31 Mayıs 2009 Pazar

Finalin Adı (Resmen) Belli Oldu

Yalan yok. Ben sezon başında Telekom'u bekliyordum final için. Ama sezon ilerledikçe yanıldığımı anladım. Play offlarda da neyin ne olacağı belli olmuştu. Sadece resmen ilan edilmesi gerekiyordu.

Telekom - Mersin BŞB serisinden sonra gerçek play off mücadelesi tekrar izleyebildik. Ben zevk aldım 3. FBÜ - TT maçını izlerken izlerken..

Şimdi asıl yere geldik. Final için sabırsızlanıyorum..

Seri ne zaman başlayacak, programı nasıl olacak henüz açıklanmadı. Başlayana kadar ön değerlendirme yaparız..

Pankart ve Turkbasket

Yapılan pankart turkbasket'te çıktı. Eldeki fotoğraflara bakıp hayal güçlerini konuşturmuşlar. Yok gözdağı vermişiz, yok yapılan uyarılar üzerine 5 rakamı değiştirilmiş, yok Efes Pilsen taraftarları aracılığıyla FB'ye mesaj gönderiyormuş falan filan... Resmen kafalarından uydurmuşlar ve hala bizi birilerinin yönlendirdiğini düşünüyorlar. Zekamızı hala hafife alıyorlar. Piyon olduğumuzu zannediyorlar. Gönderilmiş bir mesaj varsa gönderen bizler yani Efesliler'dir ki rakip Türk Telekom bile olsaydı pankart hazırlanacaktı..

Turkbasket eskiden en önemli basketbol kaynağımdı ama çoluk çocuğun muhabirliğine muhtaç hale geldiğinden beri saygınlığı azalmaya başladı.

Haber Basket Dergisinde de yayınlanmış ama onlar makul ifadeler tercih etmişiler...

30 Mayıs 2009 Cumartesi

EFES FİNALE ÇIKARKEN...

...Yalnız değildi.. Ben Adana'daydım ama Efes yalnız değildi.






Not1: Bu pankartları da yönetim hazırlattı diyecekler..

Not2: Bi de Smells like a TEAM SPIRIT pankartı vardı. Bulursam onu da ekleyip bu notu silicem..

ŞAMPİYONLUĞA 4 GALİBİYET KALDI


Sürprizini önce ben kaçırmıştım.. Daha sonra bir baktık ki Adnan Abi giymiş. Hadi o giymiş basketdergisi de kaçırmamış..

Pankart ilk maça yetişmedi. Bugün maç saatlerinde hallolmuş.. ŞAMPİYONLUĞA 5 GALİBİYET KALDI
demiştik. 5'in üstüne 4 ekleyince geri sayım gibi oldu.. Evet benim yokluğumda Çetin Hoca'nın da dediği gibi arkadaşlar iyi hazırlanmışlar. Fotoğrafını arkadaşlar siteye ekleyince ben de baylaşıcam sizlerle...

29 Mayıs 2009 Cuma

Efes Pilsen 1-0 Önde Başlarsa...

Normal sezondaki iki maçı kazanan takımın play off eşleşmesine 1-0 önde başlaması zımbırtısı 1992-93 sezonundan beri var.

Galatasaray CC eşleşmesine kadar Efes Pilsen 28 kez eşleşmelere 1-0 önde başlamış ve uzak ara bu konuda önde. 1-0 önde başladığı serileri 27 kez Efes galip bitirmiş. Kaybettiği tek seri ne zaman? 1994-95 sezonu.. Yarı finalde Fenerbahçe'ye 3-2 ile geçiliyor. Üstelik ilk maçı da kazanıp 2-0 öne geçmesine rağmen.

Gerçi finalde Ülker karşısında tutunamıyorlar ama Fenerbahçe açısından uzun yıllar hatırlanacak bir şey. Efes içinse o sene için bir trajedi.. O sene için diyorum, çünkü bu mağlubiyet Efes'n Koraç Kupası'nı kazanmasını sağlayan yolu açıyor. O zamanlar Uleb yok. Ligdeki sıralamaya göre takımlar Avrupa kupalarına gidiyorlar. Efes, ertesi sene statü gereği şampiyonların gittiği kupaya değil Koraç'a gidiyor. Ve şampiyonluk geliyor.. Hem de Koraç'a doğru giderken Fenerbahçe'yi de çeyrek finalde eleyerek...

28 Mayıs 2009 Perşembe

Oktay Mahmuti ile Benetton Yarı Finalde

Oktay Mahmuti'li Benetton İtalyan Liginde yarı finale çıktı. Çeyrek finalde La Fortezza Bologna'yı, yani bizim bildiğimiz adıyla Virtus Bologna'yı 3-2 ile geçtiler. Böylece meslektaşı Matteo Boniciolli'nin görevine son verilmesine de sebep olmuş.

Eurocup'da yılın koçu seçilmiş ve ve çeyrek finale kadar yükselince gurur duymuştuk. Şimdi İtalya Liginde de başarı elde etti. Yarı final başarıdır. Çünkü rakipleri Siena. Bence lig Benetton için başarılı bir şekilde sona ermiş bulunuyor. Ama olur da küçük çaplı bir basketbol mucizesi gerçekleştir, Siena'yı geçerse şampiyon olur. Bize de onu İstanbul'da çiçeklerle karşılamak kalır.

Play Off Asıl Şimdi Başlıyor (mu?)

Play off asıl şimdi başlıyor diye yazmıştım. Maçtan önce bir şey söylenmemişti ama dünkü maçtan sonra efesliler.org'da hafif yollu dalga geçildim. Aslında haksız da sayılmazlar. Hala gerçek anlamda play off mücadelesi yok. De jure olarak Efes play off'ta ama de facto olarak aylar öncesinden bu yana finalde..

Efes Pilsen 3 maçlık play off mücadelesinde 266 sayı atmış 184 sayı yemiş. Yani ortalama 88,6 sayı atıyor, 61,3 sayı yiyor.. Bir başka deyişle rakiplerini 27,3 sayı farkla yeniyor. Basketbolun zirve yapması gereken dönemler olan play offlarda Efes Pilsen giderek daha rahat oynamaya başladı.

Biraz daha açayım durumu. Normal sezonda Efes Pilsen Galatasaray CC'yi ortalama 5,5 sayı farkla yenerken, son maçta fark 26 oldu. Yine normal sezonda Darüşşafaka CT'yi ortalama 19,5 sayı ortalamayla yenerken play off'ta bu oran 28'e yükselmiş.

Ama GSCC ile oynanacak 2. maçta bu durumun değişebileceğini düşünüyorum. Galatasaray kızlarının Avrupa finali maçındaki ortam olursa, Türkiye'de o salondan çıkabilecek tek takım Efes Pilsen'dir. Ama kaybedebilir de..

Yalnız o ortamın tam olarak tesisi mümkün değil. Öncelikle GS'li taraftarların ümitsizliğe düştüğünü gördüm. Bu durum salonun dolmasını engelleyecektir. İkincisi de rakip takım bençinin arkasında GSliler olmayacak. Efesliler, bu kadarız ama yine de yanınızdayız diyecek...

Efes Pilsen - GSCC 1. maçından..

Ne yazıkki ben orada değildim...


27 Mayıs 2009 Çarşamba

Efes Pilsen GSCC 1. maç: 103-77

Charles Smith: 28.44 dakikada 28 sayı, 7 ribaund, 3 asist, 3 top çalma ve 1 muhteşem blok... GSCC ne zaman kafasını kaldırmaya çalışsa gürzünü indirdi rakibin ense köküne.. Maçın kahramanıydı..

GSS bu sene 4. kez 100+ yedi.. Efes 4. kez 100+ attı. Savunma yapar gibi bazı hareketler vardı. Ama özellikle 1. yarıda savunma namına bi şey yoktu..

3. çeyreğin ortalarında 63-59'dan sonra Efes özellikle savunmada vitesi azcık yükseltti. Belki Ergin Ataman fırçalamıştır. Sonuç 40-18'lik seri oldu. Bu son 15 dakikadaki performansı Efes'in potansiyelinin görülmesi açısından çok önemliydi.

Şimdilik keyfim yerinde.. Belki sonra uzun uzudayı yazarım..

Galatasaray'ın 19 yıllık Hasreti

Daha önce yazdığım ama farketmediğim ukteyi target striker verdi. Galatasaray Efes Pilsen'e karşı son play off galibiyetini 26 Nisan 1990'da elde etmiş. Aradan 19 yıl ve 1 ay geçmiş.

Galatasaraylı basketbolcular bunun farkında mı bilemem ama, bu uzun süre bile yeterli motivasyon olabilir.

O sezonun Efes Pilsen kadrosuna ilişkin de bi yazım vardı. Hemen hatırlatayım..

Kadroya ve özellikle rahmetli koça en derin saygılarımla...

Play Off Asıl Şimdi Başlıyor

Daçka serisi fasülyedendi. Gerçek play off şimdi başlıyor. İş için Adana'da olduğumdan malesef salonda olamıycam. Şampiyonlar Ligi finali yüzünden olamayacaklar da varmış. İlginç... Ve bu kişiler Efesli değil.

Play off''ların yeni sloganı Sinan Güler'den.. "Şampiyonluğa 6 galibiyet kaldı"
Sürprizi kaçmasın. Bu tüyo yeter. Zaten akşam herkes görecek.

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Yeniden Jugoplastika ve Naumoski

Eski Yugoslavya'da Split kentinde devletin plastik şirketinin takımı olan Jugoplastika.. 1989-91 yılları arasında 3 yıl üst üste şampiyon olarak Avrupa'nın altını üstüne getirdiler. Takım dağılınca oyuncular, teker teker Avrupa basketbolunda ışıldadılar..

Fotoğraf 1991'den.. Naumoski üst sırada sağdan ikinci sırada.. Bu kadroda yer alamadığı için bir sene sonra Makedonya'ya Rabotnicki'ye geçiyor. Ordan Efes'e ve sonrası malum...

1998'de Efes'e gelen Zoran Savic de fotoğrafta... Bir kişi daha var: Teo Cizmic. Tuborg-Troy Pilsener'de 3 sezon oynamıştı..

En soldaki sarışın abimiz Dino Radja.. Şimdilerde kulübün başkanlığını yapıyor.

Son Efes Pilsen GS eşleşmesi

Arşivime baktım. 2002-03 sezonundaki yarı final eşleşmesinden bazı fotoğraflar buldum:



Bu arada tblstat'tan istatistiklere bakarken farkettim de; ilk maça Efes, Marcus Brown ve Kerem Tunçeri olmaksızın çıkmış. Hazır rakibi eksikken GS 1-0 geride başlayan seriyi çevirme imkanını kullanamamış.

24 Mayıs 2009 Pazar

Efes Pilsen GS Cafe Crown Eşleşmeleri

Bir önceki yazımda da söylediğim gibi Efes finale çıkana kadar bütün maçlarını Ayhan Şahenk'te oynayacak.

GSCC yarı finale çıkınca biz hiç GS ile eşleşmedik mi diye düşündüm. Bakınca hatırlayamamamın normal olduğunu anladım. Son 11 sezonda sadece bir kez eşleşmişiz. O da 6 yıl önce...

Final değerlendirmesini elbet yaparız. Önce biraz tarih fareliği.. Efes - GS eşleşmelerinin tarihçe-i hayatı şöyle olmuş:

2002-03 Yarı Final 3-0 Efes Pilsen
1997-98 Çeyrek Final 3-0 Efes Pilsen
1996-97 Çeyrek Final 3-0 Efes Pilsen
1989-90 Yarı Final 0-2 Galatasaray
1988-89 sezonu biraz farklı. Çeyrek final maçları, normal sezonu 3.-8. sırada bitiren takımlar arasında tek devreli lig usulünde oynanıyor. Tek devreli ligde Efes Galatasaray'ı o tek maçta yeniyor.
1987-88 Çeyrek Final 0-2 Galatasaray
1985-86 Final 1-2 Galatasaray

Yani Efes'in vasatın biraz üstü bir takım olduğu 1992 öncesinde Galatsaray'ın üstünlüğü var. Efes Pilsen'in gerçek kimliğini bulduğu 1992 sonrası dönemde ise Efes Pilsen'in üstünlüğü var.

Efes seriye 1-0 önde başlıyor ve ben bunun play offların heyecanını düşüren bir faktör olduğunu düşünüyorum. Ama durum malesef bu.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Efes Rakibini Bekliyor

Efes, serisini beklendiği zamanda bitirdi. Rakibini bekliyor. Belki beklerken Daçka ile hazırlık maçı da yapar..

GSCC - BJKCT serisi 2-0. GSCC bir maç daha kazanırsa Efes çok beklememiş olacak. Ama 3 maç daha oynanırsa bekle de bekle.. Daha önce de yazılıp çizildi. Tekrarlayayım. GSCC - BJKCT serisini bırakın diğer serilerle birlikte başlatmayı; bilakis en son başlattılar. FBÜ yarıfinale çıktığında daha 1 maç oynanmıştı. Ülkemizde özeleştiri kültürü olsaydı TBF çoktan özür dilemiş olurdu. Bu programı savunacaklarını zannetmiyorum.

Bir rakip seçmemi isteseler BJKCT'yi tercih ederdim. Çünkü GSCC'ye göre daha zayıf. Ama görünen o ki Efes finale gidene kadar tüm maçlarını Ayhan Şahenk'te oynayacak. Ben de şu anda serinin fazla uzamamasından yanayım. Madem seri 2-0 oldu. 3-0'la bir an önce bitsin. Yarı finaller başlasın.

Perşembe biterse çeyrek finaller, en geç pazar günü yarı finalleri başlayacağını umut ediyorum. Böylece rahat rahat maç izleriz.

Darüşşafaka Cooper Tires 2. maç

Önceki bir kaç yazımda bahsettiğim sebeplerden dolayı maç üstüne anlatılacak çok şey yok. Salonda olan arkadaşlardan wasali'nin bahsettiği anekdotu paylaşmadan geçemedim.

Malum, ilk yarıda maç kafa kafaya gitti. 2. yarının başında Ergin Ataman "3. periyotta 30 fark yapmazsanız ilk yarıyı unutmam." demiş. Maç da orda bitmiş.

İşte olduğumdan dolayı maçı canlı skordan takip ediyordum. İkinci yarının başında bakamamıştım. Tekrar baktığımda fark 10 sayının üstüne çıkmıştı. O an anlam verememiştim. Bu laf zihnimdeki boşlukları doldurdu.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Darüşşafaka Cooper Tires

Darüşşafaka Cooper Tires projesine, bir başka deyişle Efes Pilsen - Darüşşafaka işbirliğine karşı çıkmam bazı arkadaşlarımın hoşuna gitmedi. Külüp karşısında muhatap alınacak birisi olsam belki onlar da rahatsız olurdu.

Muhtelif seferler yazdığım şeyi bir kez daha söyleyeyim. Ben Efes Pilsen, Darüşşafaka ve genç oyuncular açısından son derece faydalı görüyorum.

Efes Pilsen yatırım yaptığı gençlerin daha fazla süre alıp tecrübe kazanmasını ve yakın gelecekte kendine daha fazla fayda sağlamasını sağlıyor.

Daçka açısından iş bilmez ve vurdumduymaz mezunları yüzünden profesyonel basketbol takımının kapısına kilit vurulmak üzereyken maddi sıkıntılarından kurtuldular. Neticede, himaye altında olsa da adı Darüşşafaka olan takım bu sezon da birinci ligde yer aldı. Ve geçen sene ulaşamadığı play off'lara yükseldi. Ve ayrıca normal sezon performansları için Daçka'ya büyük saygı gösteriyorum. Ligi 14 galibiyetle bitirdiler. FB Ülker'i ve Türk Telekom'u yendiler.

Genç oyuncular ve genç antrenörler tecrübe kazandı. Soner Şentürk artık marka halini aldı. Melih 2 sene sonra ne olacağının ışığını gösterdi. Ekrem Hoca bu ligin en üst seviyede çalıştırıcılarından olduğunu tekrar ispatladı.
Bu 3 durum için de amenna. Ama Beko Basketbol Ligi ve play offları ne olacak. Ligin değerinin bir önemi yok mu? Bence var... Daçka ilk maçın başında kendini biraz sıktı. Sonra kulaklarını çekmişlerdir deniyor. Belki olmamıştır böyle bir şey. Ama teorik olarak böyle bir şey olamaz mı? Aynı müessesenin rakiplere destek olması değil, aynı kurumun birbirine rakip olması gereken iki takıma patron olması durumudur. Ve ben Beko Basketbol Ligi play offlarının, ligin üst seviye basketbol oynanan yeri olmasını isterim. Böyle uyduruktan ve sonucu baştan belli bir seri olmasını değil.

Lige kötü etki eden başka şeyler yok mu deniliyor. Tabiki var. Pazarlama stratejileri, play off programı, play offlara 1-0 geride başlamak vs. Başka şeyler de sayılabilir. Ama bunlar ayrı tartışma konusu.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Efes Daçka Serisi(!) Başladı

Maç sırasında gökyüzünde olduğumdan maçı izleyemedim bile. Ama maçtan sonra konuştuğum arkadaşlarımın hepsi çok sıkılmıştı. Olmaması gereken seri, olmaması gerektiği ama olması beklendiği şekilde başlamış.

Belki seri sona erdikten sonra söylemem lazım bunları ama kendimi tutamıyorum. Ligin değerini düşüren Efes - Daçka işbirliği seride sözde rakip olunca bir de üstüne Daçka'da mücadele olmayınca, play offların değeri de azalmış oldu. Çünkü hiç bir kıymet-i harbiyesi olmayan 2 maçın ilki oynanmış oldu.

Darüşşafaka Cooper Tires'ın var oluş nedenine lig açısından en başından beri karşıydım. Hala da karşıyım. Şimdi Federasyonun iğrenç programı yüzünden başlaması için 1 haftadan fazla geçmesi gereken yarı final maçlarını beklemeye başladım.

Maça dair söylemek istediğim tek şey eşit sayı dağılımının devam etmesi. Ayrıca Kasun'un en skorer oyuncu olduğuna aldanılmasın. Sadece hazırlık maçlarının yıldızıdır.

15 Mayıs 2009 Cuma

Pau Orthez de Küme Düşmüş

Fransa takımlarıyla maç yaparken yeneceğimizden hep emin olurduk. Pau Orthez o takımların en güçlüsüydü ama yine de genelede kazanırdık. (Asvel kara perşembede yenmişti ama yine de yeneceğimizden emin çıkmıştık sahaya.)Pau ile de 14 maçta 10 galibiyetimiz var.

Uzun zamandır sesleri çıkmıyordu. FB Ülker ile eşleştiğini hatırlıyorum ama ayrıntıları bilmiyorum..

Foirestler, Gadoular(hakikaten 2 taneydiler), Fauthouxlar, Risacherler, Pietruslar... Hatta Rod Sellers Efes'ten sonra Pau Orthez'de oynamıştı.. Hepsi eskiye ait figürdü.

Eski dostların teker teker düştüğü bir senedeyiz. Fortitudo'dan sonra Pau Orthez de küme düşmüş. Kadrosuna baktım; eski kurtlardan Tofaş'lı Slaven Rimac ile Alain Digbeu da kadrodaymış. Son sırada bitirmişler Fransa Ligi'ni.. Allah geride kalanlara sabır versin.

Alttaki fotoğraf 2002'den.. Efsane diyebileceğim tek Pau maçından... İlk yarıyı 42-31 gerde kapamıştık. Ama o maçta bile kaybedeceğimizi düşünmüyordum. İkinci yarıyı fotoğrafta da görüldüğü gibi 11 sayı farkla kazanmıştık. Odtü 2. yurtta izlemiştim maçı.. İlk yarıdaki kalabalığı, ikinci yarıda önce ortadan kaybolup, maçın sonuna doğru tekrar izlemeye gelenlerin coşkusunu da unutmuyorum. O gün orda olanlar da belki hatırlıyordur.


Ukte için Tozluparkeler'e teşekkürler.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Efes Pilsen Forması

Yaptırdığı pankartı sahiplenmesi yalancılık olarak görülen bir nesil olarak formamızı göstermek istiyorum. Efesliler.org üyeleri Efes Pilsen'in yapamadığını yaptı. Andy Spor'u önce Sirkeci'de sonra da yeni mekanı olan Esentepe'de taciz ederek formalarımızı yaptırdık. Bu dönemdeki kişisel gayretleri için Önder abiye teşekkür ederim.

80 küsür tane yaptırdık. Formalar sadece üst. Yani şort yok. İsim ve numara baskısı dahil 43 liraya mâl oldu. İstenilen şekilde olmayan bir kaç tanesi iade edildi. Geri gelmesini bekliyoruz. Yeni cicilerimizi ben çok beğendim. Şu an Efes Pilsen oyuncularının giydiği orijinal formalar.

2. dalga için de talep toplanıyor ama ilk dalganın seviyesinde değil henüz.

2. dalga alttan alta devam ederken tişört yaptırma niyetindeyiz. Yaklaşık aşağıdaki gibi bir şey olacak. Arkasına sadece efesliler mi yoksa efesliler.org mu yazalım onun tartışması sürüyor.

12 Mayıs 2009 Salı

Efes Pilsen - Darüşşafaka Cooper Tires Serisi


Efes Pilsen ile Darüşşafaka şimdiye kadar 41 kez karşılaştı. Efes Pilsen 36 kez galip geldi. Daçka'nın son galibiyeti 2001-02 sezonunda olmuş. Üstteki fotoğraf da 1 Aralık 2001'deki o maçtan.

Efes Pilsen ile Darüşşafaka'nın play off'ta ikinci eşleşmesi olacak. İlk eşleşme 2000-01 sezonunda olmuştu. En başarılı dönemini geçiren ve normal sezonu 20 galibiyetle (Efes'ten sadece 2 galibiyet az) ve 3. sırada bitiren Daçka ile Efes yarı finalde eşleşmişti. Daçka, Steven Rogers, Okunsky, Jensen, Emre Ekim(o zaman gerçekten Emre Ekim'di), Kahyaoğlu kardeşleri bulundurduğu efsane kadrosuyla mücadele ediyordu. Seri 1-1 başlamıştı. (Eskiden 0-0 değil 1-1 başlardı seriler.) Efes 2 maçı üst üste kazanıp finale çıkmıştı. Ama özellikle ilk maçta Efes'in çok zorlandığını hatırlıyorum.

Bu seride daha önce de yazdığım gibi birbirlerine aslında rakip olmayan iki takımın eşleşmesi. Daçka'nın turu geçme şansı yok. Gökten melekler inip maça müdahale de etse birileri kulağını çeker Daçkalıların. Seri bitmesi gerektiği gibi biter.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

GMAC Bologna küme düştü.

İtalyan Basketbol 1. Ligi'nden (yani Serie A), GMAC Bologna ikinci lige (yani Lega 2) düştü. Son hafta Banca Tercas Teramo'ya 1 sayı farkla yenilip ikinci lige yollanmışlar.
Haberi okuyunca önce üzüldüm..

Sponsoruna bakıp anlayamasak da Teamsystem Bologna onlar.. Yani Koraç Kupası yolunda yarı finalinde elediğimiz, öncesinde ve sonrasında Naumoski ile onların oyun kurucusu Djordevic'i karşılaştırdığımız takım..

Sonra sevindim..
Çünkü yine sponsoruna bakıp anlayamasak da Skipper Bologna onlar.. Yani 2004 Final 4'üne gitmemize az kalmışken Basile'nin, tek ayak üstünde ve bilmem neresinden salladığı 3lükle bizi hedefimizden eden takım... Finalde Maccabi'den 44 sayı fark yemişlerdi. İçimin yağları erimişti.
Ve yine sponsoruna bakıp anlayamasak da Climamio Bologna onlar.. 2006'da da Ergin Ataman takımın başındayken ilk galibiyetlerini Efes karşısında almışlardı. Deplasmandaki maçta seyirciler Oktay Mahmuti'ye küfredip saldırmışlardı.

Kadrolarına baktım. Gregor Fucka kadroda görünüyor. Naptınız siz dedim... Adam, Koraç finalinde Stefanel Milano kadrosuyla sahadaydı. 71 doğumlu sözde İtalyan özde Sloven hala mı oynuyormuş? Genel menajerleri de Zoran Savic. Yani 98-99 sezonunda, bir önceki sezonun final 4 MVP'si titriyle Efes'e transfer olup hiç bir katkı sağlayamayan arkadaş.

Şimdi de küme düşmüşler.. Ne yalan söyleyeyim.. İçimden geçen en yoğun his "Beter olsunlar.." şeklinde ifade edilebilir.

Play off'ta Rakip(!) Daçka

Efes-Daçka işbirliğini Efes ve genç oyuncular açısından iyi ama ligin marka değeri açısından kötü gördüğümü daha önce yazmıştım. Yine yazımda FBÜ-Alpella ve Efes - Muratpaşa Bld. işbirliklerine de lig açısında karşı olduğumu belirtmiştim. Ama bu işbirliklerinde olmayan bir şey oldu ve Daçka ile Efes Pilsen birbirlerine rakip oldular.

Şimdi seri 2-2'ye gelse Efes'in son maçı kaybetmesi ve Daçka'nın üst tura çıkması mümkün mü? İzin verilir mi buna? Bu, gerçekten her takımın birbirine rakip olduğu bir lig mi?

8 Mayıs 2009 Cuma

Engin Atsür İyileşiyor

Engin Atsür'ün iyileşmeye yolunda olduğunu ve takımla antrenmanlara başladığını daha önce yazmıştım. Ama yine aynı yazıda seneyi kapattığını gelecek senesinin bile muğlak olduğundan da bahsetmiştim.

Sezonu kapattığına dair bilgiler kulüpten ve Telekom maçından önce gelmişti. Ama o zamandan sonra değişen şeyler olmuş. Beklenmeyen oranda iyileşme göstermiş. Play off'un ilerleyen zamanlarında süre alabilecek duruma gelmiş.

Efes maçlara 10 ya da 11 kişi ile çıktığından dolayı şu an kadroda yer olsa da bu kadar çok 1 ve 1,5 numarada oyuncu olan bir takımda ne kadar süre alabilir o ayrı mesele. Ama yine de Engin'in takıma dönme ihtimali hoşuma gitti.

7 Mayıs 2009 Perşembe

Doğan Hakyemez ve Cenk Akyol

Efes Pilsen pek kamp yapmaz. Maçlara oyuncular ayrı ayrı gelir. Ayhan Şahenk'in yapısı gereği basketbolcular salona seyirci girişindeki turnikenin hemen yanından girerler.

Antalya BŞB maçında da öyle oldu. Cenk Akyol salona giriyordu. O sırada Doğan Hakyemez de ordaydı. Cenk'e "Aa sen niye geliyorsun? Sanki oynayacaksın." diye sözde takıldı. Dodo ona takıldı. Cenk de sanırım bu söze takıldı.

Cenk daha profesyonelleşememiş ve daha tam büyüyememiş bir çocuk. Antalya BŞB maçında da sahada hayalet gibi dolaştı. Tek salladığı üçlükten sonra yanımdakilere "Ne kadar kötü sallıyor." demiştim. Maçtaki kötü performansında bu takılmanın da etkili olmuş olabileceğini düşünüyorum.

Psikolojik savaşı Dodo, maçı ise Efes kazandı:)

ABD'ye iyi sallamıştı. Sezon ortasında ritmini de bulmuştu. Şimdilerde yine düşüşte.. Almanya'daki hazırlık maçlarında da pek sesi çıkmamış.
Ukte için Pınar İlik'e teşekkürler.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Üj Bej Zekiz


Efes Pilsen'in Ayhan Şahenk'te oynadığı maçlardan en son 15 marttaki Erdemir maçında televizyon yayını vardı. Yani o maçtan sonraki ev sahibi olarak sahaya çıktığı 3 maçın hiç birinde maç yayını olmadı.

Efes Pilsen ekranlarda en son 25. haftadaki Türk Telekom maçıyla boy gösterdi. Mersin BŞB maçı 30. haftanın canlı yayın programına alınmadığından Efes Pilsen maçları 5 haftadır televizyondan gösterilmemiş olacak.

Yani, aslında Telekom'un maçı olduğu için gösterilen karşılaşmayı saymazsak, 8 haftadır Efes'e ambargo ya da ilgisizlik var.

Mesele sadece maç yayınları da değil. Az sayıdaki basketbol programında da pek değinilmiyor. Bu hafta Doğan Hakyemez'in sızlanmaları olmasa, bu maç da Ender'in son saniye üçlüğü dışında boşverilecekti. İlgisizlik o seviyedeki maçı izlemeye gazeteci gelmemiş. Kimse maçı izlemediğinden yorum yapamıyor. En ilgili olanlar TBL'nin resmi sitesinden canlı skor olarak takip etmiş.

Sorsan Beko Basketbol Ligi lideri...
07.05.2009 tarihli ekleme: Acaba bu durum Erdemir maçında açılan pankartlarla alakalı olabilir mi?

5 Mayıs 2009 Salı

Efes Pilsen'den Kısa Kısa


Efes Final 4 için Almanya'ya gidemedi dedik ama Almanya'ya ömrü billah gitmeyecek değil ya... Bir kaç gün gecikmeli de olsa Efes Pilsen Almanya'da. Ama malesef Berlin yerine Frankfurt'talar...

AA'dan da öğrenilebileceği üzere çok da kayda değmeyecek bir Çek takımıyla (zaten hangi Çek takımı kayda değerki) maç yapacaklarmış. Yarın da Murat Didin'in çalıştırdığı Deutsche Bank Skyliners ile karşılaşacaklar. Play off hazırlıkları tam hız devam ediyor.

Cumartesi günkü Antalya BŞB maçında Engin Atsür de kenardaydı. Mustafa Abi ve Vujanic'in arasına oturmuş muhabbet ediyordu. Efes ile antrenmanlara başlamış. Ama büyük bir tıp mucizesi olmazsa bu seneyi kapattı. Hatta seneye ne zaman başlayacağı bile şimdilik şüpheli.

Antalya BŞB maçı cumartesi oynandı ve pazartesi takım Almanya'ya gitti. Normal şartlarda pazar günü oyuncuların dinlenmeleri lazımdı. Ama efesliler gibi Ergin Ataman da takımın son maçtaki performansından memnun değilmiş ki almış takımın götürmüş Belgrad Ormanları'na. Kros çalışması yaptırmış. Bu saatten sonra takımın kondüsyon yüklemesine ihtiyacı olduğunu zannetmiyorum. Muhtemelen ceza antrenmanıydı.

Kaynak: Kulübe yakın kaynaklar:)

Efes Pilsen Final 4'daydı

Avrupa Ligi'ndeki büyük hedefler doğrultusunda yapılan yatırımlara rağmen yine Efes Pilsen Final 4'te yoktu. 8 senedir süren hasret 9. seneye de ulaştı. Yukardaki kadroların ulaştığı başarıyı hala arıyoruz.
Efes Pilsen Basketbol takımı olmamasına rağmen Efes Pilsen'e dair pek çok şey ordaydı. Efes Pilsen Euroleague'in ana sponsorlarından olduğun için basın toplantısında kupanın hemen üstündeydi.
Ya da maç sırasında saha kenarındaki reklam panolarında:


Efes Kızlarının Berlin'de Final 4'da olacağını sanırım ilk ben yazmıştım. Ordalardı:


Bir de unutmamak lazım. Euroleague'in sesi ol diye bir organizasyon da yapmışlardı. O organizasyonun sonuçlarına burdan ulaşılabilir.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Efes Pilsen - Antalya BŞB Maçı Sonrası

Önder Abi ile Mustafa Kemal Bitim arasında geçen maç sonrası diyaloğu... Kendi isteği üzerine yayınlıyorum:

"Maç sonunda Mustafa Kemal Bitim yanıma yaklaştı, "Sizin gibi koskoca adama yakışıyor mu?" dedi "

- Ne yakışıyor mu?

- Maç boyunca küfür ettiniz..

- Hangi maç boyunca? Aynı maçı mı seyrettik?

- Gördüm, bizim Marsh'a İngilizce küfür ettiniz..

- Marsh'ın mukavelesinde sahada her türlü itlik yapabilir maddesi mi var?

- Sahada oyuncular arasında o kadar olur.

- Marsh'ın yaptığı direk diskalifiyelik hareketti.

- Ben de Efesliyim, yıllarca Efes de oynadım, yakışmıyor..

- Senin gibi gençleri daha çok yıllar Efes'de görmek isterdik!

- Yaşınıza hiç yakıştıramadım.
- Ben de!"

Evet gerçekten maçta Marsh'a küfür edildi. Sporda küfüre onay vermek mümkün değil. Amenna ve saddakna...

Ama şu da bir gerçek ki Marsh atılmayı hakedecek hareketler yaptı. Ve Dodo ne yazıkki bundan NTV'de veya SkyTürk'te bahsetmedi. Yine Maçın son anlarında kendi oyuncusundan çıkan topu hakemler Antalya'ya verdiğinde-ki Efeslileri en çok bu sinirlendirmişti- Dodo yine sakin sakin maç izliyordu. Serzenişte bulunduğu hareketi de televizyonların vermemesine güveniyor diye düşünüdüm. Onu duyunca acaba ben mi başka bir pozisyon hatırlıyorum diye düşünerek kendimden şüpheye düştüm. Hareket koşan oyuncunun arkasından ama topa doğruydu. Dodo, Antalya BŞB bençi arkasındaydı. Ben ise hareketin yapıldığı açıdaydım. Anlatımında, sanki Efesli oyuncu Antalyalıyı arkadan çekiyormuş izlenimi uyandıran ifadelere manüpilasyon dışında mana veremedim.
Hakem hatası olabilir. Ben Dodo'nun anlattığı gibi bir şey olduğuna katılmıyorum ama olabilirdi de. Yeterki belli bir amaca yönelik ve sistematik olmasın. Ama burda hakemlerden öte kendi koçunu eleştirmesi lazım. Efes uzun süre Kasun ve Kerem Gönlüm'ü dışarda tuttu. Efes ribaund bile alamaz bir duruma geldi. Ama o dönemde içerden oynayıp farkı arttırmaları gerekirdi. Ama Ersin Görkem ve Can Akın ile dışardan potayı dövüp durdular. Ayrıca maçın son 3.4 saniyesi kalmış. Uzun zamandır kenarda olan Ender oyuna alınmış. Oyuna alınma maksadı belli. İlk top Preston'a gelmiş. Ona baskı yaptırıyosun ama faul yaptırmıyorsun. Ordaki baskı Ender'i boş bırakıyor. Ender üzerinde savunma bile olmadan dipten üçlüğü sallayabiliyor. İtiraf etmek gerekirse ben girmez diyordum ama girdi bir şekilde. Tamam Ender muhteşem şutör değildir ama böylesi bir hata yapılır mı? Şimdi sen böylesi hatalar yapan takımını değil de hakemleri konuşuyorsun.
Ayrıca yeni formalarımızı yaptırmayı güç bela başarabildik. Tanesi 43 liraya mal oldu. Formam vardı zaten ama yeni cicilerimi de çok beğendim:) Arkasına da Naumoski yazdırdım.
Not: Önünde Samsung reklamı olanlar yeni. Diğerleri eski.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Efes Pilsen - Antalya BŞB maçı

Efes şartlarında iyi seyirci vardı. 500-600 kişi salondaydı. Saha içinde tekerlekli sandalyeli arkadaşlar vardı. Maç bitiminde Kasun gitti onlarla sohbet etti. Bi organizasyon yapılmış ama içeriğini bilemiyorum.
Antalya büyük bir hırsla başladı diyemem. Ama Efes'te, geçen sene Oyak'a Türkiye Kupası'nda elendikleri maçtaki gibi bir hal gördüm. Kendimizi 5 dakika sıkalım, nasılsa kazanırız anlayışı vardı. Aslında haklılardı da... Ara ara savunma direncini gözle görünür derecede arttırdıklarında hemen fark kapandı. Ama Efes zaman zaman pota altında öyle zaafiyet gösterdiki anlatamam. Pota altı savunması play offlar öncesi iyi sinyaller vermedi.

Antalya Efes'i resmen uyuttu. Son 3,4 saniyede saçmalamayıp faul yapsalardı maçı kazanacaklardı. Belki atış halinde yaparız da 3 serbest atış olur diye korkmuş da olabilirler. Önce Shumpert pozisyon buldu. Baskıları vardı ama faul yapmadılar. Shumpert, Ender'e verdi. Ender'e rahat faul yapamazlardı. Çünkü yakınındaki oyuncular Shumpert'a yakındı. Ama en azından üstüne doğru atlasala Ender 3 sayı çizgisine giderdi. Ve biliyoruz ki Ender iyi serbest atış atamaz. Bu sene ortalaması %69. Tabi maç o pozisyona gelmeden önce Thornton iki serbest atışı kaçırmasa, 2 pozisyon sonra da gereksiz yere 3lük atan kişiye faul yapmasa bu pozisyonu konuşuyor olmayacaktık. İddaa mı oynadı yoksa diye aramızda konuştuk ama sonrasında çıktı sayılarını buldu.

Maç uzayınca her şey bitmiş oldu zaten. Psikolojik üstünlük çok açık bir şekilde Efes'e geçti. Antalya uzatmada direnç gösteremedi.

Oyuncuların maç sonunda toplanıp Efes tribünlerine gelmeleri hoş bir jest oldu. Ama Efeslilerin de hakkını yememek lazım. İyi destek verdik. Özellikle de maçın gitme ihtimalinin olduğu dönemlerde.

Maçtan diğer aklımda kalan kişi Mustafa Kemal Bitim oldu. Kulüpler Kupası finalinde Aris karşısında da Koraç Kupası'nda da kadrodaydı. Hep kenardaydı ama kadrodaydı. O günlere ait bir kişi gibi gelir hep bana. Uzun süre sonra görmekten memnun oldum.

Fotoğraf sporx.com'dan