24 Eylül 2009 Perşembe

Efes Pilsen - Banvit Hazırlık Maçı


Efes Pilsen Türkiye'deki ilk hazırlık maçında Banvit'le karşılaşacak. Efes Pilsen'in Merter tesislerinde oynanacak olan maç 27 eylül pazar günü 13:00'de başlayacak.

Muhtemelen TÜBAD turnuvasında iki takım karşılaşır. Sezonun ikinci maçında da Efes Banvit'le karşılaşacak. Kısa aralıklarla tavukçularla çok sayıda maç yapılacak.

23 Eylül 2009 Çarşamba

Akbabalar'a Açıklama

Kerem Gönlüm'de tespit edilen uyuşturucu özellikli maddeden sonra Efes Pilsen'in şampiyonluğunu didiklemeye çalışanlara yönelik geç ama yerinde açıklama sonunda kulüpten geldi. Performans arttırıcı özelliği olmayan, zayıflama için kullanılan pek çok üründe bulunan bir maddenin üzerinden Efes Pilsen'e saldıranlar olacaktı tabiki. Neticede hazımsızlık daha final serisi 4. maçında başlamıştı. Ama bu tür hadiselerin kişisel ceza gerektirdiğini, takımın hiç bir zaman cezalandırılmadığını, daha önce kathenden çok daha kuvvetli uyuşturucular kullanan oyuncuların -kendi takımlarında da olsa- şahsen ceza aldıklarını unutmaları, hatırlamak istemedikleri açıktı. Esrar kullanan Dennis Mims'ten dolayı BJKCT'nin, kokain kullanan Kaspars Kambala'dan dolayı FBÜ'nün, yine esrar kullanan Monty Mack ve Jamar Butler'den dolayı MASÜ'nün kazandığı maçlara dil uzatılmadı. Ama bahsettiğim uyuşturuculardan çok daha hafifi ve sınırın biraz üzerinde Kerem Gönlüm'de tespit edildiği için Efes Pilsen'in şampiyonluğuna dil uzatan akbabalar var.

Kerem Gönlüm ceza almalıdır. Profesyonel sporcuysa, yasaklı madde olan bir şeyin vücuduna girmemesi için gerekli basireti göstermesi gerekirdi. Ben Kerem Gönlüm'ün böyle bir şeye kasten girmiş olabileceğine ihtimal vermiyorum. Tabiki şahsi düşüncelerin bir önemi yok. Kasıt olup olmaması sadece cezanın derecesini değiştirir. Ama bu hadiseden dolayı Efes Pilsen'in şampiyonluğuna dil uzatanlar tekrar ve tekrar söylüyorum yerde yatmakta olanın etrafında uçup ondan nemalanmaya çalışan akbabalardır.

Efes Pilsen kulübünden gelen açıklama şöyle:

"Kerem Gönlüm'le ilgili hukuki süreç devam ederken ve henüz Disiplin Kurulu'nca herhangi bir karar verilmemişken, oyuncularımız ve Kulübümüz hakkında iftira boyutuna ulaşan iddia ve açıklamaları hayretle ve üzüntüyle izlemekteyiz.
Bilindiği gibi, yapılan doping kontrollerinin sonuçları Türkiye Basketbol Federasyonu'na gelmektedir. Söz konusu maçın sonrasında diğer bir sporcumuz Mario Kasun'dan da örnek alınmış ve test sonucu "negatif" çıkmıştır.

Kaldı ki uzmanlar "Cathine" olarak adlandırılan sakıncalı maddenin performans arttırıcı doping amacıyla kullanılan bir madde olmadığını ifade etmektedirler.

Efes Pilsen Spor Kulübü'nün oyuncuları yıllardır hem Euroleague hem de Türkiye Ligi maçlarında defalarca doping testlerine tabi tutulmuşlardır. Bir oyuncumuzda rastlanan sakıncalı maddeden hareketle bütün oyuncularımızı ve Kulübümüzü karalamaya çalışmak fanatizmden kaynaklanan iftiradan başka birşey değildir. Bu çabaları "çamur at izi kalsın" yaklaşımının tipik bir örneği olarak değerlendiriyoruz.

Ayrıca, Kerem Gönlüm'ün bilerek ve isteyerek sakıncalı bir madde aldığı kanaatinde değiliz. Kulübümüzün yanı sıra Milli takımımız için de önemli bir oyuncu olan ve son Avrupa Şampiyonası'nda eksikliğinin hissedildiği açıkca dile getirilen Kerem Gönlüm'ü basketbola tekrar kazandırmak için elimizden geleni yapıyor ve kendisini tüm gücümüzle destekliyoruz.

Spor camiasında görev ve sorumluluk taşıyan herkesi sorumluluklarının bilincinde davranmaya davet ediyor, bu karalama kampanyasını yürütenler hakkında yasal haklarımızı saklı tuttuğumuzu kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz."

Efes Pilsen Spor Kulübü

Yeni Sezon Başlasın


Milli maçlar sona erdi. Yunanistan mağlubiyeti ben yeterince üzdü. Yazmaya olan az isteğimi de Fransa maçının ikinci yarısındaki boşvermişlik götürdü. Rusya maçını hiç izlemedim bile. Muhteşem bir başlangıç ve mutlak çöküş. Suçlanacak çok kişi vardır. Yazan çizen de çok fazla insan var. Benim şu an hissettiğim tek şey üzüntü.

"Gitti cancağızım. Ne kadar söz varsa. Düne ait. Şimdi yeni şeyler. Söylemek lazım." demiş Mevlana. Artık asıl ilgi alanımıza dönme zamanı geldi. Hazırlık dönemi bitsin de yeni sezon başlasın diye sabırsızlanıyorum.

18 Eylül 2009 Cuma

Efes Virtus Roma Karşısında Mağlup

Efes İtalya'da eski oyuncularının takımlarıyla maç yapmaya devam ediyor. Cenk'li Air Avellino, Kaikouzis'li Aris, Domercant'li Siena ve en son Andre Hutson'lı Virtus Roma..

Siena'dan sonra Virtus Roma'ya da kaybetmişler. Skor 89-86. Roma'nın kadrosunda pek eksik oyuncu göremedim. En azından en önemli oyuncuları kadrodaymış Eski Telekom'lu Winston 20 sayıyla takımının en skorer oyuncusu olmuş. 4 ribaund ve 2 asisti de var. Telekom'da kıymeti mi bilinmedi acaba bu adamın?

Diğer oyunculardan dikkat çekenler şöyle:

Efes Pilsen: Thornton 23, Smith 18, Shumpert 17, Rakocevic 12, Kaya 9, Santiago 7

Virtus Roma: Jaaber 16, Touré 15, Datome 13, Hutson 12. Hutson'ın 7 de ribaundu var.

17 Eylül 2009 Perşembe

Yeni Forma Yeni Transferler..


Arjantin mavisi forma.. Sayı kralı Rakocevic... Uzun yıllardır Efes'te olmasını istediğim dev Daniel Santiago... Harika bir fotoğraf olmuş.. En azından benim için..

Daha iyisi olamaz demeyeceğim.. Eski dost Henry Do do do do do Domercantttttt de var. Hem de sahanın en skorer oyuncusu olmuş. Efes'e göz kırpıyor olabilir mi?

Daha da iyisi hazırlık maçından galibiyetle dönmemiz olurdu. Ama olmamış. Siena kendi salonunda oynadığı ilk hazırlık maçına asılmış sanırım.

Maçı Siena 84-73 kazanmış. Çeyreklerdeki skor dağılımı da şöyle: 21-18; 37-32; 61-52; 84-73

Efes tam kadro değil ama Siena da tam kadro çıkmamış. Lavrinovic, Zisis, yeni tranferleri Hawkins oynamamış.

Oyuncuların sayıları:

MONTEPASCHI SIENA: Domercant 20, Mc Intyre 11, D'Ercole, Eze 16, Carraretto 5, Sato 16, Iannuzzi ne, Sabbatino ne, Ress 4, Metreveli ne, Marconato 4, Stonerook 8.

EFES PILSEN: Jackson 2, Smith 5, Rakocevic 13, Shumpert 13, Ozkan, Thornton 5, Peker 14, Atchley, Isik ne, Mahmutioglu, Demirel 10, Santiago 11.

15 Eylül 2009 Salı

Efes World Cup'tan Sonra Ne Değişti?


2. tur maçlarındaki hücum performansımız Efes World Cup seviyesinin çok üstünde değil. Kabızlık dönemsel olarak devam ediyor. Hücum şansı bulamadan zorlama atışlar vardı. Kimsenin sayı atamayacağı gibi bir düşünce oluşuyordu o maçlarda. İspanya ve Sırbistan maçlarında da bunu hissettiğim dönemler oldu. Özellikle Hidayet'in zorlama içeri dalışları ve geri çekilerek uzun ve orta mesafeli şutları, Ender'in içeri dalıp pas verecek kimseyi bulamadığı pozisyonlar hücumdaki kabızlığın zirveye vurduğu anlardı.

Savunma anlamında değiştik mi? Biz iyi bir savunma takımıyız. İlk tur maçlarında hücum performansımızın son derece üst düzeyde olmasında rakiplerimizin zayıf olması kadar hücumu savunmada başlatmamız da etkili oldu. Avrupa Şampiyonası'ndaki 5 maç boyunca Efes World Cup'da olduğu gibi savunmada da olağanüstü bir performans gösteriyoruz. Dün akşamki Sırbistan maçında 45 dakikada 64 sayı yedik. İyi savunmamıza rağmen el üstünden ve uzun mesafeden attıkları üçlükler de bu 64 sayının içindeydi. Hücum anlamında en kötü akşamlarından birini yaşayan Hidayet bile savunmada formundaydı. Bu takımın gerçek bir savunma takımı olduğunu gösterdi.

İkinci tur maçlarını göz önüne alarak hücum ve savunma performansının çok az arttığını düşünüyorum. Hücumda çok iyi değildik. Biraz iyiyiz. Savunmada çok iyiydik. Daha iyi durumdayız. Buna rağmen harika bir performans sergiliyoruz. Bu takımı Efes World Cup'tan bir kademe yukarı taşıyan neydi diye insan düşünüyor.

Objektif unsurlar var. Kaya Peker'i milli formadan eden ama çok da haklı olduğu bir demecini hatırlarsınız. Oyuna kimin girip çıktığı, nasıl bir oyun oynadığımız belli değil mealinde bir şeyler söylemişti. Bu düzenle 2007'deki Avrupa Şampiyonası'nda rezil olmuştuk. Tanjevic'in artık bir 5'i oluştu. Oyuncu değişiklikleri öngörülebilir hale geldi. Ben maç içerisinde nasıl bir oyun oynandığını anlayabiliyorum. Kendimce hata gördüysem hatanın ne olduğunu anlayabiliyorum. Artık bir sistemimiz var. Ve sistemimizin parçaları sonderece iyi basketbolculardan oluşuyor.

Subjektif unsurlar da takımın, Efes World Cup'ın bir kademe yukarısına çıkmasında etkili oldu sanırım. 2006 ruhu da denilebilir. İsteklilik var. Oyuncuları ekran başında bile izlerken bunlar takım olmuş diyorsunuz. Kaybetmemek için mücadele ediyorlar. Ve mutsuz görünmüyorlar.

Slovenya karşısına grup birinciliği için çıkacağız. Milli takıma başarılar dilerim. Ayrıca Nachbar'ın son durumunu görmek için de iyi bir maç olacak.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Daniel Santiago Gerçekten Efes Pilsen'de

Daniel Santiago ile ilgili yanıltıcı haber verdiğim için özür dilerim. Efesbasket'in admini olan arkadaşın gazına geldim. Santiago Gebze'ye, Anadolu Grubu'nun hastanesine gitmiş. Gebze'ye giden Efes'te demektir. Tekrar hayırlı olsun. Pota altı canavar oldu. Bilseydim Arjantin mavisi formamın arkasına adımı değil Santiago'yu yazdırırdı.

13 Eylül 2009 Pazar

Santiago mu Ermal mi?

Santiago transferinin resmi sitede yayınlanmaması basit bir ihmal değilmiş. Hem Federasyon'un hem de Euroleague'in açıkladığı bu transfer yatabilir. Hele Ermal'in tranfer haberi gerçekleşirse tam ters köşeye yatmış olabiliriz.

11 Eylül 2009 Cuma

Efes Pilsen - Darüşşafaka - Spartak St. Petersburg

Efes Pilsen'in resmi sitesinden bir süredir ses yok. Hazırlık maçlarını diğer takımlar aracılığıyla takip etmeye çalışıyoruz. Onlar da doğal olarak kendileri açısından veriyor haberlerini.

Efes'in 3. hazırlık maçı Spartak St. Petersburg ile oynayacaktı. Oynamasına oynamış ama Darüşşafaka Cooper Tires da aynı Rus takımıyla karşılaşmış. Ortada Daçka ya da Efes mi var. Zaten birlikte gittiler. İlk 2 maçta Efes forması ile sahadalardı. Hangi maçta kimler oynadı bilmiyorum ama Darüşşafaka kendi maçını 76-74 kazanırken Efes 89 - 66 kaybetmiş. Efes orda sadece 5 oyuncuyla bulunuyor. Daçka'dan ayrı maç yaparken acaba sadece bu 5 kişi mi sahadaydı diye düşünmeden edemiyorum.

10 Eylül 2009 Perşembe

Efes Pilsen 2. Hazırlık Maçını da Kazandı


Efes İtalya'daki 2. hazırlık maçında da eski bir dostla karşılaştı. En sevmediğim Yunan takımı olan Aris'le oynadık. En sevdiğim Yunan basketbolcu Kakiouzis kadrodaydı. Maçı Efes Pilsen 75-74 kazandı. Kaki 13 sayıyla, bir önceki hazırlık maçında da olduğu gibi takımının en skorer oyuncusuydu. Efes'te görev adamı olan Kaki'nin Aris'in sayı yükünü taşıması ilginç geldi.

Çeyrekler: 21-15, 40-32, 61-54, 75-74

Arsi'in sayı dağılımı: Kakiouzis 13, Clark 9, Stinson, Richardson 11, Belser 5, Chatzivrettas 10, Barlos 2, Argyropoulos 6, Skordilis 4, Dikoudis 11 (10 rebounds), Chrisikopoulos 2, Mourtos.

Efes Pilsen'in sayılarına ilişkin herhangi bir bilgim yok. Öğrenirsem burdan paylaşırım.

3'te 3


Vatan hainlerinin askerimizi şehit etmesi, daha fazla kişinin boğularak feci şekilde can vermesi, şehrimin sular altında kalması, insanlarımızın yağma kültürünü kanlı canlı görmem moralimi alt üst etmişti. Bunların üzüntüsü hala var. Ama en azından dün gece Basketbol Milli Takımımız güzel bir akşam yaşattı.

Aslında Efes World Cup sonrası bu kadar başarılı bir başlangıç yapacağımızı düşünmüyorduk. Hatta teknik ekip de düşünmüyordu. Çünkü madalya olan hedef son 8'e çevrilmişti. Ama beklenmeyen oldu. Tıpkı Japonya'daki Dünya Şampiyonası'nda beklenmeyenlerin olduğu gibi. Nasıl başlarsak öyle gider prensibi tekrar tekrar geçerliliğini gösteriyor. Kötü başladığımızda rezil olduğumuz Avrupa Şampiyonaları uzakta değil. İyi başladığımız 2. turnuvayı da şimdi oynuyoruz.

Polonya'yı yenerken hiç zorlanmadık. Rakiplerimizin tamamından bu kadar üstün olduğumuz turnuvalar çok azdır. Şimdiye kadarki rakiplerim aslında sadece fikstür gereği rakipmiş. Bizim kalibremizde değillermiş anlamış olduk. En azından ben maçlar oynandıktan sonra anladım. Rakiplerimizi ortalama 18 sayı farkla yeneceğimize ihtimal vermemiştim. Ben daha önce demiştim diyen varsa da alnından öperim. Ben hiç okumadım.

İspanya, Sırbistan ve Slovenya önünde 1 galibiyet bile muhtemelen çeyrek finale çıkaracak bizi. Böylece 2001'den sonraki organizasyonlarda sürekli 11-12. olan takımımız kendini aşmış olacak. Ama tabiki hedef 1 galibiyet değil.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Yeniçeri Kalpağı

Dünkü Bulgaristan maçını izlerken farketmiştim. Bugün de fotoğrafını gördüm. Yeniçeri kalpağı çok hoşuma gitti. Bize has, bize ait bir figür. İlginçtir Almanya'da üretiliyormuş. Hatta internet sitesi var ve site üzerinden de satış yapılıyor sanırım. İnternet sitesi burda. Gerçi sitenin yapısı bana pek güven vermedi. Onlara güvenip alışveriş yapmam ama burda olsa kesin alırdım. En azından 2010 Dünya Şampiyonası için bire bir.

Ayrıca sitede taklit edenler CEZALANDIRILIR yazıyor. Cezayı, hukuki haklarımızı ararız olarak mı yazmışlar yoksa açık açık tehdit mi ediyorlar bilemedim.

Bulgaristan'ı da Geçtik


Çok sıkıcı bir maçtı. Ramazanın da verdiği rehavetle maçın sonuna doğru, tahminen son çeyreğin ortalarında sızıp kalmışım. Tekrar gözümü açtığımda Ersan röportaj veriyordu. Ne dediğine de skora da bakmadan televizyonu kapatıp uyudum.

Maçla ilgili yorumlar matbuatımızda yeterince yer bulmuştur. Kalibremizde olmayan Bulgaristan'ı eksik kadroyla yenmemiz güzeldi. Maçın genelinde oyuna asıldık. Savunmayı bırakmadık. Zaten savunmayı bırakmayınca yapmamız gerekenin çoğunu yapmış oluyoruz. ne de olsa savunma takımıyız.

Bir de bloklar çok güzeldi. İyi bir smaçtansa sağlam bir blok görmeyi yeğlerim. Göz zevkime hitap eden çok hoş bloklar yaptı mili takım.

Bekir Yarangüme ve Barış Hersek'in bu maçta bile oyuna ağırlık koyamamaları üzücüydü. Serkan Erdoğan ve Kaya/Mirsad ikilisinden birisi olsa şu an takımımız bir kademe daha yukarda olurdu.

Ender'e de tebrikler. Ama üzerimizde nasıl bir izlenim bıraktıysa başarılı olduğunda bile acaba ne zaman batıracak hissi kaybolmuyor. Her an bombeli bir atışını dağlara taşlara gönderecek diye düşünüyorsunuz. Ama ben öyle düşündükçe o utandırdı. 1-2 pozisyon haricinde oynaması gerektiği gibi oynadı.

Semih'e çok şey söylenebilir. Hakeder de.. Ama fazla da abartmayın. Yeter artık vurmayın adam öldü diye ellerimi iki tarafa açmak istiyorum. Gençtir. Hatta çocuktur. Ama 4. faulünü aldığında hemen kenara almayan Tanjevic de suçludur. Böyle yapsa oyuncusunu kurtların önüne atmamış olurdu. Bu akşam Gortat ve Lampe karşısında ona ihtiyacımız var.

Bu akşam olsa da Polonya maçını izlesek. Grubu 1. bitirmememiz için hiç bir neden yok. Ayrıca maçın başlama saati de iyi oldu. İlk 2 maç 22.15'te başlamıştı. Bu maç 19:15'te başlayacak. Böylece Polonya maçı bittikten sonra futbol milli takımının Bosna Hersek maçını da izleyebileceğim.

8 Eylül 2009 Salı

Daniel Santiago Efes Pilsen'de


Uzun yıllardır beklediğim transfer sonunda gerçekleşti. Geç de olsa Daniel Santiago İstanbul'da top koşturacak. Hem de Efes Pilsen'in rakibi olmayarak. Sadece Avrupa Ligi için transfer edilmiş. Birileri sakatlanırsa belki lig için de forma giyebilir. Geçen sene olduğu gibi tek uzunla yola çıkma hatasına düşmedi Efes. En azından Avrupa için mutlaka gerekli bir hamleydi. Avrupa'da maça çıkar. Ayhan Şahenk'te oturur yanyana maç izleriz.

2 sezon önce Unicaja formasıyla Efes karşısında harika performans göstermişti. Euroleague kariyerinin en iyi maçını çıkarıp Çoğu ilk yarıda 25 sayı atmıştı. Durdurulamaz gibiydi o gün.

Yıllarca rakip formalar ile İpekçi'ye gelip gitti. Artık o zamanki formunda olmadığı kesin. Muhteşem transferler yapan Regal Barcelona'da yer bulamazdı. Kerem Gönlüm'ün yokluğunda Efes için iyi transfer. Yani aslında muhteşem transfer değil. Ama uzun zamandır içimde ukte kalmış olduğundan ben çok sevindim bu tranfere. Onu Efes formasıyla görmek için sabırsızlanıyorum.

Bienvenido Daniel Santiago

Air Avellino: 80 - Efes Pilsen: 84


Başlığa yazdığım şeye aslında inanmıyorum. Yani bir takım Air Avellino'yu yendi ama bu takım Efes Pilsen mi? Bence değil... Sahada olan takım Efes Pilsen - Darüşşafaka karması. Sadece Efes Pilsen forması ve adı altında mücadele etmişler. Uzatmalara giden maçı Efes - Daçka 84-80 kazanmış.

Efes Pilsen'den Kaya Peker, Thornton, Rakocevic, Smith ve Shumpert Darüşşafaka'dan ise Can Özcan, Hakan Demirel, Stefon Jackson, Melih Mahmutoğlu ve Atchley sahadaymış. Igor Rakocevic 20 sayı, 4 asist, Preston Shumpert 22 sayı, 4 ribaund, Kaya Peker 17 sayı, 14 ribaund, Bootsy Thornton 10 sayı, Charles Smith 7 sayı ile oynamış. Yani atılan 84 sayının 76'sı Efesli oyunculardan.

Malum Air Avellino'da Cenk Akyol da oynuyor. Takımının ilk 2 hazırlık maçında çift haneli skorlar bulan Cenk bu maçta da 16 sayı atmış. Air Avellino'nun bu 3 hazırlık maçındaki skor dağılımına bakınca Cenk'in takımın en önemli 2 - 3 skor opsiyonundan biri olduğu anlaşılıyor. Umarım böyle devam eder de hem seneye Dünya Şampiyonası'nda ondan faydalanırız. Hem de Efes'e yıldız olarak geri döner.

Bu maçın ötesinde Bormio kampı ilgimi çekiyor. Avrupa Şampiyonası'ndan dolayı 1 ve 5 numarası bulunmayan sadece 5 kişilik Efes Pilsen adet yerini bulsun diye Bromio'ya gitti. 5 kişilik kadro neye hazırlanacak çok merak ediyorum. Bu maçlar 5 kişilik Efes Pilsen'e gerçekten fayda sağlıyor mu? Bence çok da gerekli olmayan bir kamp. Burda da bir arada çalışabilirlerdi.
Ayrıca Efes - Daçka ilişkisi de tuhaf. Ligde zaten az olan rekabetini daha da azaltıyot. Bu aralar futbolda Ankaraspor - Ankaragücü ilişkisi sorgulanıyor. Bunun çok daha ötesi Efes Pilsen ile Daçka arasında mevcut. Efes Pilsen ve Darüşşafaka için son derece faydalı olan bu birliktelik Beko Basketbol Ligi'nin olması gereken rekabetine sekte vuruyor.

İlk maçta Cenk'li Air Avellino'dansonra yarın Kakiouzis'li Aris'lekarşılaşacak Efes. Aris ilk hazırlık maçında AJ Milano'ya 20 sayı farkla 84-64 yenilmişti. Bu maçta Kaki 18 sayıyla takımın en skorer oyuncusu olmuştu.

Litvanya Maçı İlk Galibiyet


Litvanya'nın İspanya'yı farklı yendiği haberini alana kadar grubumuzun kolay bir grup olduğunu düşünüyorduk. Ama Litvanya'nın, turnuvanın en büyük favorisi, Dünya Şampiyonu, Avrupa ikincisi İspanya'yı kendi evinde de olsa darmadağın etmesini ben büyük bir meydan okuma ve tehdit olarak okudum. Ama Litvanya'nın o hazırlık maçındaki galibiyetinin biraz da İspanya'nın formsuzluğundan kaynaklandığını hem kendi maçımızdan hem de aynı saatlerde oynanan ve aralarda izlemeye çalıştığım Sırbistan İspanya maçından anlamış olduk.

Efes World Cup bize göstermişti ki savunma yapmaya mecburuz, mahkumuz. Çünkü sete sette kabız hale geliyoruz. Ata ata kazanamayız. Zaten atacak şutörümüz falan da yok. O yüzden savunma direncinde sebat gösterip rakibi kontrolsüz atışlara sevketmeli hücumu savunmada başlatmalıyız. Yani belli seviyenin üzerindeki rakiplerle oynarken kendi oyunumuzu kabul ettirmekten çok rakibi bozmamız gerekiyor. Litvanya maçında bunu yaptık. Savunmayı özellikle ikinci yarıda üst düzeyde tuttuk.

Barış Hersek'in sahada olduğu dönemde bir ara Ender, Sinan, Semih, Oğuz vardı. nasıl bir 5'ti o? Hücum kabızlığı nedir o anlarda daha iyi anladım. Sahada basket atacak kimse yok. Allah'tan Ender iki kişinin arasına dalınca faul yaptılar da Ender hiç tereddüt etmeden soktu serbest atışları. O anlarda keşke Barış Hersek yerine başka bir 4 numara, Kaya veya Mirsad sahada olasydı diye içimden geçirdim. Ukteydi yazdım rahatladım.

Az önce de yazdığım gibi aynı saatlerde Sıırbistan - İspanya maçı da vardı. sırbistan oyuncu fabrikası kurmuş sanki. Gencecik oyuncularla daha maçın başında sürklase etti İspanya'yı. Maç sonundaki 9 sayılık fark asla aldatmasın. Sırbistan maçı kaybedecek duruma gelmedi. İspanya şampiyonanın balonu olmaya aday.

Bugün rakip Bulgaristan. Dünkü maçlarında koş koş oyunu oynadılar. David Blatt'in Efes Pilsen'de oynatmaya çalıştığı hızlı oyunu kimden kaptığını uygulamalı olarak görmüş olduk. Bizdeki Aydın Örs ekolü gibi İsrailliler'de de Pini Gerson ekolü var sanırım. Bulgaristan'dan daha iyi takım olduğumuz belli ama ne olursa olsun hızlarını kesmemiz lazım. Onların atmayı planladıkları kadar çok sayı atamayabiliriz.

7 Eylül 2009 Pazartesi

Eurobasket 2009 Başlıyor


2001'de tesadüfi bir başarı kazandık. Geçmişinde hiç bir başarı olmayan takımımız kendi evinde oynamanın avantajını her an hissetti. Ve itiraf ediyorum gruplardaki İspanya maçında hakemlerin ittirmesiyle elenmekten kurtulduk. Hırvatistan ve Almanya'yı son saniyede atılan ve herhangi bir sistem ürünü olmayan olağandışı üçlüklerle eleyip adımızı finale yazdırdık. Ve âkil olan herkes Yugoslavya'yı hakettiği şampiyonluktan dolayı kutladı. Bu başarı tesadüfiydi çünkü sonrasında hiç bir başarı gelmedi. 2003 İsveç'te 12. olduk. 2005 sırbistan Karadağ'da 9-12'deydik (8'den sonrakiler için klasman maçları oynanmadı.) 2007 İspanya'da 11-12'deydik.

Geçmişteki organizasyonlara bakarsak hep aynı sonuçlar alındığını göreceksiniz. Yani 2001'deki tesadüfi başarıyı saymazsak Türkiye milli takımlar düzeyinde Avrupa basketbolunda dikkate alınmayan, elde ettiği derecelere bakıldığında dikkate alınmaya gerek de olmayan sıradan bir takım hüviyetindedir. 2001 haricindeki performansımızı İsrail, Polonya gibi ülkelerle kıyaslayabiliriz. Biz ancak onlar kadar başarılı olabildik.

Avrupa Şampiyonaları'na başlarkenki gazımız heyecanımız, bugün olduğu gibi madalya hedeflerimiz vardı. Ve bu yüzden hep hayal kırıklıkları yaşadık. 2001'den bu yana beklentilerimizin altında kalmadığımız hiç bir Avrupa Şampiyonası olmadı.

Bu şampiyonalardaki başarısızlıkların ötesinde kavgaları, birbirine küfreden basketbolcuları da asla unutmadık.

Bu dönemde beklentimizin olmadığı sadece 1 organizasyon vardı. O da 2006'daki Dünya Şampiyonası. Katılma hakkı elde edemediğimizden wild card ile yani bazı özellikleri olan ülkelere verilen özel kontenjan sayesinde bulunduğumuz şampiyona. Özelliğimiz de başarılarımız değil 2010'daki Dünya Şampiyonasını düzenleyecek ülke olmamızdı. O kadar beklentisizdik ki Ermal Kurtoğlu "Burdaki oyunculara ayıp oluyor ama!" mealinde açıklamalar yapmıştı. Evet ilk defa ve özel kontenjandan katıldığımız bu şampiyonada 6. olduk. Ve Avrupa Şampiyonalarında yanına bile yaklaşamadğımız bir sonuç elde ettik.

Bugün 2009 Avrupa Şampiyonası başlıyor. Teknik kadro ve oyuncuların açıkladığı hedefler madalyadan çeyrek finale kadar değişiyor. Ama madalya derken ses tonlarının biraz alçak olduğuna dikkat etmemiz lazım. Sanki son 3 şampiyonada olduğu gibi şampiyon adayıyız deyip son 8'e bile kalamadan rezil olmak istemiyorlar. Takım en formda oyuncularımızdan değil Tanjevic'n kendi sistemine uygun olduğunu düşündüğü basketbolculardan oluşuyor. Başka yazılarda bu durumu defalarca eleştirdim. Bu noktadan sonra Tanjevic'in kendi tercihlerinin başarı getirmesini dua etmekten öte bir şey yapamayız.

İlk maç Litvanya ile oynanacak. İlginçtir 2005 Avrupa Şampiyonası, 2006 Dünya Şampiyonası ve 2007 Avrupa Şampiyonası'na da Litvanya maçlarıyla başlamıştık. Avrupa Şampiyonalarında fark yedik. Dünya Şampiyonası'nda ise 2 sayı farkla kazandık. Litvanyalı 5 basketbolcu say denildiğinde ilk akla gelecek 5 kişi Polonya kadrosunda olmayacak. Ama yıldız üretmediklerinde de tehlikeli bir takım. Litvanya'nın hazırlık çalışmalarının başlarındaki hazırlık maçlarında performansı kötüydü. Üst üste mağlubiyet haberleri beni sevindiriyordu. Sonra galibiyet almaya başladılar. Ve en son, şampiyonanın favorisi İspanya karşısındaki galibiyeti takıma cila çekti. gerçi kendi seyircilerinin de etkisi vardı galibiyetlerinde. Yine de özgüvenleri yerine gelmiştir.

Takıma başarılar diliyorum. Doğan Hakyemez'in dediği gibi Avrupa Şampiyonası'nı 2010'a hazırlık turnuvası olarak görmediklerini ümit ediyorum.

3 Eylül 2009 Perşembe

Kerem Gönlüm'de Olumsuz Sonuç

Kerem'in teste giden B numunesi de pozitif çıkmış. Son umut da suya düşmüş oldu. Bundan sonra cezanın düşük olmasını beklemekten başka yapacak bir şey yok. Ama vaktiyle herkesin kullandığı bir kellik ilacından dolayı Ermal'e 6 ay ceza verildiğini bildiğimizden 6 aydan daha düşük bir ceza beklemiyorum.

2 Eylül 2009 Çarşamba

Efes Pilsen'in Yeni Sezon Hazırlık Maçları Belli Oldu

Basketbolla ilgili en merak ettiğim yer Bormio'dur. Basketbol takımlarının sezon öncesi kamplarının dışında hiç bir şekilde adını duymadığım, İtalya'nın neresinde olduğuna dair en ufak bir fikrimin olmadığı bir yer. Alışıldığı üzere Efes Pilsen yeni sezon öncesi yurtdışı kampını İtalya'da yapacak. Kampa da Bormio'dan başlayacak.

Takım 6 Eylül'de Bormio'ya uçacak. 2 hafta kadar orda kaldıktan sonra Türkiye'ye dönecek. Program şöyle:

@Bormio
8 Eylül Salı / Air Avellino
9 Eylül Çarşamba / Aris
12 Eylül Cumartesi / St. Petersburg
13 Eylül Pazar / Shaktar Donetsk

@Milano
14 Eylül Pazartesi / AJ Milano

@Siena
16 Eylül Çarşamba / Siena

@Roma
17 Eylül / Lottomatica Roma

@Floransa
19 Eylül Cumartesi / Siena

İtalya kampı burada bitiyor. Ama kampta kimler olacak çok merak ediyorum. Çünkü tüm İtalya kampı sırasında takımın yarısından fazlası milli takımlarda olacak.

İtalya'dan sonra İstanbul'da çalışmalar devam ettikten sonra Bandırma'daki turnuvaya katılacaklar. Bandırma'daki maçlar önemli çünkü Efes Pilsen'in tüm oyuncuları ilk defa Bandırma'da sahada olabilecek. Şimdilik Bandırma turnuvasındaki rakipler belli değil. Gerçi Banvit'in dışında BJKCT, GSCC, Union Olimpija, Kızılyıldız, Teramo, Panellinios gibi takımları duydum ama emin değilim. Ama en azından program şöyle:

@Bandırma
30 Eylül ve 3 Ekimde iki maç / Banvit Tübad Turnuvası

Sezon öncesinde boyumuzun ölçüsünü göreceğimiz gerçek anlamda sezonun başarı düzeyi için bilgi verecek gerçek maçlar da olacak:

@Ayhan Şahenk
7-8 Ekim iki maç / CSKA Moskova

Burdan sonra sezon başlıyor sayılır:

@Anadolu'nun herhangi bir yerinde
10 11 12 Ekim / Türkiye Kupası 1/16

Son olarak da lig için ölçü teşkil edecek asıl maç:

@Muhtemelen Ankara
14 Ekim Çarşamba / Cumhurbaşkanlık Kupası / Fenerbahçe Ülker

17 veya 18 Ekimde deplasmandaki Mersin BŞB ve yine deplasmanda Litvanya'daki Lietuvas Rytas maçlarıyla sezon başlamış olacak.

Efes Pilsen'in Yeni Sezon Forması - Arjantin Mavisi

Efesliler.org sayesinde yeni sezon formalarına sahip olabiliyorduk. Bu sefer yeni formayı ilk defa görme ayrıcalığına da sahip olduk. Forumumuzun abisi ve forma organizasyonlarının hâmisi Önder Abi sağolsun. Bütün organizasyonu tek başına kotarması yetmezmiş gibi yeni çıkan formalar elimize ulaşmadan bir tanesinin fotoğrafını And1'a yollatmayı başardı. Efesliler.org forumunda yayınlanan fotoğrafı buraya taşıyorum.

Bizim, forumda yaptığımız organizasyon sayesinde forma + şort + isim numara baskısını 75 liraya alabildik. And1'ın mağazalarında satışa girdiğinde bu meblağ 3 haneli rakamlara ulaşacakmış. Ucuza ve herkesten önce formaları elde etmiş oluyoruz.

Formanın altı ve üstü arasında ton farkı var. Yine And1'dan sonra gelen teyide göre tam renk şortun rengi. Forma fotoğrafı biraz flu çıkmış.

Arjantin mavisi denildiğinde ben Denver Nuggets'ın da giydiği gibi daha parlak bir renk bekliyordum. Renk biraz mat geldi. Renk tercihine aşık oldum diyemem. Formadaki şorttaki çizgilerin birbirini takip etmesi güzel olmuş. Geçtiğimiz seneki formada da vardı. Çizgilerin şekli farklı olsa da şort ve formanın devamlılığı vardı. Bu formada da böyle olmuş.

Bir kaç gün içinde cicilerimiz elimize geçer. Şimdiden sabırsızlanıyorum.