürden Kısagün, Cengiz Kayatürk, Fensal Gürkan, Murat Yosmaoğlu (Antrenör: Faruk Akagün)

1979-80 Doğan Hakyemez, Aytek Gürkan, Mehmet Döğüşken, Hakan Artış, Erdim Öztokat, Ömürden Kısagün, Cengiz Kayatürk, Fensal Gürkan, Necdet Ronabar, Barış Karayol, Murat Kavurga, Zeki Can (Antrenör: Faruk Akagün / Rıza Erverdi)

1980-81 Deedrick Reffigee, Jim Swaney, Doğan Hakyemez, Aytek Gürkan, Mehmet Döğüşken, Hakan Artış, Necdet Ronabar, Ömürden Kısagün, Cengiz Kayatürk, Selim King, Barış Karayol, Murat Kavurga, Zeki Can, Serdar Koçyiğit, Mehmet Şenova (Antrenör: Mahmut Uslu)

1981-82 Billy Lewis, Del Yarbrough, Doğan Hakyemez, Aytek Gürkan, Mehmet Döğüşken, Hakan Artış, Necdet Ronabar, Ömürden Kısagün, Cengiz Kayatürk, Selim King, Murat Kavurga, Taner Korucu, Serdar Koçyiğit, Mehmet Şenova, Ferhat Oktay, Kaan Otçu, Ertuğrul Karaca (Antrenör: Mahmut Uslu)

1982-83 Billy Lewis, Del Yarbrough, Doğan Hakyemez, Aytek Gürkan, Mehmet Döğüşken, Necdet Ronabar, Taner Korucu, Ömürden Kısagün, Serdar Koçyiğit, Can Sonat, Mehmet Şenova, Ferhat Oktay (Antrenör: Rıza Erverdi)

1983-84 Billy Lewis, Jerome Henderson, Doğan Hakyemez, Aytek Gürkan, Mehmet Döğüşken, Lütfi Arıboğan, Taner Korucu, Can Sonat, Serdar Koçyiğit, Ferhat Oktay, Kaan Otçu, Burç Alp Yücel (Antrenör: Rıza Erverdi / Aydan Siyavuş)

1984-85 Billy Lewis, Ron Haigler, Tim Dunham, Doğan Hakyemez, Lütfi Arıboğan, Taner Korucu, Can Sonat, Ömer Saybir, Ferhat Oktay, Kaan Otçu, Ertuğrul Karaca, Yalçın Küçüközkan, Özcan Özbey (Antrenör: Aydan Siyavuş)

1985-86 Scott Roth, Brian Kellerman, Lütfi Arıboğan, Taner Korucu, Emir Turam, Can Sonat, Ömer Saybir, Ferhat Oktay, Cenk Renda, Tolga Öngören, Yalçın Küçüközkan (Antrenör: Aydan Siyavuş)

1986-87 Scott Roth, Lester Pace, Lütfi Arıboğan, Taner Korucu, Emir Turam, Hakan Yörükoğlu, Ömer Saybir, Cenk Renda, Tolga Öngören, Yalçın Küçüközkan, Atalay Gemen, Orhan Yüksel (Antrenör: Rusmir Haliloviç)

1987-88 Lester Pace, David Butler, Lütfi Arıboğan, Emir Turam, Hakan Yörükoğlu, Tolga Öngören, Cenk Renda, Ömer Saybir, Yalçın Küçüközkan, Atalay Gemen, Volkan Aydın, Cengiz Üçyürek (Antrenör: Aydan Siyavuş)

1988-89 Anthony Mason, James Griffin, Levent Topsakal, Emir Turam, Hakan Yörükoğlu, Volkan Aydın, Cenk Renda, Atalay Gemen, Yalçın Küçüközkan, Cengiz Üçyürek, Deniz Dalgıç, Suat Olca (Antrenör: Aydan Siyavuş)

1989-90 Glynn Blackwell, Lowell Hamilton, Levent Topsakal, Tamer Oyguç, Taner Korucu, Volkan Aydın, Ufuk Sarıca, Cenk Renda, Atalay Gemen, Altar Tunçkol, Cengiz Üçyürek, Samer Şenbayrak, Nazım Öngen, Sedat İncesu (Antrenör: Aydan Siyavuş)

1990-91 Trent Jackson, Danny Jones, Andre Patterson, Ufuk Sarıca, Tamer Oyguç, Taner Korucu, Volkan Aydın, Cenk Renda, Altar Tunçkol, Atalay Gemen, Oktay Öztürk, Gökhan Güney, Samer Şenbayrak, Nazım Öngen (Antrenör: Halil Üner)

1991-92 Kenny Green, Mark Stevenson, Ufuk Sarıca, Tamer Oyguç, Taner Korucu, Volkan Aydın, Rüçhan Tamsöz, Altar Tunçkol, Oktay Öztürk, Gökhan Güney, Mustafa Kemal Bitim, Tarık Sarıçoban, Hakan Onan, Sinan Mısırlı (Antrenör: Halil Üner / Aydın Örs)

1992-93 Petar Naumoski, Larry Richard, Ufuk Sarıca, Tamer Oyguç, Taner Korucu, Volkan Aydın, Mustafa Kemal Bitim, Oktay Öztürk, Gökhan Güney, Faruk Rasna, Tarık Sarıçoban, Tacettin Çıpa (Antrenör: Aydın Örs)

1993-94 Petar Naumoski, Larry Richard, Timothy Burroughs, Ufuk Sarıca, Tamer Oyguç, Taner Korucu, Volkan Aydın, Mustafa Kemal Bitim, Oktay Öztürk, Gökhan Güney, Faruk Rasna, Bora Sancar, Tarık Sarıçoban (Antrenör: Aydın Örs)

1994-95 Chris Corchiani, Reggie Cross, Larry Richard, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Tamer Oyguç, Mirsad Türkcan, Tunç Girgin, Mustafa Kemal Bitim, Gökhan Güney, Faruk Rasna, Hüseyin Beşok, Tarık Sarıçoban, Alpay Öztaş (Antrenör: Aydın Örs)

1995-96 Petar Naumoski, Conrad McRae, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Tamer Oyguç, Mirsad Türkcan, Murat Evliyaoğlu, Mustafa Kemal Bitim, Hüseyin Beşok, Bora Sancar, Alpay Öztaş, Erdal Bibo (Antrenör: Aydın Örs)

1996-97 Petar Naumoski, Vasili Karasev, Derrick Alston, Mark Pope, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Tamer Oyguç, Mirsad Türkcan, Murat Evliyaoğlu, Hüseyin Beşok, Hidayet Türkoğlu, Alpay Öztaş, Erdal Bibo, Ömer Onan (Antrenör: Aydın Örs)

1997-98 Petar Naumoski, Brian Howard, Rod Sellers, Mirsad Türkcan, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Hüseyin Beşok, Tamer Oyguç, Murat Evliyaoğlu, Hidayet Türkoğlu, Alpay Öztaş, Erdal Bibo, Ömer Onan (Antrenör: Aydın Örs)

1998-99 Petar Naumoski, Zoran Savic, Predrag Drobnjak, Ufuk Sarıca, Hüseyin Beşok, Mirsad Türkcan, Volkan Aydın, Murat Evliyaoğlu, Hidayet Türkoğlu, Nedim Dal, Ömer Onan, Mehmet Mumcuoğulları (Antrenör: Aydın Örs)

1999-00 Damir Mulaomerovic, Predrag Drobnjak, Rickie Winslow, Marc Jackson, Kareem Reid, İbrahim Kutluay, Hidayet Türkoğlu, Hüseyin Beşok, Ömer Onan, Nedim Dal, Arda Vekiloğlu, Bora Sancar, Tufan Ersöz (Antrenör: Aydın Örs / Oktay Mahmuti / Ergin Ataman)

2000-01 Damir Mulaomerovic, Predrag Drobnjak, Vlado Scepanovic, Mehmet Okur, Hüseyin Beşok, Kaya Peker, Kerem Tunçeri, Alper Yılmaz, Ömer Onan, Erdal Bibo, Arda Vekiloğlu, Ender Arslan, Mirsad Türkcan, Engin Atsür (Antrenör: Ergin Ataman / Oktay Mahmuti)

2001-02 Marcus Brown, Kaspars Kambala, Saulius Stombergas, Mehmet Okur, Kaya Peker, Kerem Tunçeri, Alper Yılmaz, Ömer Onan, Arda Vekiloğlu, Ender Arslan, Enver Ekmen (Antrenör: Oktay Mahmuti)

2002-03 Marcus Brown, Kaspars Kambala, Antonio Granger, Jurica Golemac, Ira Clark, Kaya Peker, Kerem Tunçeri, Alper Yılmaz, Ömer Onan, Asım Pars, Ender Arslan, Enver Ekmen, Valentin Pastal, Nikolay Pastal (Antrenör: Oktay Mahmuti)

2003-04 Trajan Langdon, Antonio Granger, Goran Nikolic, Nikola Prkacin, Kaya Peker, Ermal Kuqo, Kerem Tunçeri, Alper Yılmaz, Ender Arslan, Ömer Onan, Valentin Pastal, Selim Saygın, Cenk Akyol (Antrenör: Oktay Mahmuti)

2004-05 Willie Solomon, Henry Domercant, Goran Nikolic, Nikola Prkacin, Dusan Kecman, Ermal Kuqo, Kaya Peker, Alper Yılmaz, Ender Arslan, Mustafa Abi, Cenk Akyol, Barış Ermiş, Valentin Pastal (Antrenör: Oktay Mahmuti)

2005-06 Antonio Granger, Marko Popovic, Henry Domercant, Nikola Prkacin, Charles Smith, Kerem Gönlüm, Ermal Kuqo, Kaya Peker, Ender Arslan, Mustafa Abi, Alper Yılmaz, Barış Ermiş, Cenk Akyol, Mutlu Demir (Antrenör: Oktay Mahmuti)

2006-07 Drew Nicholas, Marcus Haislip, Antonio Granger, Nikola Prkacin, Horace Jenkins, LaRon Profit, Aleksandar Rasic, Ermal Kuqo, Kerem Gönlüm, Cüneyt Erden, Mustafa Abi, Cenk Akyol, Barış Ermiş, Can Akın, Barış Hersek, Bora Hun Pacun, Emre Bayav (Antrenör: Oktay Mahmuti)

2007-08 Scoonie Penn, Drew Nicholas, Andre Hutson, Loren Woods, Kenny Gregory, Rashad Wright, Serkan Erdoğan, Kerem Gönlüm, Ermal Kurtoğlu, Ender Arslan, Mustafa Abi, Cenk Akyol(ayrıldı), Barış Hersek, Bora Hun Paçun, Emre Bayav (Antrenör: David Blatt)

2008-09 Mario Kasun, Charles Smith, Preston Shumpert, Bootsy Thornton, Kerem Gönlüm, Kaya Peker, Michalis Kakiouzis, Kerem Tunçeri, Engin Atsür, Sinan Güler, Ender Arslan, Cenk Akyol (Antrenör: Ergin Ataman)

2009-10 Mario Kasun, Charles Smith, Igor Rakocevic, Preston Shumpert, Bootsy Thornton, Kerem Gönlüm, Kaya Peker, Bostjan Nachbar, Kerem Tunçeri, Sinan Güler, Ender Arslan, Daniel Santiago Ermal Kuqo, Ali Işık, (Antrenör: Ergin Ataman)

2010-11 Miroslav Raduljica, Nikola Vujcic, Lawrence Roberts, Kerem Gönlüm, Bostjan Nachbar, Bootsy Thornton, Cenk Akyol, Kerem Tunçeri, Sinan Güler, Igor Rakocevic, Ender Arslan, Andrew Wisniewski, Filip Murray, Dusan Cantekin, Ali Işık, (Antrenör: Velimir Perasovic / Ufuk Sarıca)

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Marcus Brown vs Michael Jordan

Efes Pilsen tarihinin en iyi 6-7 yabancı oyuncusundan biri olan Marcus Brown ile Majesteleri aynı karede. Marcus Brown'ın çaylak yılı olan 96-97 sezonundan.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

3 Temmuz 2011 Pazar

İlkan Karaman

Bilmiyordum. İlkan Karaman da Efes Pilsen tezgahından geçmiş. 11 numaralı formayı giyen o. Fotoğraftaki tarihe bakılırsa 2004 yılından olmalı..

3 Mayıs 2011 Salı

Kerem Tunçeri vs Naumoski



Efes Pilsen tarihinin en önemli oyun kurucusu ile en önemli 3 oyun kurucusu yan yana.. Bu pozun verilmesini sağlayan Zaman Gazetesi'ne teşekkürü borç bilirim..


En önemli ikinci kim diye düşünen varsa söyleyeyim. Kendisini hiç sevmesem de: Damir Mulaömerovic

27 Mart 2011 Pazar

Naumoski Röportajı

Zaman Gazetesi bir süredir Naumoski ile ilgili haberler veriyordu. Bu haberlerini br de röportajla süslemişler. Bugüne dair çok fazla şey yok. Ama benim gibi nostalji sever biri için harika bilgiler var. Bağlantısı burda:

7 Mart 2011 Pazartesi

modern zamanların en kötü Efes Pilsen'i

Efes Pilsen'in bugünkü manada büyük yatırım yapılması 1992-93 sezonu ile başlar. Bu süreç ile Efes Pilsen'in şu anki halini karşılaştırdığımda takımın ne hale getirildiğini daha iyi görüyorum. Bazı dikkat çekici verileri sizinle paylaşayım:

1992-93 sezonundan bu yana geçen 19 sezondayız. Bu 19 sezonun ilk 20 haftası itibariyle Efes Pilsen tarihinin en kötü dönemini geçiriyor. Efes Pilsen'in normal sezon sonu itibariyle en kötü dönemi Blatt'li 2008-08 sezonudur. O senede bile ilk 20 haftada sadece 5 mağlubiyet alınmıştı.

Efes Pilsen lig sıralamasında bu sezon hiç 3 sıradan daha yukarı çıkamadı. Yine son 19 sezon itibariyle yaptığım inceleme neticesinde ilk 2'ye hiç giremediği sezon olmadı.

Önder Abi'nin verdiği ukte ile farkettiğim bir başka istatistiği de vereyim. Efes Pilsen son 8 maçında 7 mağlubiyet aldı. Sırasıyla Real Madrid, Beşiktaş Cola Turka, Real Madrid, Pınar Karşıyaka, Montepaschi Siena, Tofaş, Partzan ve Galatasaray CafeCrown ile karşılaştık. Bu 8 maçtan sadece Tofaş maçından galip ayrıldık. Elimdeki sınırlı arşiv ile kurcaladım. 1992-93 sezonundan itibaren böyle rezil bir performans göstermemişiz.

Efes Pilsen'e bu kepazeliği yaşatanlara yazıklar olsun diyorum. Sınırlı kabiliyetli Perasovic gitmeli. Ayrıca "Altyapıda oyuncularımızı bize yetecek seviyeye gelecek şekilde yetiştiriyoruz. Daha ileri seviyeye çıkacakları şekilde yetiştirmek istemiyoruz. Sonra Avrupa'ya kaçıyorlar." mantığına sahip anlayıştan, yani Engin Özerhun gitmeli. Sorumlular hesap vermeli. Perasovic ve Özerhun'un yerine Naumoski ve Messina gelmeli. Altyapıdan oyuncu yetiştirmeye devam edilmeli.

31 Ocak 2011 Pazartesi

Efes Pilsen - Real Madrid Ocak Ayı Performansları

Real Madrid ACB'deki son maçında Manresa'yı deplasmanda 61-62 yenmiş. Maçta son top Manresa'daymış. Son hücumda Manresa sayı bulamamış. Real Madrid öyle kazanmış. Sadece maç sonuna bile baktığımızda Real Madrid'in zor bir galibiyet aldığı anlaşılıyor. Maçın istatistikleri burda.

Real Madrid bu galibiyetle 2011 ocak ayını kayıpsız geçmiş oluyor. Ocak ayında oynadıkları 8 maçın tamamını kazandılar. Bu 8 maçın 6'sı ACB'deydi. (Ancak bu ACB takımlarından hiç biri Euroleague takımı değildi.) Ocak ayında 2 tane de Euroleague maçı kazandılar. Bu 8 galibiyetten sonra bence kaybetme vakitleri geldi.

Efes Pilsen de ocak ayında 6'sı Beko Basketbol Liginde toplam 8 maça çıktı. Bu 8 maçta 7 galibiyet aldı. Tek mağlubiyet Fenerbahçe Ülker'e karşıydı. Ocak ayının ilk maçıydı. Yani Efes Pilsen Real Madrid karşısına üstüste 7 galibiyet ile çıkacak.

29 Ocak 2011 Cumartesi

Efes Pilsen - Erdemir maçından

Efes Pilsen'in kaybedebileceği bir maçtı. Erdemir iyi asıldı maça. Efes Pilsen dönem dönem kendini sıkıp sonra rölantiye aldı.

Dikkate değer şeyler:

Rakocevic hala büyük bir hücum gücü ve büyük bir savunma gediği.. Olağan üstü dış atışlar ve turnikerel buldu. Maçta oyunda olduğu dönemlerde Erkan Veyseloğlu'nu tutuyordu. Daha doğrusu tutamıyordu. Erkan sayı bulmakta hiç zorlanmadı. Bu seneyi zaten iyi geçiriyordu. Bu iyi oyunu Rakocevic karşısında da sürdürdü.

Cenk Akyol bir ara oyuna girdi. Kötü de oynamadı. Hücumda pek fırsat gelmedi aslında ama savunmada uzun zamandır görmediğim kadar gayretliydi. Tribünlerden aferin Cenk sesleri yükselmişti. Kısa süre sonra Perasovic oyundan aldı. Çok morali bozuldu çocuğun. Ufladı pufladı. Haklıydı da.. Peras'ın elinde yokolup gidecek.

3. çeyreğe Efes Pİlsen çok kötü başladı. 4. çeyreğin sonlarına doğru ise harika bir geri dönüş başlattı. Bu durum Fenerbahçe Ülker ile oynanan son lig maçını hatırlattı. Orda da aynı geri dönüşü yaşamıştı Efes. Ama o maçta rakip güçlüydü ve geri dönüşün galibiyetle sonuçlanmasına izin vermemişti. Bu iniş çıkışlar Efes Pİlsen için çok tehlikeli oluyor.
Kenarda Ender Arslan - Flip Murray - Nachbar -Radu 4'lüsü vardı. Bir de küskün Cenk'i eklersek Türkiye ligi için kafaya oynaya bilecek sağlam bir ilk 5 çıkabilir. Efes Pilsen ise bu oyunculardan yararlanamıyor malesef.. Bu alternatif ilk 5'in fotoğrafı:

28 Ocak 2011 Cuma

Top 16'ya İyi Başlangıç

Top 16'da, yani en iyi 16 Avrupa kulübünün sadece 5'i ilk 2 maçını kazandı. Bunların 2'si Türk takımı. Bu daha önce hiç olmamıştı.

Son 5 yılda 25 takım Top 16'da ilk 2 maçını kazandı. Bunlardan sadece 4'ü play off'a kalamadı. Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'den biri bunu becerirse %16'lık bedbaht azınlığa katılmış olacaklar.

İki takım da çok iyi iş çıkardı..

Partizan'ı yenmek büyük iş değildir. Partizan'ı Belgrad'da yenmek büyük iştir. Hele ki Efes Pilsen'in bir kalibre düştüğü bu son 2-3 yılda.. 1 yıldır her deplasman maçında kendi kendime sinir olup Sky Türk'ü kapatmaktan sıkılmışım. Efes Pilsen bundan sonra sadece İstanbul'daki maçlarını bile kazansa son 8'e kalacak. Tabi o noktada diğer takımlarla olan averajına bakılır.

Şimdi oyunculara hoşgeldin deme vakti.. Erdemir maçında yeni pankartlarla oyuncuları biraz eğlendirmeye ve yanında olduğumuzu göstermeye çalışacağız...

26 Ocak 2011 Çarşamba

Partizan'ın Top 16 Tişörtü

Partizan top 16 için özel tişört hazırlamış. Çok hoşuma gitti. İmrendim. Olsa, alırdım.

Efes Pilsen gibi kendi formasını bile satamayan bir kulüpten sonra böyle ürünlere hayran olmamak elde değil..

Forma ile ilgili olarak Efesliler forumunda paylaştığım bir anımı burdan da yazayım:

"Formasını bile satmayan bir kulübüz malesef. Sanalmagaza diye bir internet sitesi var. Yine Anadolu Grubunun... Ordan formalar satılıyordu aslında. Ama kulübün sanırım bundan haberi yokmuş. Maçta formaları üzerimizde görünce şaşırdılar. Nerden aldınız diye sordular. Biz de gururla sanalmağaza'dan dedik. Bir kaç gün sonra ordan satışları da kestiler:)"

25 Ocak 2011 Salı

Seri 9 Olmamalı

Efes Pilsen en son 13 ocak 2010 tarihinde Euroleague'de bir deplasman galibiyeti aldı. Normal sezonun son maçında Entente Orleanaise'ı deplasmanda yenebilmiştik. Yani 1 yılın üzerinde bir süredir yurt dışından üzgün dönüyorlar. Bizi de üzüyorlar. Efesliler olarak deplasman maçlarını zaman zaman Taksim'de izliyorduk. Artık toplandıkça sürekli kaybetmenin etkisinden sanırım yeni organizasyonlar yapılmıyor. Maçları evden izliyoruz. Canımızı evde sıkıyoruz.

Bu 1 yıllık dönemde tam 8 maç kaybetti Efes Pilsen. Sırasıyla Real Madrid, Maccabi, Siena, Union Olimpija, Panathinaikos, Valencia, AJ Milano, CSKA Moskova deplasmanlarından mağlup ayrıldık. Bu seriyi 9'a çıkarmamak için Belgrad'a gideceğiz. 22 bin kişinin önünde alınacak galibiyet çok güzel olacak.

Partizan eski Partizan değil. İstanbul'da Avrupa şampiyonu olan Partizan değil. 3 kez Koraç'ı kazanan takım da değil. Geçen sene final 4 yapan kadro da koç da yok ortada.. En büyük silahları salonları ve dolu tribünleri olacak.

23 Ocak 2011 Pazar

Efes Pilsen - Partizan : Son Galibiyet

Geçen sene İstanbul'daki harika Partizan galibiyeti.. Maç sonunda Efes kalibresinde takım değil. Aşırı sevinmeye gerek yok diye düşünmüştüm. Tek iyi parçası, koçu olan bir takımdı. Mc Calebb alt tarafı Mersin'den gelmiş ve Partizan'dan teklif aldığı için şanslı sıradan bir ABD'liydi. Rasic ve Kecman Efes'te en ufak başarılar elde edememiş vasat Sırp basketbolculardı. Maric, eh işte denilecek ama çok da beğenmediğim, Loren Woods ile eşdeğer gördüğüm bi uzundu. Sonra o Partizan ve oyuncuları beni utandırdı , F4 yaptı. Efes Pilsen çeyrek final bile göremedi..

Siena maçı sonrası, Partizan maçı öncesi

Eve bir süreliğine bilgisayar ve internet geldi.. Elimden geldiğince bir şeyler karalamaya çalışacağım.

Siena maçı bittiğinde en ufak bir sevinç hissetmedim. Sadece kaybetmemiş olmanın rahatlığı vardı o kadar.. Kazanılan hiç bir maçı kopartamamamın, zaman zaman çok ileri çıkıldığında bile rakibin geri geleceğini bilmenin stresi maçtan alınan keyfi azaltıyor. Maç yine son topa geldi.. Zizis yıllar önce AEK'da yaptığı şeyi, yani son saniyede imkansız üçlükle kazanmayı bu kez beceremedi. Ama bu Efes'in başarısı değil Siena'nın başarısızlığı idi. Mesela geçen sene Unicaja'nın sayesinde top 16'ya çıktığımızda ne kadar kötü hissetmişsem, Siena galibiyeti ile de aynı şeyi hissettim. Maça doluşmuş ilköğretim bebelerinin dışında gerçek izleyiciler, taraftarlar da benim gibi maç bitiminde sinirli idi.

Ayrıca, sadece 2 farklı galibiyetin top 16 sonunda ne kadar yetersiz olacağını da göreceğiz..

Maçta neler gördük?

Rakocevic'in ne kadar önemli bir hücum gücü olduğunu, ve savunmada tamamen etkisiz hiç bir işe yaramaz bir oyuncu olduğunu gördük. Sürekli adamını kaçırdı. Sıklıkla perdelere takıldı. Hücum oyuncularının her temasında geri kaçtı. Sert duramadı. Attığından daha fazlasını tuttuğu adamlardan yedi Efes Pilsen. Ama artık alıştık sayılır. Maç sırasında çok kızsak da artık diyecek bir şey yok. Eldeki ürün bu.

Efes Pilsen pota altında uzunların yaptığı savunmasında sorun yaşamaya devam ediyor. Ama bu eksikliği kapamak için forvetlerin üst düzey yardımlaşması da devam ediyor. Pota altına inen toplar, ister Vujcic olsun ister olmasın çembere rahatlıkla ulaşıyor. Maçın özellikle ilk bölümlerinde Rakovic, sonra da inanılmaz etkili oldu. Efes Pilsen forvetleri devreye girdikçe, 5 numara oynayanlar iyi savunmacı olmasa da 3 ve 4 numarların etkisi çok büyük bir eksikliği gideriyor.

Bunların dışında, Efes Pilsen'in kazanma isteği, mücadele gücü, kısa oyunculara yapılan baskısı ve bu baskıyı faulsüz yapması çok olumluydu.

Şimdi önümüzde Partizan maçı var. Partizan maçı hakkında da konuşuruz. Ama öncelikle şunu söyleyeyim: Tüm takımın birbirine bulaştırdığı hastalığın etkisinden kurtulmaları durumunda maçın favorisi Efes Pilsen