Aslında 1. torbadan Regal Barcelona'yı istiyordum. İlyasova'yı ve Andersen'i NBA'e göndereceklerine dair şeyler okuyoruz. Ersan kesin gibi ama Andersen tam olarak kesinleşmedi sanırım.Yeni tranferleri Pete Mickeal gidenlerin yerini dolduracak kalibrede bir oyuncu değil. Navarro'nun da artık düşüşe geçeceğini ümit ediyorum. Artık bir yerden başlaması lazım. Ayrıca 2004'te Efes'i final 4'dan eden 3lüğün sahibi Basile ile de görülecek hesabımız var. Regal Barcelona Fenerbahçe Ülker'e gitti. Green ve Smith'in yerine iki tane önemli transfer yapılacağı varsayımıyla söyleyeyim Fenerbahçeliler'in o kadar da endişelenmesine gerek yok.
Dolayısıyla 1. torbadan mantıken istediğim takım değil kalben istediğim takım yani kırmızı kuşumuz Olympiakos geldi. Geçen senenin tranferde flaş takımıydı. Başkanlarının içine petrol zengini Arap şeyhi veya Londra'da mukim Rus Oligarkı kaçmış gibiydiler. Ama o kadar yatırım, gereksiz harcamalar hiç bir işe yaramadı. En azından o harcamaya göre işe yaramadı. Yoksa onlar gibi Efes Pilsen de final 4 oynasa Efes'i başarılı kabul ederdik. Oly kendi yatırımına ve hedeflerine göre başarısız oldu. Ne kazandı? Kupa olarak düşündüğümüzde koca bir hiç. Euroleague'de yarı finalde elendiler. Yunanistan'da normal sezonu uzun yıllar sonra ilk defa lider kapasalar da hem şampiyonluğu hem de Yunanistan Kupası'nı ezeli rakipleri Pao'ya kaptırdılar.
Geçen seneki başarısızlıkları bu seneki yatırımlarına engel olmayacak sanırım. Yine önemli oyuncularla ilgili haberler geçiyor. Gerçi geçen sene olduğu gibi Mark Jackson, Chris Weber, Ron Artest, Allen Iverson falan yok listelerinde ama Raymond Felton (Charlotte Bobcats), Ramon Session (Milwaukee Bucks), Luther Head (Houston Rockets), Jarrett Jack (Indiana Pacers) ve Juan Dixon (Washington Wizards) gibi isimleri basından okuduk.
Zaten mevcut kadrolarıyla çok fazla transfere de ihtiyaçları yok. En önemlisi Pargo'nun yerine bir oyun kurucu istiyorlar. CSKA'ya musallat oldular. JR Holden'ı alamadılar. Zizis son dakika çalımı atıp Siena'ya gitti. Galiba 1 yıllık kontratı kabul etmemiş. NBA'den getirirler birini diye tahmin ediyorum.
Olympiakos aslında güçlü bir takım. Kadrolarında sebat gösterirlerse iyi bir oyun kurucu da bulurlarsa en önemli şampiyonluk adaylarından. Ama yine de seviyorum Oly ile eşleşmeyi. Tabi tarihi nedenlerden dolayı. Özellikle deplasmanda Pire Barış ve Dostluk Salonu'nda kazanmanın tadı başka oluyor.
En geç 80'lerin başında doğan basketbolseverler hatırlar. 1995'te Efes'in Chris Corchiani'li, Reggie Cross'lu, Tunç Girgin'li, genç Mirsad'lı ve tabiki Ufuk'lu, Volkan'lı, Tamer'li kadrosuyla deplasmanda hem de 23 sayı farkla yendiği maç vardı. Bu galibiyetin ne kadar önemli olduğunu söylemek için şunları söyleyeyim. Efes o sezon ilk maçını da Olympiakos'la İstanbul'da oynamıştı ve tam 35 sayı fark yemişti. Olympiakos o sene Efes'le oynadığı maça kadar maç kaybetmemişti. Sezonu da finale yükselerek ve Sabonis'li Real Madrid'e yenilerek ikinci bitirmişlerdi.
Efes, Olympiakos ile şimdiye kadar 14 kez karşılaşmış. 9-5 Efes üstün. Bu 14 maçı ilk 6 ve sonraki 8 diye ikiye ayırmak istiyorum. İlk 6 karşılaşmada Efes Pilsen'in sadece 1 galibiyeti var. O da yukarda bahsettiğim maç. 5 kez Olympiakos kazanmış. Az önce toplamda 9-5 Efes önde demiştim. Yani son 8 maçta Efes Pilsen'in 8-0'lık bir üstünlüğü var. 12 Aralık 2001'den bu yana Efes Pilsen Olympiakos'a maç kaybetmiyor. Bu 8 maçta ortalama 18,2 sayı fark atıyor rakibine. Bu maçların içinde öyle bir maç varki asla unutulmaz. Tarih 9 Aralık 2004 ve Yunanistan deplasmanı... Skor 59-110... Yani tam 51 fark. Biz unutmadık. Yunanlılar'a da unutturmayacak pankartlar hazırlamayı düşünüyoruz.
Seri şu anda 8-0. 10-0 olacak mı göreceğiz.