26 Kasım 2009 Perşembe

Boki Nachbar - Axel Hervelle Takası (mı?)

İspanyol basında Nachbar ile Real Madrid'in Belçikalı oyuncusu Hervelle'in takas olabileceği yazılı. Asıl kaynak yanlış anlamadıysam İspanyol gazetesi Marca. Muhtelif kaynaklarda ona bağlantı vermişler. Ben de bağlantı vereyim. Link burda.

Tamam bir kaç maç haricinde Nachbar'dan istenen katkıyı alamasak da son dönemde alışmaya başlamıştı. 1 aydır daha iyi basketbol oynadığı, takım ile daha iyi anlaştığı belli. Hervelle vaktiyle çok iyi bir oyuncuydu. Real Madrid'de yıllardır düzenli olarak oynuyor. Ortalama bir takımda eski günlerine de yaklaşabilir. Ama bu sene Real Madrid'in Euroleague kadrosunda bile yer bulamadı. Bazı ACB maçlarında da oynamadı. Böyle bir takastan Efes Pilsen kazançlı çıkar mı bilemiyorum. İşten çıkmak üzereyken haberdar oldum. Üzerine biraz düşünmem lazım.

Efes Pilsen ve Nachbar Ayhan Şahenk'e Dönüyor

Efes Pilsen 7 Kasım 2001'den sonra tekrar Ayhan Şahenk'te Avrupa Kupası maçına çıkacak. 8 yıldan fazla olmuş. Efes Pilsen, Euroleague 2001-02 sezonu 5. haftasında Unicaja Malaga le oynayıp sezonun kalan maçları için Abdi İpekçi'ye geçmişti.

Unicaja Malaga ile oynanan son maçta kadroda olan Kerem Tunçeri, Kaya Peker ve o gün sahaya girmese de Ender Arslan bugün yine kadroda. İstikrar bu olmalı. Ayrıca o günkü oyuncularda Alper Yılmaz da menajer olarak bençte yer alacak.

Ancak ilginç bir durum daha var. Bugün Efes Pilsen kadrosunda yer alan oyunculardan Ayhan Şahenk'te Euroleague maçına çıkmış olan sadece onlar değil. Bir kişi daha var: Bostjan Nachbar

O sezon, yani 2001-02 sezonunun 2. haftasında Efes Pilsen Benetton ile karşılaşmıştı. Bazı sorunlardan dolayı televizyondan yayınlanmayan bir maçtı. Efes o maçı zorlanmadan kazanmıştı. Maçın yayını olmadığından izleyebilen şanslı 3bin kişiden biriydi. Bostjan Nachbar da o gün Benetton formasıyla Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda sahadaydı. Stombergas ve Mehmet Okur'un karartması altında hiç bir varlık gösterememişti. Kendisi hatırlar mı bilemem ama 8 yıl önce rakip formayla gördüğüm oyuncuyu yine Ayhan Şahenk'te bir Euroleague maçında izlemek benim için güzel bir nostalji olacak.

25 Kasım 2009 Çarşamba

Abdi İpekçi'nin İçine Edilmeye Başlandı

Koca ülkede böyle bir organizasyonun düzenleneceği salonun olmamasına mı yanarsın... Sezonun göbeğinde, ülkenin 3 takımının Avrupa maçlarının başka salonlara taşınacağına mı.. Bir de böyle bir organizasyon olacak ama 2 hafta öncesine kadar hiç bir şey hazır değil. Neresinden bakarsan bak elde kalıyor. Bir de sitelerine 4 günlüğüne yazıyorlar. Turnuvaya 2 hafta var ama kapalı..

Ben ki Abdi İpekçi'de salon okçuluk şampiyonası bile izlemiş insanım. Gitmiyorum arkadaş. Abdi İpekçi'nin inşa edildiği günlerden bile daha güzel olduğu zamanın tadını çıkarmamıza izin verilmemesini kendimce protesto ediyorum.

Haber Sabah gazetesinden... Buyrun bunlar da salonun son durumu:


Efes Pilsen - Entente Orleanaise maçı öncesi

Daha önce Efes Pilsen'in grubunda elemelerden gelecek takımın Belçika şampiyonu Spirou Basket olacağını ama ilk turu Entente Orleanaise'in geçmesi halinde Fransız takımının çıkacağını, Benetton'a da Ventspils'e de şans vermediğimi yazmıştım. Spirou Basket, yani Şarlerua beni hayal kırıklığına uğrattı. Ama en azından plase olarak söylediğim takımı tutturdum. (zaten %50 şansım vardı.) İkinci turda da Benetton'u geçerek Euroleague'e kaldı.

Adının nasıl okunduğundan bile emin olmadığım bu Fransız takımını pek tanıdığımı söyleyemem. Geçen sene Fransa Ligi play off finalisti ve normal sezon 2.si olarak Euroleague elemelerine katılma hakkı kazanmış.

Bu sene kendi liginde 8 maçta sadece 3 galibiyeti var. Son 3 maçını kaybetti. Euroleague'de de 4 maçının tamamını kaybetti. Yani son 7 maçında hiç galibiyeti yok. Bu seriyi çevirmek isteyeceklerdir.

Takımla ilgili beni tek heyecanlandıran şey Marko Milic'i tekrar izleyecek olmamızdı. Fenerbahçe'nin kurduğu Rauf'lu, Tabak'lı kadroda o da vardı. Pota kırdığını da unutmuyoruz. Gerçi geçen sene Fenerbahçe Ülker maçı için Union Olimpija ile gelmişti ama o sayılmaz. Bu sene sonradan katıldığı Fransız takımından ne yazıkki erken gönderildi.

Kadrosunda tanıdığım kimse var mı diye baktım. Sadece Laurent ismi biraz aşinalık yarattı. Biraz araştırınca Fransız milli takımında forma giydiği dönemde karşılaştığımızı gördüm. Başka da hiç bir oyuncusunu tanımıyorum.

Rakibin bu seneki performansını dikkate aldığımızda Efes Pilsen'in vurup geçmesi gereken bir maç. Karşımızdaki takım rakip bile olamayacak bir ekip ama son 2 senelik performansı ile Euroleague'de Efes Pilsen en ufak bir güven vermiyor. Umarım yarınki maçta bir sürpriz daha yaşamayız.

24 Kasım 2009 Salı

Efes Pilsen Avrupa'da Başarısız

David Blatt'li kadro İstanbul'da Panathinaikos'u darmaduman etmişti. Gerçi maç 10 sayı farkla bitmişti ama fark sadece maçın sonuna doğru takımın maçı rölantiye almasından azalmıştı. Efes Pilsen rakibini sürklase etmişti. Benim izlediğim en rahat Pao galibiyetiydi.

O maç Efes Pilsen'in rakiplerine üstünlüğü sürekli olarak kabul ettirdiği döneme denk geliyor. O maçtan sonra Efes Pilsen serbest düşüşte. 2 seneye yaklaşan süredir Efes Pilsen Avrupa Ligi'nde nerdeyse sürekli kaybediyor. Meseleyi sayıya vurayım. Efes Pilsen Pao'yu İstanbul'da yendiği 13 Şubat 2008'den bu yana 19 Avrupa Kupası maçı yaptı. Bunlarda galibiyet sayısı sadece 5. 19 maçın 14'ünü kaybetti. Galibiyetlerin 2'si Partizan'a, 2'si AJ Milano'ya biri de Panionios'a karşı.

Efes Pilsen'in bu rezil performansının, yatırımın en yukarı çıktığı dönemde gelmesi de işin diğer bir boyutu.
İşte Efes Pilsen'in son 19 maçı... Kalın olanlar Efes'in kazanabildikleri...

Efes Pilsen-Siena 76-79
Partizan-Efes Pilsen 78-65
Panathinaikos-Efes Pilsen 74-65
Efes Pilsen-Partizan 79-83
Siena-Efes Pilsen 80-67
Efes Pilsen Partizan 61-60
Armani Jeans Milano-Efes Pilsen 71-81
Efes Pilsen-Panionios 69-78
CSKA Moskova-Efes Pilsen 90-68
Efes Pilsen-Real Madrid 81-95
Partizan-Efes Pilsen 83-77
Efes Pilsen-Armani Jeans Milano 74-67
Panionios-Efes Pilsen 64-78

Efes Pilsen-CSKA Moskova 55-74
Real Madrid-Efes Pilsen 80-69
Lietuvos Rytas-Efes Pilsen 77-70
Efes Pilsen-Partizan 77-67
Unicaja Malaga-Efes Pilsen 93-88
Olimpiakos-Efes Pilsen 105-90
Fotoğraf o maçın manşet haberi olarak Turkbasket'ten

23 Kasım 2009 Pazartesi

1992-93 sezonu finali: Efes Pilsen - Fenerbahçe

Efes Pilsen'in varlığından ilk defa 1993'te haberdar olmuştum. Ama sadece Avrupa Kulüpler Kupası'ndaki Avrupa Kupası maçını izleyebilmiştim. O takım muhteşem bir kadroydu. 1992-93 sezonunda normal sezonu ve play offları namağlup bitirmişti. 37'de 37.. Şu an için ulaşılması imkansız bir rekor. Bir Avrupa Kupası'nda herhangi bir takım sporu için finale ulaşmak aya ayak basmak kadar uzak bir ihtimaldi. Efes Pilsen bunu başarmıştı.

TRT'nin muhteşem arşivinde görmemiz gereken daha ne maçlar var. İşte o sezonun, Efes Pİlsen'le tanıştığım sezonun final maçından sonraki seramoni. Efes Pilsen diğer takımlar gibi Fenerbahçe'yi de geçip kupaya uzanmış. Şimdilerin efsanelerinin çömez yılları:

Efesliler'den Yeni Blog

Efesliler'den Burhan yeni bir bloga başlamış. Hem tanıtımı olsun, hem de burdan hayırlı olsun diyeyim. Adres şöyle.

Bomba gibi bir başlangıç yapmış. Efes Pilsen - Stefanel Milano maçlarının biletlerini yayınlamış. İstanbul'daki ilk maçın bileti burda. Kupayı kaldırdığımız ikinci maçın bileti burda.

Aslında benim de niyetim böyle paylaşımlar yapmaktı. Hatta blogcu'da iken eski maçları da yazardı. Güncel olayları takip ederken asıl amaçtan saptım. Heves ettim. Ben de arşivimi daha çok paylaşmaya karar verdim.

Efes - GSCC Maçı ve Cezalar

Haftasonunu internete hiç girmeden geçirmenin tadını çıkardım. Galatasaray CC'nin cezasını da haberlerden öğrenebilmiştim. Cevabın çabuk açıklanması GSCC için de hayırlı olmuş. Ne olacak diye düşünerek basketbol oynayamazlardı. Gerçi bu saatten sonra oynayabilirler mi bilemiyorum. Sizi düşürüyoruz demeden ligden düşürdüler. Bu saatten sonra GSCC'nin ligde kalması imkansız. Olur da imkansızı gerçekleştirirlerse yaşayacakları şahlanışı düşünemiyorum bile...

Cuma günü hayatımın en sıkıcı maçlarından birini izledim salonda. Rakibin kafası maçta değildi. GSCC maça o kadar silik ve mağlubiyeti kabullenmiş olarak başladı ki takımın yarısı cezalı olarak sahaya çıktı zannedilebilir. Ama sadece Tufan ve Cemal idari tedbirli olarak kenardaydı. Tufan zaten bir önceki hafta FBÜ maçında da oynamamıştı. Ama cezaların belirsizliği, hatta küme bile düşürülebilecek olduklarından sezonun son maçı olması olasılığı GSCC'yi kafa olarak sahadan silmişti. Efes farkı açtı. Sonra oyunu rölantiyeye aldı. Efesli oyuncular zaman zaman tribünlere göz kırparak, şakalaşarak maçı bitirdiler.

Efes Pilsen bir şekilde maçlarını kazanıyor. Bu ligin çok üzerinde bir kadrosu da olduğu belli. Play off'a kadar bu tempoyla gider. Bu maçların kazanılmasının haber değeri bile düşük. Zaten asıl iş Euroleague..

Bu arada GSCC ile ilgili disiplin kararının sonunda şöyle bir ifade var. "15.11.2009 tarihinde oynanan ‘Beşiktaş Cola Turka – Efes Pilsen’ Beko Basketbol Ligi müsabakası sırasında çıkan seyirci olayları ile ilgili olarak soruşturma halen devam etmektedir." Bakalım Akatlar'daki şerefsizlerle ilgili ne karar verilecek...

20 Kasım 2009 Cuma

Efes Pilsen - Galatasaray CC maçları

Cemal Nalga olayının etkisini dikkate aldığımızda maçı düşünen, maçın nasıl olacağına dair kafa yoran kaldı mı bilmiyorum. Düşünenler de en fazla GSCC'de sahaya oyuncu ve teknik kadro olarak kimlerin sahaya çıkacağını düşünüyormuş.

Böyle bir ortamda Efes Pilsen ile Galatasaray CC geçmişte ne yapmış diye kimsenin merak edeceğini zannetmesem de bakayım paylaşayım dedim.

GSCC ile EfesPilsen şimdiye kadar 81 kez karşılaşmış. Bu maçlarda Efes Pilsen'in ezici bir üstünlüğü var. Efes Pilsen 65 maç kazanırken GSCC sadece 16 maç kazanabilmiş. Aslında geçmişte daha makul bir dağılım vardı. Yine Efes Pilsen üstündü ama bu kadar büyük birfark yoktu. 2000'lerden itibaren kayış kopmuş. 2000 ve sonrası dönemdeki son 26 karşılaşmada Efes Pilsen'in 24-2'lik bir üstünlüğü var. Tabi bunda 2000'lerin başından 2006'ya kadar süren 16-0'lık seri etkili olmuş.

Efes Pilsen'in GSCC önündeki en farklı galibiyetlerinin dengeli olarak geçen 80'lerde olması ise ilginç bir ayrıntı. 1980'de ve 1983'te 36 fark atarak alınmış 2 Efes Pilsen galibiyeti var. GSCC'nin en farklı galibiyeti de yine ilginç bir şekilde seri mağlubiyetler aldığı 2000'lere denk geliyor. Blatt'li kabus senede 16 sayı farkla kazanmışlar.

82. karşılaşmada neler olacağını göreceğiz.

19 Kasım 2009 Perşembe

Cemal Nalga Olayı

Ben de sanki biliyormuşum gibi alttaki habere Cemal Nalga'lı bir fotoğraf koymuşum. Haberi girdiğimde durum ortaya çıkmamıştı. Bu yazıda kullandığım fotoğraf ise Cemal Nalga'nın oynatılabilmesi uğruna sahtekarlık yapılan Bandırma turnuvasından.

Bu durumun ortaya çıkmasında blogların payı büyük. Yeni bir basın dalı doğuyor. Sporu spor gazetelerinden okumayı bırakmıştım. Bloglar giderek daha keyifli bir hal almaya başladı.
Cemal Nalga ile ilgili olarak sahtekarlık yapıldığı meydana çıktı. Galatasaray yönetimi de tüm idari ve teknik kadronun işine son vererek üzerine düşeni yaptı. Böyle bir şark kurnazlığına başvurulması hiç bir kulübe yakışmazdı.

Asıl cezayı Federasyon verecek. İşin mevzuatı nedir bilmiyorum. Şiddetle ilgili cezalar açısından TBF'nin eli sıkıdır. Pek ceza vermeyi sevmez. Sahtekarlıkla ilgili verilecek cezalarda tutumu ne olacak göreceğiz.

Yarınki Efes Pilsen - GSCC maçında Cemal oynamayacaktır. Zaten bir de o maçta oynatırlarsa seyreyle gümbürtüyü.

Galatasaray Cafe Crown pota altı rotasyonu zayıf olan, kısalığını hızlı oyuna çevirerek etkili olan bir takım. Şimdi iyice kısaldılar. Efes Pilsen, BJKCT'nin başlarındaki gibi içerden ısrarla oynarsa GSCC'nin pota altını hallaç pamuğu gibi atabilir.

Gerçi pota altından falan bahsedip komik duruma düştüğümü anladım. Adamların tüm teknik kadrosunun görevine son verildi. Alt yapı takımlarından birinin koçunu mu getirecekler acaba?

18 Kasım 2009 Çarşamba

6. Hafta Programı Belli Oldu

Geçen sene olduğu gibi mübarek 3 haftalar bu sezonun fikstüründe de mübarek 3 haftalar var. İlk 2 hafta Fenerbahçe Ülker ve Beşiktaş Cola Turka ile oynadık. Bu hafta rakip Galatasaray Cafe Crown. Ülker'ler ardı ardına geliyor. İlk 2 Ülker'i yendik. 3. Ülker ne olacak göreceğiz.

Maç 20 kasım cuma günü 20:00'de Ayhan Şahenk'te. Spormax'ten naklen veriliyormuş.

Euroleague'de neden olduğunu anlayamadığım bir ara var. Ondan istifade maçı cumaya almışlar. Sene başından beri yolculuk etmekten beyinleri dönen oyuncular için bu süre iyi bir dinlenme oluyor. Yunanistan'dan döndüklerinden beri İstanbul'dalar. Önümüzdeki hafta içi Euroleague maçı da İstanbul'da. Gelecek haftasonu İzmir'e gidene kadar biraz dinlenip kendilerine gelsinler.

Cuma akşamları benim basketbol akşamımdır. Yani kendim gider oynarım. Bu maç cuma günü organizasyonumun içine etti. Bakalım Maslak'a vaktinde yetişebilecek miyim?

GSCC, FBÜ maçının gazıyla da Efes karşısına çıkabilir, rehavetiyle de... Taraftarı ne kadar olacak bilemiyorum. Sadece Fener maçında salona gelen taraftar imajından kurtulmak isteyeceklerdir. Kendilerine ayrılan yeri dolduracaklarını düşünüyorum.

Herhangi bir analiz yapacak durumda değilim. Yine de Efes Pilsen'in maçı kazanmaması için hiç bir neden yok.

Aydın Örs ve Antrenman

Basketbol maçlarına gitmeye yeni başladığım dönemlerde bir maçta Efes bençinin arkasında oturmuştum. Aydın Hoca bir pozisyonda hata yapan Mirsad'ı kenara alırken öyle bir fırça atmıştı ki benim zoruma gitmişti. Biraz daha yakınında olsam ne bağırıyon derdim heralde. Ama Mirsad'ın üst düzey bir basketbolcu olmasında o fırçaların da katkısı olmuştur.

Aydın Hoca artık ne diyorsa... Herkesin başı önde. Övgüler dizmediği açık..

Fotoğraf muhtemelen 1993-94 sezonundan. Kadrodaki oyuncuların bir arada olduğu başka sezon da var ama Tamer Oyguç'un üzerindeki tişört yanılmıyorsam o sezonki All Star'a sponsor olan Shell'e ait. Bu tişört giyilmişti organizasyonda. Bir sonraki sene Naumoski İtalya'ya gitti. 2 sene sonrasında döndüğünde ise Taner Korucu basketbolu bırakmıştı. Dolayısıyla 93-94 sozununun All Star organizasyonu sonrasına ait bir kare olduğunu zannediyorum.

Bilmeyen azdır ama yine de yazayım. Sol baştan say: Tamer Oyguç, Petar Naumoski, Ufuk Sarıca, masör Bahattin Tapan, Gökhan Güney, Mustafa Kemal Bitim, yönetici Turhan Akyüz, Taner Korucu ve coach Aydın Örs

17 Kasım 2009 Salı

3 Mübareklerin Basketbola Katkısı

Spor Sergi'de birbirini yenip saha dışında kavga etmenin basketbol olduğu dönemleri aşmıştık. Ülker'le zaman zaman sıkıcı ama güzel bir rekabet yaşanmıştı. Rahatça gider maç izlerdik. Futbol dünyası basketbola geri döndü. En büyük zevkimiz basketbolun içine ettiler. Peki bu halt edenlere verilebilecek en fazla ceza ne kadar? 5 önemsiz maçın seyircisiz oynanması.. Daha 5 ay önceki rezalete adeta teşvik edici ceza/ödül karışımı bir şey verince bundan sonra sporculardan birinin bıçaklanmaması durumunda 5 maçlık cezadan daha yukarsı yok.

İşte FBJKGS'nin Türk basketboluna katkısı.. Daha fazlası değil...











15 Kasım 2009 Pazar

Akatlar'daki Şerefsizler

Kalabalık olan her camianın içinde şerefsizler var. Azınlık olsalar da çoğunluk olsalar da var. Bugün Akatlar'da gördük onları. Öncelikle bize ayrı bir yer ayırmayıp olaylara sebebiyet veren Beşitaş Kulübü'ne yazıklar olsun. Gerçi yanımızda oturan pek çok Beşiktaşlı arkadaşla muhabbet ede ede maçı izliyorduk.

Daha sonra olanlar oldu. İki Beşiktaşlı'nın kendi arasında kavgasını bahane edip bizim üzerimize yürüdüler. Orda Beşiktaşlı bir kaç kocaman herif az daha küçük başka bir Beşiktaşlı'yı paramparça edecekti. Çocuğu ellerinden zor alıp gönderdik. Oturmuş maçımızı izliyorduk. Kafamı tesadüfen yukarı kaldırdım. Ağzından salyalar akıta akıta koşan bir kaç şerefsizi gördüm.(Zaten anca kalabalık olarak saldırabilirler.) Ne vuruyonuz lan çocuğa diye bağırıyorlar. (Ki aslı vuranlar benim iki sıra arkamdaki başka Beşiktaşlılar'dı.) En yukarda Efes formalı benim olmamdan dolayı bana vurmaya çalıştılar. Ben savurdum tekmeleri. Zaten dangalağın biri hemen önümde iki koltuk arasına sıkıştı. Kafası, ayakları yukarda. Kıçı arada. Polis o şekilde aldı onu. 2 arkadaşa tekmeler gelmiş.

Maçtan sonra çıktık baktık bir grup dışarda bizi bekliyor. Yine kalabalıklar. Çünkü anca kalabalık olduklarında kendilerine cesaret gelebiliyor. Taksiye atladık Metrobüs'e gittik. Tabi kıyafette Efes adına bir şey yok. Hala 2 kişi Efesliler'i nasıl dövemediklerine yakınıyordu.

Değişik salonlarda bu olaylar yaşanıyor. Şerefsizlerle pek çok yerde karşılaştık. Şerefsizlerin sadece rengi değişiyor. Takımı değişiyor. Şerefsizlikleri değişmiyor.

Bu maç bitecek, yeni maçlar olacak, biz yine geleceğiz.

Not: Fotoğrafı sporx'te gördüm. Kıçı iki koltuk arasına sıkışan dangalak fotoğraftaki.

13 Kasım 2009 Cuma

Seri Bitti

8'lik seri 9 olacaktı. İstanbul'da 10-0 yazan pankartlarla sahaya çıkacaktı takımımız. Oly'yi yenip hem 2-2'lik gruba katılacaktık, hem de Oly'nin üstüne çıkacaktık. O da olmadı. Bütün hayaller suya düştü.

Maçı Ergin Ataman kaybetti. Onun taktiksel hatalarından dolayı maçı verdik. Pota altı kevgire dönmüşken kalıplı 2 oyuncuyu yan yana oynatmadı. Kısalarla oynarken savunma sertliği artsın diye kritik anlarda Sinan'ı oyuna sokmadı. Maçın kaybedilmesinin müsebbibi Ergin Ataman'dır.

Geçmişe dönük tarama yapacak enerjim yok. Ama ilk 4 maça 3 mağlubiyetle başlayıp Final 4'a ulaşan takım var mı bilemiyorum. Efes Pilsen'in gruplardan çıkacağı bile belli değil. 8'li gruplarda bu olabilir belki ama artık maç sayısı 14 değil 10. Kalan 6 maçta tulum çıkartması lazım Efes'in. Ama yapabilecekmiş gibi görünmüyor.

12 Kasım 2009 Perşembe

Efes Pilsen:8 - Olympiakos: 0

Maç üzerine bazı şeyleri söylemeye çalıştım. Artık sahaya çıkma vakti.

Son 8 maçın tmamını Efes Pilsen kazandı. Seriyi 9'a çıkarmak için salona çıkacak. Eğer 9-0 olursa İstanbul'daki maçta 10-0 şovu yapacağız.

Atina'daki 110-59'luk galibiyeti unutmadık. Deplasmanda 51 sayı fark. Bunu yapabilecek takım yok..

Ama benim için son zamanlardaki en etkileyici maç o değil.. İstanbul'daki son maçı hala unutamıyorum. Olympiakos 6-0'lık seriyi kırmak için bastırıyor. İlk yarıyı 11 sayı önde bitirmiş. 3. çeyrekte Efes biraz direniyor ama farkı sadece 4'e indirebiliyor. 4. çeyrekte ise bambaşka bir Efes Pilsen var sanki sahada. Efesli oyuncuların içine pikaçu girmiş gibi. Rakip çember sanki kocaman. Üçlükler üst üste giriyor. O kadar giriyor ki Ermal'in Haislip'e alley-oop pası bile çemberden girip üçlük sayılıyor. Efes Pilsen o maçta son çeyrek rekorunu kırıyor. 39 -17'lik o son çeyrek Efes tarihinin en muhteşem 10 dakikalarından biridir benim için.
Olympiakos maçlarında hatıralar bitmez. Corchiani'li, Reggie Cross'lu, Tunç Girgin'li Mirsad Türkcan'lı kadro ile deplasmanda alınan 23 sayılık galibiyeti de unutamıyorum. Maçın yıldızı genç, hatta çocuk yaştaki basketbolcu Mirsad Türkcan olmuştu. Maçı ATV'nin yayınlaması gerekiyordu. Ama yayınlamamıştı. Ertesi gün banttan vermişlerdi. O maçın haberine ait gazete küpürünü uzun süre saklamıştım.

Mesele maziyi anmak olduğunda en fazla Olympiakos maçlarını seviyorum. Umarım bu akşam galibiyet halkalarına bir yenisi eklenir.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Kavala - Olympiakos Maçı

Olympiakos kendi ligindeki son maçında deplasmanda Kavala'yı dağıtıp geçmiş. Skor 60-96. Bourousis, Lietuvas Rytas maçında olduğu gibi bu maçta da oynamamış. En etkili oyuncu da ilginç. Genç Sırp oyun kurucu, Milos Teodosic, 20 sayıyla maçın en skorer oyuncusu olmuş. Çok milyon dolarlık, domuz gripli Childress ise istatistik kağıdına fazla katkı sağlayamamış.

Bu galibiyetle Olympiakos, Yunan ligine 3'te 3'le başlamış oldu.

Efes Pilsen pota altından yeterince verim alamayan bir takım olduğundan, önceki yazılarımda hep uzunlardan,uzun eşleşmelerinin kritikliğinden bahsettim. Bu durum kırmızıların kısalarının yetersiz olmasından kaynaklanmıyor. Kleiza dışında en kaliteli oyuncuları kısaları. Efes Pilsen'in kısa rotasyonu da çok kaliteli. Efes'in uzunlarına yine önem vermemesi durumunda pota altının hallaç pamuğu gibi atalabileceğine değinmek istemiştim sadece.

Olympiakos Maçı

Malaga maçından önce olduğu gibi Olympiakos maçından önce de oynayamayacak rakip oyunculara dair haberler gelmeye başladı.

Beko Basketbol Ligi'nde bir takım kurmaya yetecek bir paraya oynayan Childress domuz gribi olmuş. Haber burda.

Bourousis geçen hafta Lietuvas Rytas karşısında yoktu. Bu hafta takımda olacak mı bilmiyorum. Ama onun olmaması iyi haber. Her ne kadar bu seneye iyi başlamasa da rakipteki nispeten hareketli bir uzun oyuncu beni rahatsız ediyor. Özellikle de Ergin Ataman'ın 4 kısalı sisteminde.

Efes Rytas'a deplasmanda kaybettikten sonra 1 ekstra deplasman galibiyeti almak zorunda. Buna Malaga'da çok yaklaştı ama olmadı. Eğer kazanırsa Olympiakos'la galibiyet sayıları eşitlenecek. Ve Olympiakos'un üstüne çıkacak. Bu açıdan çok önemli bir maç. Eğer kaybederse 1-3'ten sonra seri galibiyetler gelmesi gerekecek. O moral bozukluğu ve baskı ile bu galibiyetler gelebilir mi insan emin olamıyor.

10 Kasım 2009 Salı

4 Kısalı Sistem ve Olympiakos Uzunları


Ergin Ataman klasik bir FB Ülker maçı taktiği dedi maç sonunda. Bu taktik 4 kısalı sistem:Ön alanda baskı yap. Topun senin alanına geçmesini zorlaştır. Yapabiliyorsan top çal. Olmuyorsa rakibin hücum süresinden çal. Hızlı hücumlarla sayı bul. Savunmada ise rakibinin uzunu karşısında kalan kısan olağan üstü savunma gayreti göstersin. Yardımlaşma yapılsın. Yardıma gidilen uzun oyuncunun pas açılarını kapat. Kısaca böyle özetlenebilir. Ve bu taktik Fenerbahçe Ülker karşısında tuttu. Çünkü rakibin uzunları buna izin veriyordu. Serbest atış sokamayan Ömer Aşık, potanın 1 metre ötesine çıktığında etkisizleşen Semih Erden var. Mirsad Türkcan bunu bozabilecek bir oyuncu ama o da son maçta sahada değildi. Fenerbahçe Ülker kısalarının yüksek yüzdeli şut sokmaları da bunu bozabilirdi. Ama 2 numaradan oyun kurucu üreterek oynadığından onlar da özellikle ikinci yarında uygun pozisyonda çok fazla şut imkanı bulamadılar.

Perşembe günü Olympiakos maçı var. Ergin Ataman dönemsel olarak mutlaka bu taktiği uygulayacaktır. Ama Olympiakos pota altı beni düşündürüyor. Nikola Vujcic, Bourouis, Baby Shaq.. Bu isimler ver Kaya'ya 30 dakika boğuşsun denilecek kişiler değil. Efes Pilsen'in Ermal, Santiago ve özellikle Kasun'u devreye sokması lazım. Efes Pilsen'in şansı Olympiakos'taki bu uzunların Efes Pilsen'dekiler gibi nispeten yavaş olmaları.
Ama bir de ve asıl olarak Kleiza faktörü var. Linas Kleiza... Kırmızıların en formda oyuncusu.. Ve ne yazıkki 4 numara.. Hani Efes Pilsen'de, azıcık Kaya dışında, hiç olmayanlardan... Semih Erden'i Thornton'la, hatta Charles Smith'le bile durdurabilirsin..Ama Kleiza vurur geçer.. Shumpert oynayacak mı bilemiyorum ama onun, Nachbar'ın

8 Kasım 2009 Pazar

Tanjevic Sen Bizim Her Şeyimizsin

Önceden planlanmış bir şey değildi. "Tanjevic İstifa" diye bağırdık. Kimden çıktı fikir bilmiyorum. Kendiliğinden gerçekleşti. Fenerliler de katıldı bize Bazı yerlerde bizim Fenerliler'e destek verdiğimizi yazmışlar. Hayır. Biz başlattık. :)Sonra yine ortak akıl devreye girdi. "Tanjevic sen bizim her şeyimizsin" başladı. Yalan yok.. Gayet komikti. Hala yazarken gülümsemeden edemiyorum. Maçın sonunda "Zavallı Fener beter ol beter" tezahüratı ve maç bitmeden ayrılan Fenerlilere "şişştt şişştt nereye?" bize edilen küfürlere cevaptı. Normalde rakiple atışılmaz.

Saat 1'de salonun önündeydik. Biz beklerken küçük bir grup Fenerbahçeli yanımıza gelip küfürlü tezahürat yapıp durdular. Muhatap Galatasaray, Beşiktaş, Sabri Sarıoğlu ve Cem Garipoğlu'ydu. Alan genişçe bir oda olduğundan kafamız şişti. Ayhan Şahenk'in ilkelliği güzel muhabbete de vesile oluyor. Oyuncular taraftarla aynı yerden ama yan kapıdan içeri giriyor. Smith ile Kasun geldi. Nachbar'la Rako... Shumpert'la Thornton.. Ermal tekti.. Ender Ömer Aşık'la kolkola girdi içeri. Varmış bi samimiyetleri.

Maçın ilk yarısı ne kadar kısır zevksizse 2. yarısı da o kadar zevkliydi. 3. çeyrekte karşılıklı mücadele varken Efes'in son çeyrekte vurup geçmesi, Nachbar'ın artık devreye girmesi, giren dış şutlar, Sinan'ın her Fenerbahçe Ülker maçındaki klasik oyunu, ön alan baskısı hepsi keyifliydi. İlk yarında Efes Pilsen'in hiç üçlük atmamış olması, fenerbahçe'nin ise sadece 1 üçlüğünün olması da ilginç bir ayrıntıydı.

Maç Ergin Ataman'ın 4 kısa tercihi nedeniyle gidebilirdi aslında. Bir kaç kırılma anında Fenerbahçe Ülker'liler kritik dış atışları sokamadılar. Kasun maçın başında, Ermal ortalarında biraz göründü. Onun dışında takım Kaya'nın üstüne kalmış durumda. Bunun cezasını da bir kaç pozisyonda gördüler. Yanılmıyorsam 2 pozisyonda kaçan serbest atış üçlük olarak geri döndü. Tribünde FB Ülker'in 2. serbet atışları inşallah girer diye dua edenler vardı. Çünkü ribaundu kaybetme ihtimali daha yüksekti.

Ergin Ataman bu kumarı oynadı. Ribaud zaafiyetini riske etti ve kazandı. Kazanan haklıdır.
Maçta dangalağın biri getirdiği Galatasaray formasını açıp Fenerbahçeliler'e gösterdi. Ben bunu anlamıyorum. 2 hafta sonra Efes - GSCC maçında ne yapacak acaba?

Bugün Sinan Güler'in doğumgünüydü. Efesliler'den bir arkadaşımızın da doğumgünüydü. Maçtan sonra kutladık. Üzerinde pota ve basketbolcular olan bir pasta kestik. Oyunculara da ikram ettik. Çok hoşlarına gitti. Kasun ve Gricek kankaymış. Efesli oyuncuların dışında Gricek de yedi. Afiyet olsun..
Bir de televizyon gösterdi mi bilmiyorum ama Oktay Mahmuti de salondaydı. Hem de Fenerbahçe Ülker söylentilerinin çıktığı bir dönemde..

6 Kasım 2009 Cuma

3 Maç 2 Yenilgi

Bazı maçlar insanın canını o kadar sıkar ki üzerine bir kelime bile konuşmak istemezsiniz. Televizyonda, gazetede o maça dair bir haber gördüğünüzde hemen geçmek istersiniz. Unicaja Malaga maçı da öyle bir maç malesef. Söylenecek sözler olsa da söylemeye isteğim yok.

Maçın tek olumlu tarafı Almanya'dan maça giden Ahmet Abimizi Malaga'da sırtında Rakocevic formasıyla görmek oldu. Kalanı sâfi can sıkıntısı moral bozukluğu.

Şimdi bu moral bozukluğu 2 gün sürer. Pazar olsun da Fenerbahçe Ülker maçına gidelim. Gerçi o maçta alınacak bir galibiyet bile bana yetmez ya neyse..

5 Kasım 2009 Perşembe

Unicaja Malaga Maçı Öncesi

Efes Pilsen normal sezonun en kritik maçlarından birine çıkıyor. Maçı kazanırsa ilk 3 maç sonunda 2-1 yapan 4 takıımdan biri olacak. Gücünü ve yerini belli edecek. Kaybederse grubun zayıf ve kaybedenler kısmında kalacak. Yani Unicaja Malaga, Olympiakos ve Rytas'la mı yoksa Partizan ve Orleans'la mı olacağını anlayacağız. Gelecek hafta Olympiakos deplasmanına gidilecek olması olası bir mağlubiyeti içinde çıkılmaz durumlara götürebilir.

Ne yazıkki kazanmak zorunda olduğumuz bir maça çıkacağız. Eğer Efes Rytas'a kaybetmeseydi bu maçtaki mağlubiyet tolare edilebilirdi. Ama malesef ekstra bir deplasman galibiyetine mecburuz. Bu maçı kazanamazsak Yunanistan'dan galibiyet çıkarmamız gerekecek.

Daha önce de yazdım Unicaja Malaga sağlam takım. Kazandıkları iki Euroleague maçında olduğu kadar kaybettikleri 5 ACB maçında da iyi takımdı. Geçen seneye göre zayıflamış olsa da tehlikesiz diyemeyiz. Tehlikesini Olympiakos'a gösterdiler zaten.

1 kere yenildik şimdiye kadar. Blatt'li senedeydi. Efes Dark sahadaydı. Unicaja, N'dong'lu, Haislip'li, Cabezas'lı, hatta Santiago'lu ve geçen ayın MVP'si seçilen Bojan Popovic'li kadrosuyla kazanmıştı. Gerçi o kadro bile İstanbul'dan çıkamamıştı ama Efes Pilsen'e karşı tek galibiyetleri o zamandı. Zaten son karşılaşma da o mağlubiyetle olmuştu. Skor şu an 5-1. Efes deplasmandaki galibiyetlerini de hep 1 sayı ile almış. Yani Malaga kolay deplasman olmamış hiç bir zaman.

4 numara, yani Efes Pilsen'in en zayıf olduğu pozisyondaki Freeland takımın en etkili oyuncularından. Kaya Peker'in Freeland karşısında hem hücumda hem de savunmada göstereceği performans maçın kritik eşleşmelerinden biri olacaktır. 4 kısaya döndüğümüzde Nachbar onunla eşleşmek zorunda kalabilir. İşte bu bizim yumuşak karnımız olur. Bu kumar Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda tutmuştu. Ama kumarın aktörü Thornton'du. Belki o da denenebilir. Nachbar, uzun pozisyonunda Malaga'da ne kadar etkili olabilir bilemiyorum.

Santiago eski takımına karşı oynayacak. Potaaltında Kasun ve Ermal de var. Unicaja'nın pota altında ise Freeland'ın dışında sadece Archibald var. İki uzunu da çok kaliteli ama dediğim gibi. 2 kişi... Printezis'in olmaması pota altında zaafiyete neden olacaktır. Ama biz ilk 2 maçta yapmadığımızı yapar da pota altına top indirir miyiz o kadarından emin olamıyorum.

Bir de Lima diye bir Brezilya'lı görünüyor kadrolarında. Tanımıyorum. İlk 2 maçta hiç forma giymemiş. ACB'de 5 maçın sadece birinde sahaya girmiş. Necidir, oynayacak mı bilemiyorum.

Dış oyuncular belli seviyede. Tek tek anlatmaya gerek yok. Burda kafa kafaya diyebiliriz. Yalnız rakipte Rakocevic ayarında kimse yok. Teorik olarak fark yaratabilecek oyuncu oymuş gibi geliyor. Tabi onun üzerinde yoğun bir savunma önlemi olacağından şüphem yok.

İlk 2 maçtaki en skorer oyuncumuz olan Shumpert'in maçta oynamayacak olması da ayrıca kayıp. Hem 4 numarayı Nachbar'a göre daha başarılı olması hem de son zamanlardaki performansı nedeniyle kayıp... Son 1 ayın Kaya ile birlikte en iyi oyuncusuydu. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi onun yokluğunun Nachbar'ın sahneye çıkmasına imkan vereceğini ümit ediyorum. Tahmin etmiyorum. Sadece ümit ediyorum.

Maç 21.45'te Sky Türk'te.. Biz ekran başında olacağız. Avrupa'daki Efesliler'den bir arkadaş maçta olacak. Çektiği fotoğrafları temin edebilirsem burdan paylaşırım.

Bir de not: Dün akşamki Fenerbahçe Ülker maçındaki seyirci sayısından yine utandım. Fenerbahçe Ülker maçlarına gitmeye karar verdim. 1 kişi 1 kişidir.

4 Kasım 2009 Çarşamba

Shumpert - Nachbar - Printezis

Unicaja Malaga'da Printezis ile ilgili olarak, Efes kadrosundaki Shumpert'ın karşılığı olduğunu ve maçta oynamayacağına sevindiğimi yazmıştım. Tamam, orda da yazdığım gibi, herhangi bir sporcunun sakatlanmasına sevinecek değilim. Her ne kadar Avrupa Şampiyonası'nda Ersan'a dirsek atıp atıp çenesini yardığı için Printezis'e kıl olsam da sakatlanmasına üzüldüm. Ama sakatlığından dolayı yarın Efes Pilsen karşısında forma giyemeyecek olmasına sevinmiştim.

Allah büyük. Ve sopa değil aracılar kullanıyor. Efes'te de sakatlık oldu. Hem de benim tam karşılaştırdığım Preston Shumpert sakatlandı. Oynayıp oynamayacağına dair bilgim yok. Ama daha önce de yazdığım gibi özellikle elinden kolundan sakatlanan oyuncular fiziken iyileşse de üzerlerindeki ürkekliği atmaları biraz zaman alıyor.

Efes Pilsen'de Shumpert ve Nachbar aslında aynı pozisyonda oynuyorlar. İkisi de 3 numara. Ergin Ataman'ın 4 kısa sisteminde ikisi de 4 numara pozisyonuna kayıyorlar. Aslında Shumpert kayıyor da Nachbar için aynı şey geçerli değil. O, hem az süre almasından hem de bu pozisyonun adamı olmadığından dolayı etkin olamıyor. Belki de Shumpert kadar içinden gelmiyor..

Nachbar'ın suratına bakan herkes onun mutlu olmadığını anlar. Somurtarak, veya sabah zorla işe gelmiş memur bakışıyla çıkıyor maçlara. Heyecan duyduğuna dair yüzünde bir mimik yok. Bir yıldız sıfatını taşıyarak geldiği takımda şu an rol oyuncusu bile değil. İğreti duruyor. Takıma ait olmayan bir öge gibi sırıtıyor. Belki de Efes Pilsen'e gelmeden önce adını bile duymadığı ABD'li bir oyuncunun kendisinden daha iyi oynamasından kendisinden daha fazla sorumluluk olmasından bile rahatsız.

Bu noktada Shumpert'ın sakatlığında Nachbar'ın çok daha fazla süre ve sorumluluk alması için bir fırsat olabileceğini düşünüyorum. Artık kendi pozisyonunda tek adam. Ergin Ataman ona daha fazla süre vermeli. Nachbar'ın, takımın bir parçası olması sağlamalı. Belki bu maça ilk 5 başlatıp güvenini göstermeli. Çünkü Nachbar kenarda çürütülecek bir oyuncu değil.

3 Kasım 2009 Salı

Efes Pilsen'in Malaga Programı

Perşembe günü İspanya'da Unicaja Malaga ile karşılaşacak Efes'in yolculuk ve faaliyet programı şöyle:

4/11/2009 Çarşamba
07.50 h. İstanbul - Zürih (TK 1907)
10.40 h. Zürih - Malaga (LX 2110)
13.15 h. Malaga'ya Varış
20.00 h. Antrenman

05/11/2009 Perşembe
11.00 h. 11.00 h. Antrenman
20.45 h. Unicaja Malaga - Efes Pilsen maçı Canal Sur 2 ve Sky Türk'ten canlı yayın.

Konaklama : Hotel Vincci Malaga

Cuma 06/11/2009
13.55 h. Malaga -Zürih (LX 2111)
18.00 h. Zürih - İstanbul (TK 1910)
21.50 h. İstanbul'a Varış

Tüm saatler yerel.
LX kodlu uçuşlar Swissair.
TK kodlu uçuşlar THY

İstanbul dışı deplasman olarak defalarca Ankara'ya gittim. Son 10 yılda Ankara'da Cumhurbaşkanlığı maçı olup da izlemediğim sanırım hiç yoktur. Son Cumhurbaşkanlığı maçında da kalktık İstanbul'dan gittik. Daha önce de yazmıştım. Döndüğümde turşu gibiydim. Zor geldim kendime.

Biz, biniyorlar uçağa 2 saat sonra salondalar zannediyoruz ama kazın ayağı öyle değil. Aktarmalar, havaalanında beklemeler, otobüs yolculukları falan... Tabi oyuncular profesyonel. Ona göre hareket etmeleri gerekiyor. Zaten benim gibi olmamaları için gerekli şekilde yönlendiriliyorlardır. Yine de can dayanmaz arkadaş. İstanbul'a rötar olmadığı varsayımıyla gece 10'da gel. 36 saat sonra Fenerbahçe Ülker maçına çık. 2 gün sonra bir daha bin uçağa Yunanistan'a git...

İlk Yenilgi Geldi

Öncelikle söylemeliyimki maçı izlemedim. Hatta sabaha kadar maçın sonucunu öğrenme imkanım bile yoktu. Ama nedense Fenerbahçeli arkadaşlar iletişimin gücünü kullanmakta çok istekliler. Sanırım insanların etrafında Efes kaybedince kızdırabilecekleri bir tek beni gördüklerinden telefonum normalden fazla mesai yaptı.

Efes henüz hazır değil. Bir şeylerin oturmadığı belli. Bunun için takımı uzun uzadıya incelemeye gerek yok.

Maçın kaybedilmesinden çok Shumpert'ın sakatlanmasına üzüldüm. Son zamanlarda Efes'in en formda şutörüydü. Partizan maçında, topla biraz uygun pozisyonda buluşturulursa ne kadar rahat şut soktuğunu görmüştük. Unicaja maçında sahada olsa bile saatlığının etkisinden kurtulacağını zannetmiyorum. Thornton'un parmağındaki sakatlık çoktan geçti. Ama verdiği ürkeklik hala geçmedi.

Maç istatistiğine elime alınca hemen iki şeye baktım. Uzunların sayı-ribaund performansı ve Nachbar'ın oynadıysa ne yaptığı?

Kaya yine formda. En azından pota altından sayı bulmadaki en önemli opsiyonumuz. Kasun henüz bu durumda değil. Ermal zaten az süre almış. Onda da pek etkileyici istatistikleri yok. Sanırım diğer iki kişiyi dinlendirmek için kullanmış.

Nachbar yine ortalarda yok. Tamam Rakocevic olmasını beklemiyoruz ama Kakiouzis'ten de daha fazla fayda vermesi lazım. Açıkçası Yunan oyuncu daha fazla katkı veriyordu takıma.

Skorun ilerlemesine baktığımda Efes maçı kazanabilecek duruma gelmiş. Telekom karşılık verip maçı kazanmış. Attıkları 15 tane üçlük etkileyici. Kendi başına maç kazandırabilecek bir durum. Ama devamlı olması mümkün değil.

Efes için artık sezon başı repliğinin terkedilme zamanı geldi. Artık sezon başladı. Türkiye Kupası, Beko Basketbol Ligi, Euroleague derken sezon başı sıkıntılarını atmaya yetecek makul seviyede maç oynandı. Kepez mağlubiyetini sezon başı deyip geçebilirim. Ama perşembe günkü Unicaja ve pazar günü oynanacak FB Ülker maçlarının mazereti bu olamaz. Artık sezon başladı. Koçun takıma ve oyunculara radikal bir şekilde müdahale etmesi lazım.

Bir not: Telekom'un forması güzelmiş.

1 Kasım 2009 Pazar

Unicaja Hem Maçı hem de Printezis'i Kaybetti


Unicaja deplasmanda Cajasol ile oynadığı maçı 63-61 kaybetti. Maçtan öte Yunan oyuncusu Printezis'i de kaybetmesi oldu. Printezis omzunu kırdı. Haber burda. Aslında televizyonda sanki kafasını kırmış gibi görünüyordu. Yere çok kötü çarptı kafasını Bu hafta oynanacak maçta takımda olamayacak.

Printezis Efes'teki Shumpert'ın karşılığıydı. Zaman zaman 4 numara oynayabilen bir 3 numara. Hiçbir sporcunun böylesi bir duruma düşmesine sevinmem. Umarım en kısa sürede iyileşir. Ama Efes maçında sahada olmaması güzel. Çok etkili bir oyuncu.

TRT sağolsun izleyebildik maçı. Yenildiklerine bakmayın. Hatta İspanya liginde ilk 5 maçlarında 0 çekmelerine de bakmayın. Unicaja çok sağlam takım. Cajasol'u yenselerdi de kimse şaşırmazdı. Hatta yenememelerine şaşırdım. Partizan ve Olympiakos galibiyetleri tesadüf değildi.
Perşembe günkü maç ortada. Favori yok. Efes yine yolculuklarda... Pazartesi Ankara'dan gelip perşembe İspanya'da olacak. Kim Telekom maçını pazartesiye koyduysa hata etmiş. Takımın biraz daha dinlenmeye ihtiyacı var.