29 Mart 2009 Pazar

Efes Pilsen: 84 - Pınar Karşıyaka : 60

Efes Pilsen'in, hiç zorlanmadan kazandığı bir maç oldu. Başından sonuna PKSK'ya oyunda üstünlüğünü kabul ettirdi. Maçın hiç bir anında Pınar Karşıyaka acaba maçı kazanabilir miyiz diye düşünemedi.

Maçtan önemli ayrıntılara gelirsek:
-efesliler.org pankartını açarken gerek polisler gerekse de diğer görevliler tarafından yoğun bir ilgiye mazhar olduk. Pankart açılırken hemen polisler geldi. (Salonda normalde alışık olmadığımız sayıda polis vardı zaten.) Ne yazılı bir bakalım falan dediler. Sürekli bir polis kamerası üzerimizdeydi. Asarken de meraklı göz sayısı çok sayıdaydı. Bu sefer sakıncalı bir şey yok dedik. Gülüştüler...

- Efesliler tüm maç boyunca Hakan Köseoğlu ile uğraştı. "Top kaybı Hakan" tezahüratı süperdi. Kötü oyununda bunun biraz olsa katkısı vardı. İlk yarıda Efes'in toplam top kaybı 7 iken Hakan'ın 6 oldu. O yüzden 3. çeyrekte çok fazla yer alamadı. Ligin hem asist hem de top kaybı kralı bu maçta sadece top kaybı özelliğini gösterdi.

-Benton da çok kötü oynadı. Hele bomboş bir pozisyonda kaçırdığı smaç vardı ki maçın çok eğlenceli geçeceğini anladık:)

-Dolayısıyla maç başlamadan önce Hakan Köseoğlu - Kerem Tunçeri ve Mike Benton - Mario Kasun kapışmaları heyecanlı olur diye düşünüyordum. Yanılmışım.

-Vujanic sakatlık sonrası bir maçta daha takıma adapte olamadığını gösterdi. 2 numarada sırıttı. Katkı sağlayamadı.

-Mario Kasun Efes'e bi basamak üst basketbol oynatabilecek kapasitedi bir oyuncu. Ama O da hala beklenen seviyede değil. Olası bir finalde, formda Ömer Aşık karşısında bile ezilebilir. bazen korkak oyunundan dolayı istenen katkıyı sağlayamıyor. Bir süre sonra, diğer oyuncuların pota altına az top indirmesi de bunda etkili oluyor.

-Sinan Güler çok istekli. Bunu istatistiklere bakarak anlayamazsınız. Salonda olmanız gerekir. Maça da ilk 5 başladı. Onun sahada olması savunma anlamında bana güven veriyor.

-Smith her zamanki gibiydi. İyiki 1 yıllık anlaşma yapılmamış. Seneye de olması gereken yabancılardan.

-Efes kızları salonlara döndü. Ayhan Şahenk'te soyunma odası probleminden dolayı sahne alamayan Efes kızları tekrar gösterileri ile yer aldı. Burda da pek bilinmeyen bir haber vereyim. Efes kızları Berlin'de Final 4'da yer alacakmış. Bu maçlarda da adeta idman olsun diye sahaya çıkmışlar.

-I feel devotion seti Capacity alışveriş merkezinden sonra bu maçta da stand kurdu. Video çekimine katılanlara Efes flaması armağan ettiler.

-Seyirci bu sefer iyiydi. 500 - 600 kişi vardı. hayatidoldur.com sitesi de bir organizasyon yapmış sanırım maça gelmişler. Rakiple uğraşırken çok hoş tezahürat yaptık. Gerçekten güzel zaman geçirdik. Maç bitiminde oyuncular yanımıza geldi. Maç boyunca deli gibi destek olanlar da bizlerdik:



Son 2 fotoğraf için Serdar Ocaksönmez'e teşekkürler

26 Mart 2009 Perşembe

Efsane Eczacıbaşı


Tamer Oyguç, Oktay Mahmuti, Aydın Örs ve daha niceleri.. Eczacıbaşı'nın ve Spor Sergi'nin kapanması benden 4-5 yaş büyük basketbolseverleri en çok üzen olaylardandır.


O dönemden elimde kalan tek fotoğraf bu. Kimbilir hangi kupayı kazanmışlar. 13 Tamer Oyguç 15 Larry Richard.. Belki fotoğrafı çeken de Oktay Mahmuti'dir:)

Oktay Mahmuti Eurocup'ta Yılın Koçu


Eski çalıştırıcımız Avrupa'nın kulüpler düzeyinde 2. büyük kupası Eurocup'ta yılın koçu seçildi. Tebrik ve iftihar ediyoruz.
Mahmuti bu sezon Benetton Treviso'yu ilk turda 4 galibiyet 2 malubiyetle grupta 2. yaptıktan sonra, 2. turda 5 galibiyet ve 1 malubiyetle grup birincisi yaparak çeyrek finale çıkardı. Şimdi Torino'daki Lietuvas Rytas maçını bekliyorlar.
Elindeki düşük bütçeyle gerçekten büyük bir başarı elde etti. Bu sene Ergin Ataman'a verilen bütçenin yarısıyla Avrupa'da daha başarılı olmasına rağmen takımdan gönderilmişti. Bunda 2 sene boyunca finalde süpürülmenin de etkisi vardı ama üzülmüştük.
Eurocup'daki başarılarını kupayla taçlandırmasını diliyoruz.

24 Mart 2009 Salı

Efes Pilsen Pınar KSK maçına doğru


28 Mart 2009 Cumartesi 17:00'de Ayhan Şahenk'te Pınar Karşıyaka ile karşılaşıyoruz.

Bundan sonra özellikle böyle köklü kulüplerle yapılan maçlardan önce biraz tarihsel veri de sunmak istiyorum.

Ligin ilk maçını 106-80 kazanmıştık. Efes Pilsen için bu sezon rakip potaya bırakılan en fazla sayıydı bu. Efes Pilsen'in Pınar Karşıyaka potasına şimdiye kadar bıraktığı en fazla 3. sayıya tekrar ulaşılmış oldu. Daha önce 1983'te 114 sayı atmışız. 1984'te 107 sayımız var. 1994'te 106 sayı var. İkinci kez 106 sayıya ulaşılmış.

Pınar Karşıyaka ile 87.kez karşılaşıyoruz. Daha önceki maçlarda 66 galibiyet 19 mağlubiyet var. Toplam 85 etti. Kalan 1 maç nerde? 1 maç berabere bitmiş. Ben yetişemedim. Eskiden beraberlik de varmış. İlginçtir; ilk maç berabere bitmiş. Yıl 1978...

Geçen sene play off ilk turunda karşılaşmıştık. Olaylı geçen seride 3-1 kazanmıştık. Bu sezona başlarken Pınar KSK çok önemli oyuncularını kaybetti. Geno Carlisle hariç hepsi yıldız olan ABDli yabancılarını Avrupa basketboluna dağıttı. Sabonis gibi oynayan Asım ve kariyerinin en iyi sezonunu geçiren Barış Ermiş'i Telekom'a gönderdiler. ABD'den ucuz ve kaliteli yabancı oyuncu getirme uzmanı çalıştırıcıları Ahmet Kandemir'i de Mersin'e kaptırdılar. Bunların sonucu olarak seyirci destekleri azaldı.

Şimdi yeni bir Pınar Karşıyaka var Efes Pilsen'in karşısında. Geçen seneye göre daha güçsüz olduğu kesin. Yine de iyi yabancılar bulmuşlar. Benton, Büyük Kolej'de büyük işler yapmıştı. (Ligin rebound kralıydı). Ama daha önemlisi ligin asist kralını transfer ettiler. Hakan Köseoğlu geçen sene Kepez'de başardıklarının tesadüf olmadığını gösteriyor. PKSK'da asist istatistiklerini daha da geliştirdi. Tutturduğu asist ortalamasıyla sezonu bitirirse, ligin, istatistiklerine ulaşılabilir dönemindeki en fazla ikinci asist ortalamasına ulaşmış olacak. Atılan toplam sayıda da ilk 10'da yer alan tek Türk oyuncu. Ama ortalama 4 top kaybıyla oynuyor ve bu kötü istatistikte de ligin lideri. Formda bir Kerem Tunçeri daha fazlasını çalabilir. Hakan Köseoğlu - Kerem Tunçeri kapışması Efes'ten öte Beko Basketbol Ligi'ni sevenler için ilgi çekici olacaktır. (Aslında ilgi en fazla salona çekecektir. Çünkü maçı televizyon vermiyor.) Ben, Kasun - Benton kapışmasını da merak ediyorum.

Efes Pilsen'de, İzmir'de yaşanan hırsızlık olayının moral bozukluğu devam ediyormuş ama bunun maça yansıyacağını zannetmiyorum. Umarım bundan sonra güvenlik daha sıkı sağlanır.

Efes Pilsen'de hangi yabancının oyunda olmayacağı da önemli. Aliağa maçında Shumpert kadroda yoktu. Bence bu maçta Kaki kenara alınsa daha iyi olur. Shumpert'ın sıkıcı ama verimli oyuncu PKSK'nın moralini bozabilir.

Efesliler salonda olacak. Ben Düzce'den geliyorum maça.. Umarım salonda kaydadeğer sayıda taraftar olur.

Ekleme: Federasyon haftanın programını açıkladı. Beşiktaş Cola Turka - Antalya maçı 17:45'te başlayacak. Sadece 5-6 için değil. 7 ve 8. sıraların şekillenmesi için bile önemli bir maç. Hem Efes'in maçını hem de bu maçı izlemek isteyenler yok mu? Nasılsa kimse izlemez mantığıyla hareket etmek açıklanamaz.. Beko Basketbol Ligi izlensin isteniyor Hem de aynı şehirde aynı anda maçlar oynanıyor. BJKCT'yi biliyoruz da.. Ersin Görkem'li Marsh'lı kadroyo da izlemek istiyorum.

20 Mart 2009 Cuma

Erdemir Maçındaki Pankarta Uyarı Cezası

Habertürk'ün maç ile ilgili haberi bu. Okuyan da bir olay çıktı zanneder. Pankart açıldı. Önce gerçekten büyük bir şaşkınlık. Türk oyuncular tuhaf tuhaf bakıp gülüşmeye başladılar. Yabancı oyunculara çevirdiler. Onlar hiç bir anlam veremeyen bakışlar attılar. Tuncay Özilhan, Engin Özerhun ve Çetin Çeki salondaydı. Onlardan hiç bir tepki gelmedi. Çetin Bey'de hafif bi gülümseme olabilir:) Biz maçın başlayacağını düşünüyorduk. Ama başlamadı. Sonra farkettik ki birileri harıl harıl telefon görüşmesi yapıyor. Hakemler de arkaya çekildi. Birileri ile konuşuyordu. O sırada Efes Pilsen resmi sitesine de haberleri giren bir arkadaş vardı. Şu an adını hatırlayamadım. O geldi. "Mesaj yerine gitti. Kaldırsak iyi olur." dedi. Efesliler de tamam dedi. pankartlar kaldırıldı. 5 dakika bile sürmedi bunlar.

Erdemir maçındaki pankart için ceza geceleğini düşünüyorduk. İncelenmiş karara bağlanmış. Pankartlar uygunsuzmuş. Efes Pilsen bizden sorumluymuş. Ama hemen müdahale edip toplatıldığı için ihtar ile tecziye edilmiş. En sportmen taraftar ödülü almıştık. Sanırım sicilimize işlenmiştir:)


Meğerse Ergin Ataman'ın açıklamalarıyla ilgili olarak da disiplin kuruluna verilmişiz. Ergin Hoca da uyarı cezası almış.


Bu hafta bizler ve Ergin Ataman ceza tahtasındayız:)

Efes Pilsen 1989-90 Sezonu


1989-90 sezonu öncesi bir gazete küpürü. Lig başlamadan önce tüm takımların kadrolarını sıralamışlar. Efes Pilsen de var.

Rahmetli Aydan Siyavuş'un Efes'in başındaki son senesi. Ondan sonra Halil Üner gelecek. 1,5 sene sonra da Aydın Örs ve haleflerinin dönemi başlayacak.

Gerçi kadroya sezon içinde katılımlar olmuş. Ufuk Sarıca ve Sedat İncesu da ilk kez Efes kadrosunda bu sene boy göstermişlerdi. Sedat İncesu.. Hani Galatasaray Tekerlekli Sandalye takımı ile Avrupa'da şampiyon olan coach. O da Efes Pilsen tezgahından geçmişti.
Efsane kaptan Taner Korucu yine takımın en yaşlısı..

Bir de Altar Tunçkol var bu kadroda. Oyak Renault'da oynarken Aydın Örs'ün, Efes'in genç takımına aldığı.. Fenerbahçe'den tanısak da Efes Pilsen'le ilk kez sahneye çıkmıştı o da. Aydın Hoca'dan koçluğa dair de çok şey öğrendiğini Daçka'daki performansıyla anlamıştık.

Bu fotoğrafı görünce Altar Tunçkol'un anlattığı bir anısını hatırladım. 1989-90 sezonu.. O zamanlar bırakın deplasmanda Yunan takımını yenmeyi, kendi evindeki düşük farklı mağlubiyetlerin bile başarı kabul edildiği yıllar. Fiba her ülkeyi organizasyonlara kattığı için ön eleme turlarında önce Avusturya sonra da İsviçre takımlarıyla karşılaşılıyor. İkisi de geçiliyor. Ama İsviçre takımına deplasmanda mağlup olunarak eleniyor. Seviye daha oralarda.

Efes Pilsen gruplara kalıyor. İlk iki maçında o zamanlar Rus olan Alma Ata ile İsrailli Hapoel Halon'u yenmiş. Böyle bir ortamda Panionios deplasmanına gitmişler. O tarihe kadar Efes Pilsen'in deplasmanda Yunan takımlarına karşı kazandığ maç yok.

Maçta Levent Topsakal, Tamer Oyguç, Lowell Hamilton ve Glynn Blackwell teker teker 5 faul alıp kenara gitmiş. Yabancılar ve Türk yıldızlar kenarda. Saha genç oyunculara kalmış. Altar Tunçkol da bu genç oyunculardan biri. Kendi anlattığına göre güzel de bir oyun çıkarıp 95-93 maçı kazanıyorlar. İzmir'de kurulan Panionios takımını, bir Yunan takımını ilk defa Yunanistan'da mağlup ediyorlar.

Tek hissettiğim şey gurur... Bir zamanlar Efes Pilsen'in Avrupa Kupası maçlarında Türkiye'nin gururu yazardı. Doğruydu...

(Bu arada o sezon ne oldu diye merak edenler için söyleyeyim. Efes gruptaki ilk 3 maçını kazanmış oldu. Sonraki 2 maçı da deplasmandaydı. İki maçı da deplasmanda 2'şer sayılık kaybetti. Son maç İstanbul'da Panionios'laydı. Kazanması halinde grputan çıkacaktı. Ve kazandı. Sonra o zamanlar Yugoslavya sınırlarında olan Bosna takımıyla eşleşti. İki maçta da fark yiyerek elendi. Bu maçların istatistikleri, organizasyon formatları malesef elimizde yok. Fiba'nın istatistikleri 1992'den itibaren başlıyor. Varsa da internette yayınlamıyorlar.)

Fotoğraf maratonalmaty'den..

18 Mart 2009 Çarşamba

Efesliler Efeslidir!

Pankartı açanlar kesin GSli diyen FBÜ'lülere ithafen bu fotoğrafı yayınlıyorum. Gerçi ilk ben yayınlamıyorum. www.efesbasket.org 'dan (ç)alıntıdır. Bir hafta önceki GSCC maçı ile ilgili olarak resmi sitede de yayınlanan bi fotoğraf.

Efesbaskete üye olunursa GSCC maçının fotoğraflarını içeren şu adresten de görülebilir. http://www.efesbasket.org/taraftar_sayfalari/gallery.aspx?SectionID=GZ9F5Jy7Wq8FDWOBBHc3yQ%3d%3d&ContentID=4WUQnPEKI%2b38cBnMooz4sA%3d%3d

Feysbukta Efesliler grubunu inceleyenler girenler BJKCT maçına Akatlar deplasmanına giden Efeslileri de görebilir. İş yerinden feysbuk engelli lduğundan ben şimdi yayınlayamıyorum.

17 Mart 2009 Salı

Efes Pİlsen - Erdemir 15.03.2009

Maçtan akıllarda kalan en önemli şey açılan iki pankart oldu. Spor sitelerinde yazdığı gibi federasyon değil Fenerasyon yazıyordu. Pankartlar şöyle:

Efes Basket Atar
Fenerasyon "Keser" Atar

Diğeri de şöyle:

Fenerasyon: 84
Efes Pilsen: 80

Bir önceki rezil hakem yönetimine karşı demokratik ve usturuplu bir tepkiydi. Küfür, hakaret içermeyen şeyler. Ama pankart inmeden hakemler maçı başlatmadılar. Ayrıca Efes'e ceza verileceğine dair şeyler okuduk. Çok yazık olur.

Maça gelince çok fazla anlatacak şey yok. Antrenman havasındaydı. Efes rahat kazandı. Kasun'un oynamaması dikkat çekiciydi. Eşinden duyduğumuza göre ufak bi sakatlığı varmış. Belki Vujanic oynayabilsin diye bu küçük sakatlığı kullanmış da olabilirler.

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-erdemir_38650861.html
15.03.2009

Naumoski Rabotnicki'de


Naumoski'nin önceki takımı denilince akla hep Jugoplastika, Pop 84 falan gelir. Tamam o takımlar efsanedir. Avrupa'nın altını üstüne getirmişlerdir ama Pece, Efes Pilsen'e Rabotnicki'den gelmiştir. İşte 91-92 sezonu Rabotnicki kadrosu. Efsane'nin Efes Pilsen'e gelmesine 1 sezon var. Belki Oktay Mahmuti de oralarda bi yerlerdedir.
Bu arada o kadar fotoğraf paylaşıyorum. Bi FBÜ maçı kadar ilgi görmüyor:)
12.03.2009

Farkediliş

Daha en başta söylemiştim. Efesliyim demek Marslıyım demekten daha tuhaf karşılanır.

Efes Pilsen kültürünü seven, Koraç Kupası'nı yadeden, Naumoski'nin hayranı olan, Torino'da kaçırdığı turnikeye hayıflanan, Tamer Oyguç, Ufuk Sarıca, Taner Korucu, Volkan Aydın, Murat Evliyaoğlu, Larry Richard hatta Nikola Prkacin, Antonio Granger isimleri kendileri için önemli olan 30. yıl belgeselini kimi yerde gözleri nemlenerek izleyen birileri var bu ülkede. O salonu belki doldurulamayacak. Ama Efes asla yalnız kalmayacak.

Fotoğraf ve haber anlaşılacağı üzere Efesbasket'ten. Hoca'nın açıklaması da şöyle:


Ergin Ataman'dan Efes Pilsen taraftarına teşekkür...


Efes Pilsen coachu Ergin Ataman geçtiğimiz hafta sonu oynanan Fenerbahçe karşılaşmasında Abdi İpekçi Spor Salonu'nda kendilerini destekleyen Efes Pilsen taraftarlarına teşekkür etti. Tecrübeli coach sözlerine şöyle devam etti: "Fenerbahçe maçında Efes Pilsen'li 500-600 seyirci bizi sürekli destekledi. Bu, bizim için ve Efes Pilsen taraftarı için çok önemli bir hamle. Hem taraftarımıza teşekkür ediyorum hem de Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda oynayacağımız play off maçlarında bu taraftarımız ile aynı atmosferi rakiplerimize yaşatacağımızın ışığını görüyorum. Taraftarımız hiç merak etmesin... Bu maçı uzatma dakikalarında büyük şanssızlıklar ve dış etkenler ile kaybetmiş olsak da, onların bu desteği ile beraber sezon sonunda şampiyon biz olacağız..."
11.03.2009

Naumoski Basketbola Daha Önce Dönmüş: Yeniden Jugoplastika

Naumoski'nin kariyerine baktığımızda en başta Jugoplastika'yı görürüz. O zamanlar Yugoslavya iken şimdilerde Hırvatistan sınırlarında kalan takımın efsanevi takımıdır. Sonradan adı Pop 84 olarak değişmişti. Dino Radja'lı, Zan Tabak'lı, Toni Kukoc'li, Perasovic'li kadrolarıyla Avrupa'nın tozunu Avrupa şampiyonlukları yaşamışlardı. 3 sene üst üste Avrupa şampiyonu olan ASK Riga ile birlikte 2 takımdan biri olma unvanını hala koruyorlar.


Naumoski 3 sene üstüste Avrupa şampiyonu olan şampiyon olan takımın son 2 yılında o kadroda vardı. Belki sadece havlu tutuyordu; su servisi yapıyordu geleceğin dünya yıldızlarına ama vardı. Orda süre alamaması ve tabiiki siyasi sıkıntılar onun Efes'e gelmesine olanak sağladı. Naumoski efsanesi o kadronun böylesine güçlü olmasından doğdu. Daha o yaşta sivrlise belki Efes formasıyla onu izleyemeyecektik.

O kadroyu toplayabildikleri kadar tekrar toplamışlar bir süre önce. Ben yeni farkettim. Sizlerle de paylaşmak istedim.
Bu da linki:

http://www.sportskoradio903.com.mk/joomla/index.php?option=com_content&task=view&id=1004&Itemid=29

Olur da tercüme eden çıkarsa çok sevinirim. (Ki hiç zannetmiyorum.)

Bi de aşağıdaki fotoğrafı paylaşayı sizinle. Yıl 90. Genç Pece (biz Petsi falan diyoruz ya. O aslında Pece'dir ve Petsi diye okunur) yeni formasıyla acaba bu maçta beni oyuna alacakları mı diye düşünüyor:) Jugoplastika'nın adı değişmiş Pop 84 olmuş belki de sezon tanıtımıdır. Kimbilir...

Ekleme: şöyle bi mesaj geldi.

Merhaba,

Haber Makedonca ama Google’nin Sırpça-İngilizce çevirisini kullanarak yarım-yamalak bir şeyler öğrenebildim. Jugoplastika ve Real Madrid efsaneleri bir araya gelmişler. Maçı 89-83 Jugoplastika kazanmış. Pece 2 sayı atarken Radja Madrid potasına 35 sayı yollamış. Kadroları çevirideki şekliyle kopyalayıp yapıştırıyorum:

Jugoplastika: Kukoč, Raja, Perasoviḱ, Naumoski, sheet, Sretenoviḱ, Nagliḱ, Ivanoviḱ, Vrankoviḱ, Buriḱ, Vuliḱ, Dukan, Tvrdiḱ, Sobin

On the bench (Maljkoviḱ, Pavličeviḱ, Skansi, Radoviḱ) Real Madrid: Antunjez, Paniakva, Ereros, Beiran, Diaz, Viljalobos, Lorente, Kargol, Busero, Tarlač, Gaztanaga.

-Çınar-

http://efesliler.blogcu.com/naumoski-basketbola-daha-once-donmus-yeniden-jugoplastika_38195101.html

10.03.2009

fenerasyon 84 Efes Pilsen 80

Yaklaşık 1000 kadar kişiyle Abdi İpekçi'de Efes Pilsen'i destekledik. Buna FBÜ taraftarları da şaşırdı. Kötü hakem yönetimi, 1-0 başlamasını istemedikleri Efes Pilsen - FBÜ finali için yapabileceklerini yaptı. Ne Kaya hücum faul yapmıştı, ne de Kerem hatalı yürüme yapmıştı. Hakemlerin bu tutumu ve FBÜ'lü bazı Türk ve devşirme oyuncuların dövüşmek için sahaya çıkması üzerine çok şey yazacak kadar sinirli olsam da burası yeri değil.

Efes Pilsen açısından maça damgasını vuran şeyler şöyle:
-1.5 milyon dolarlık Kasun'un hiç bir varlık gösterememesi

-Ergin Ataman'ın yönetim hataları:
*Maça yanlış 5le başlaması: Ender - Cenk 2'lisi yerine Kerem Tunçeri - Charles Smith tercih edilseydi; hatta illa Türk olsun istiyorsan Cenk'in yerine Sinan ile başlasaydı maçın başındaki o 23-7'lik skor oluşmayacaktı. Böylece tüm maç boyunca FBÜ'yü yakalamak için uğraşılmayacaktı.
*Uzatma dakikalarında 5 sayı öne geçmişken oyunu yavaşlatıp rakibi uyutup gerekirse içeri dalmalarla faul alınmasını sağlamalıydı.

-22 top kaybıyla oynanması.
Ergin Ataman'dan gaza getirici açıklamalar gelmiş. Milliyet gazetesine ve Ümit Avcı'ya teşekkür ediyorum.

Tabi, Ataman'ın iddialı konuşmasına alıştık. Ülker'in başına geçtiğinde tek eksik kupam Yurolig. Onu da burda kazanıcam türünden açıklamaları olmuştu. BJK CT ile de mutlaka Türkiye Şampiyonu olacaktı.

Bunları ayar vermek için söylemiyorum. Sadece şerh koyuyorum. Yoksa severim böyle adamları. En azından Efes'in, Mahmuti tarzı, her maçtan sonra aynı açıklamalardan çok daha iyidir. Olmasını istediklerimizi birinci elden dile getirmesi de ayrıca hoşuma gitti. Sen bunları yap Efesliler tüm tribünlerde, tüm havaalanlarında senin yanında olur.

Linki burda: http://www.milliyet.com.tr/Spor/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=spor&KategoriID=6&ArticleID=1067610&Date=06.03.2009&b=Efsane%20geri%20donecek&ver=00

Röportaj şöyle:

EFSANE GERİ DÖNECEK

Yıllardır suskun olan Efes Pilsen efsanesini canlandırmak için sezon başında tekrar yuvasına döndü, çok iddialı bir kadro kurdu. Euroleague’de başarısız bir sezon geçse de, Türkiye Ligi’nde 21 haftanın 20’sinde galip geldi, Türkiye Kupası’nda zirveye çıkmayı bildi. İşte basketbolumuzun en önemli isimlerinden birisi olarak kabul edilen Ergin Ataman’ın yaşananlar ve geride kalan sezon hakkında söyledikleri...

Fenerbahçe’yi 10 maç sonra yendikten sonra üst üste ikinci galibiyetimizi aldık. Tabii ki bizim ana hedefimiz Türkiye Kupası değildi. Türkiye’deki esas hedef, lig şampiyonluğu... En büyük rakibimiz Fenerbahçe Ülker. Bu nedenle biz bu seriyi devam ettirmek zorundayız. İlk Fenerbahçe maçından önce ‘Bu seri ben yokken oluşmuştu’ demiştim, çünkü belki kulüp isimleri aynı, ama oyuncular ve teknik kadro değişti. Ben kadromuzun Fenerbahçe’ye üstünlük kuracağını düşünüyordum, bunu söyledim. Biz iki maçı da çok net kazandık. Hani kazanırsın, ama son anda olur, bir düdükle olur, öyle bir şey değildi. Oyuncularım, üzerlerindeki 10/0’lık serinin baskısını attı, şimdiki amacımız, rakibin üzerinde böyle bir baskı yaratmak.

Biz ligin en çok sayı atan takımıyız, ama biliyoruz ki büyük maçları savunmayla kazanabiliriz. Bizim çok ciddi bir kadromuz var ve her idmanımız Euroleague maçı gibi. Tempomuzu artırıp, savunma antrenmanlarımızı fazlalaştırarak bu hale geldik. Özellikle Türkiye’deki maçlarda savunmamızla rakiplerimizden ayrılıyoruz.

Euroleague’de başarısız olduğumuzu kabul ediyoruz zaten... Ama Efes kupa kazandığında ‘Artık ne yaparlarsa yapsınlar başarısızdır’ diyenler kendileriyle çelişiyor. Bir taraftan Türkiye Ligi Avrupa’nın en iyi ikinci ligi deniyor, diğer taraftan Türkiye’de kazanılan bir Türkiye Kupası’nı ve aday olduğunuz lig şampiyonluğu küçümseniyor.

Efes’te kalıcı işler yapmaya geldim. Sürekli yabancıları, hocaları değişen bir takım haline dönmüştü Efes. Biz kurduğumuz kadro ile temeli attık. 12 kişilik kadromuzda önümüzdeki yıl bu takımın temelini oluşturacak 8-9 isim var. Bu, başarıyı getirecektir. Sene başında yaşadığımız sıkıntı da buydu. Kolay değil, bu bir takım oyunu ve 7-8 oyuncu değişiyor. Karşımızda Fenerbahçe Ülker var, bir Solomon gitti diye ne kadar konuşuluyor görüyoruz. ‘Efsane geri dönüyor mu’ sorunuza, ‘Efsane geri dönecek’ derim. Herkes bir anda her şey olsun istedi, ama olmadı. Aslında Euroleague’de de olabilirdi, çok şanssızlıklar yaşadık.

Kadromuza baktığımızda Sinan 11. oyuncu durumunda. Ama ligdeki 7-8 maçta ilk 5 başlamıştır. Şu anda 10 kişiyle oynamaya alıştık. Cenk ciddi şekilde devreye girdi, onun gösterdiği aşamadan çok memnunum. 11 ve 12. adam biraz sıkıntı oluyor, bu nedenle Sinan 10 kişinin içine girmeli.

Yanılgı bitmeli

“Kamuoyunda Efes’in hep 7-8 yabancı getirdiği, Fenerbahçe’nin ise gençlere yatırım yaptığı gibi bir hava uyandırılıyor. Ama şu unutulmasın, biz o yabancıları sakatlananların yerine getirdik ve Efes Türkiye Ligi’nde 5 yabancı ile oynuyor. Bugünlere Türk oyuncuların sırtında geldi. Fenerbahçe’de de takdir edilecek şeyler var, ama onlar, Türkiye’de 6 yabancı ile oynuyor. Tanjeviç’e antrenör olarak saygım var. Ama ona karşıyız gibi bir hava oluştu. Nedeni de Tanjevic gençleri oynatır da, Türk antrenörler oynatamaz mantığı. O zaman soruyorum; 40 yaşındaki Mrsiç’in 6. yabancı olarak Türkiye’de oynaması mı gençlere yatırım. Bu çekişmelere gerek yok. İki takımın da başarılı genç oyuncuları var ve bu yanılgının bilinmesini istiyorum”.

Ümit Avcı

http://efesliler.blogcu.com/ergin-ataman-roportaji_37832111.html
06.03.2009

Efes Pilsen - FB Ülker maçı öncesi (08.03.2009)

Son 2 maçtır FB Ülker'i yeniyoruz. Seriyi devam ettirmek ve kuvvetle muhtemel bir play off eşleşmesin e 1-0 önde başlayabilmek için çok çok büyük önem taşıyan bir galibiyet olacak.

FB Ülker Avrupa'da darbe üstüne darbe yedi ve dün itibariyle diğer tüm takımlarımızla birlikte kendi ligimize döndü. Türkiye'de de son 3 maçında 2 mağlubiyet aldı. 4'te 3 olmaması için elinden geleni yapacaktır. Hem yönetimden bazı kişilerin hem Tanjevic'in hem de bazı oyuncuların topun ağzında olduğu söylentileri dolaşıyor. Efes kazanırsa play off'a kadar zor toparlarlar kendilerini. Sakatlıklarla da boğuşup duruyorlar. Oyuncularının biri iyileşiyo biri sakatlanıyor. Özellikle Ömer Aşık'ın yokluğu çok sarsıyor. Yücel Platin'in bir değerlendirmesi vardı. Efes Pilsen'de Kasun da sakatken Ömer ile Kasun'dan kim iyileşir takımına vermesi gereken katkıyı verirse o şampiyon olur diyordu. Ömer Aşık'ın yokluğunda, Beşiktaş Cola Turka ile yapılan son hazırlık maçındaki katkıyı veren Kasun maçın yıldızı olur.

Efes Pilsen'de hafta içi grip salgını olmuş. Millet sümüğünü çeke çeke dolaşıyormuş. Ama atlatmışlar sanırım. GS Cafe Crown maçında sakatlanan Kerem Tunçeri'nin maçta oynamasını engelleyecek derecede önemli bir şeyi yokmuş. Vujanic de iyileşmiş. Hatta hazırlık maçında oynadı bile. Tabi onun oynayabilmesi için yabancı oyunculardan birinin tribüne çıkması lazım. Kurulu düzeni bozmaya bence gerek yok. Biz Vujanic'le sohbet eder onu oyalarız:) Hele Kaki'nin kenara alınması, rakibin son haftalarda en formda oyuncusu Mirsad Türkcan olduğu düşünüldüğünde çok büyük hata olur. Hafta içi oynanan hazırlık maçları Efes için sıradanlaştı. Boş hafta içlerini böyle maçlarla dolduruyorlar. Maçın Abdi İpekçi'de oynanması da önemliydi. Takım 2 aydır İpekçi'de maç yapmıyor. Alışmalarını amaçlamış olabilirler. Maçtaki arkadaşlardan öğrendiğim kadarıyla çok ciddi bir maç olmamış. Arada tuvalete gidip gelenler falan olmuş.

FB Ülker için bu sıkıntılı durumdan kurtulmak için Efes galibiyet biçilmez kaftan. Salonu doldurmak istiyorlar. Uzun zaman aradan sonra bir Beko Basketbol Ligi maçı için otobüs kaldırıyorlar. Hem Kadıköy'den hem de Taksim'den otobüslerle taraftar taşıyacaklar. Biz yani Efesliler de bir avuç kişi olarak salonda olacağız.

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-fb-ulker-maci-oncesi-08-03-2009_37744871.html
05.03.2009

Efes Pilsen Beşiktaş Cola Turka Hazırlık Maçı 2

Resmi site saatler sonra haberi yayınlayabildi. http://www.efesbasket.org/guncel/detail.aspx?SectionID=iEoeRr%2bnHqzp7mNkChjxqA%3d%3d&ContentID=Hnuc7mYIkQUzo%2bOnWVbqlw%3d%3d

Burayı takip eden 3-5 kişi daha erken öğrenmiş oldu:)

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-besiktas-cola-turka-hazirlik-maci-2_37660021.html
04.03.2009

Efes Pilsen Beşiktaş Cola Turka hazırlık maçı


Efes yine gizli saklı bi hazırlık maçı yaptı. Resmi sitede halihazırda ne maçın tanıtımı ne de sonuç var. Belki hiç bahsetmeyecekler. Takımı kimden neden saklıyorlar bilmiyorum. Bunu daha önce de yapmışlardı. Habersiz maçlarını, efesliler.org üyelerinin maçlara baskın yapıp izleme isteğinin önüne geçmeyi amaçlamalarına bile yormuştuk. Şimdilik onu bir kalemde geçelim.
Rakip Beşiktaş Cola Turka... Maç Abdi İpekçi'de oynanmış. İlk yarı sonucu 56-27. maç 108-79 Efes galibiyetiyle bitmiş. Mario Kasun 14'ü ilk yarıda olmak üzere 26 sayıyla en skorer oyuncu olmuş. Şimdilik bilgilerim bu kadar. Resmi sitede daha fazlası yayınlanırsa öğreniriz.
Efes zaman zaman böyle hazırlık maçları yapıyor. Bu da onlardan. Maçın oynandığı salon sanırım daha önemli. Efes uzun zamandır İpekçi'de oynamıyor. Haftasonu yapılacak FB Ülker maçından önce taktik çalışma olduğu kadar salona alışılması da amaçlanmıştır.
04.03.2009

Bora Hun Paçun Rabotnicki'de(ymiş)


Efesbasket sayesinde öğrendik ki Bora Hun Paçun Rabotnicki'deymiş. Yani Makedonya'da.. Üsküp'te.. Dandik bir ligde ve dandik bir takımda...
Sezona çok iyi başlamıştı. Daçka ile kariyerinin en iyi sezonunu geçiriyordu. 10,1 sayı 4,8 hava topu ortalamayla oynuyordu. Pınar Karşıyaka'ya 17 sayı salladığını da gördük. Kasun'un sakatlığı yüzünden Hammonds ile birlikte kardeş takımdan alındı Efes kadrosuna eklendi. Hammonds sadece Euroleage için alınmıştı ama Bora ligde de olacaktı. Ligde 2 maça iş olsun diye çıkarıldı. Olmadı. Süre verilmedi. Geri de dönemedi. Bir kaç maç saha kenarında Drobnjak ve sakat oyuncularla etrafa mutsuz mutsuz bakarken gördük. Sonra kayboldu. Halkla İlişkiler notu 0'ın altında olan takımımız, anca maçlara çıkınca kendini yalnız hissetmesin diye övgüler de düzerek resmi siteye haberlerini koydu.
Bunun 2 sonucu oldu. Birincisi Beko Basketbol Ligi'nin dengesi bozuldu. Play off yapacağına kesin olarak inandığım Darüşşafaka Cooper Tires'ın içi boşaltıldı. Ligdeki dengelerle oynandı. Bu tür ilişkilere başka bir yazımda değineceğim.
İkincisi Bora'nın kariyeri ile oynandı. Daçka formasıyla, tanıdığı oyuncularla tanıdığı bir şehirde sezon geçirecekti. Başta söylediğim gibi çok da iyi başlamıştı. Ama Ergin Ataman, oynatmayacağını bile bile onu Efes kadrosuna aldı. Oyuncuya yazık etti. Şimdi onun yerine Daçka'da ABDli oyuncular kariyerini parlatıyor.
04.03.2009

Naumoski Futbola da Geri Döndü

Naumoski basketbola başlamadan önce futbol oynadığını futbol oynamayı hala çok sevdiğini söylemişti. İlk oynadığı spora da geri dönmüş de haberimiz yokmuş..

Anlayan beri gelsin türünden link için buyrun burdan yakın: http://www.novamakedonija.com.mk/DesktopDefault.aspx?tabindex=0&tabid=2&fCat=2&top=1&EditionID=257&ArticleID=13148

Olur da tercüme eden çıkarsa nasıl teşekkür ederim anlatamam:)

http://efesliler.blogcu.com/naumoski-futbola-da-geri-dondu_37607251.html
04.03.2009

Naumoski Basketbola Geri Döndü

Naumoski basketbola geri dönmüş. İtalya'da Serie C'de çoğu genç çocuklardan kurulu bir takımda, Derthona'da top sektiriyor. Bunu para için yapmadığı kesin. O, bir nesle basketbolu sevdirdi. Efes maçlarını izleyip bira içmezdik. Parka, okul bahçesine gider deliler gibi saatlerce basket oynardık. Efes'in Avrupa kupası maçı varken hala basket oynayanlara da şaşar kalırdık. O gittikten sonra basketbolla da Efes Pilsen'le de ilgilenmeyenlerin sayısı milyonları bulur. Kendi de seviyordu basketbolu. Şimdi ununu eleyip eleğini asmamış. Bir yerlerde tecrübelerini gençlerle paylaşıyor. Bizler Abdi İpekçi'den, kısa dönem de Ayhan Şahenk'ten ona hayran hayran bakardık. İtalyanlar aynı parkedeler. Ne kadar şanslı olduklarının bile farkında olmayabilirler. Petar Naumoski'yi umarım bir gün Efes benchinde tekrar görürüz.



Bu arada fena performans da göstermemiş. Sahaya çıktığı 15 maçta 35,5 dakika oyunda kalmış. İstatistikleri maç başına 30 sayı, 4 sayı pası, 4,8 hava topu.. Çalıştırıcılığını geçtim sahada bile iş bulabilir:)Harun Erdenay bile daha geçen seneye kadar Türkiye'de oynuyordu.

Her şey yi hoş da 14 numara yakışmamış. Hayatımızda iki tane 7 numara oldu. Biri TRT'deki eski dizi Diğeri de Petar Naumoski:)



http://efesliler.blogcu.com/naumoski-basketbola-geri-dondu_37530861.html
03.03.2009

Teknosa kahramanları Havaalanında: EFESLİLER VE EFES PİLSEN

Teknosa Türkiye Kupası şampiyonu takımımızı havaalanında karşıladık. Efes formalarımızla beklerken diğer yolcu yakınlarının bakışlarına maruz kalsak da güzeldi.. Ayrıca yanımızda Rakel de vardı. Kasun'un eşi.. Çok sıcak bir insan. Maçlara gide gele samimi olduk.. 10 küsür kişiydik ama sürpriz oldu. Çok hoşlarına gitti. Ziya abi ve kupayla fotoğraf çektirirken Ergin Hoca durun ben de geleyim dedi ve kadrajın içine girdi.. Güzel bir anı oldu.. Türkiye Şampiyonluğu Kupası ile de fotoğraf çektiririz inşallah..

http://efesliler.blogcu.com/teknosa-kahramanlari-havaalaninda-efesliler-ve-efes-pilsen_37090431.html
26.02.2009

Efes Pilsen 30 Yıl Belgeseli


Sonunda DVD'ye basmayı başardılar. Bir de yayınlayıp satmayı başarabilirlerse harika olacak. Efesliler olarak bir şekilde indirip kendi imkanlarımızla bilgisayarlarımıza eklemiştik ama bu belgeselin satılması gerekiyordu. Aidiyet duygusu böyle oluşturulur. Otobüsle seyirci taşıyarak değil..

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-30-yil-belgeseli_36553821.html
19.02.2009

BBL 2009 19. Hafta

Milliyet'ten Ümit Avcı haftanın panoramaısını yapmış. Efes'i haftanın takımı ilan etmiş. Kolu kanadı kesik BJKCT'yi yenmek çok da büyük başarı sayılmaz. Ama Efes'in fark yiyerek yenildiği Banvit deplasmanından galibiyetle dönen Erdemir sanki bunu daha çok hakediyordu. Daha önemli ayrıntı şu: En iyi 6. adam Kaki.. Hakikaten bir kısmı kağıda, istatistiğe yansımayan katkılar sağladı. Rakibi bezdiren, moralini bozan oyunu benim çok hoşuma gitti. Savunması, rakibini ısrarlı takibi, hücum ribaundu kovalaması dikkat çekiciydi. Tabi BJKCTlilerin de yaptığı gibi adama sorarlar Real Madrid maçında nerelerdeydin diye.. Belki bu yaşındayken o seviyenin oyuncusu değil. Ama BBL için giderek daha önemli hale geliyor.

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=17.02.2009&ArticleID=1060628&AuthorID=204&b=Savunmaci%20Mrsic&a=Ümit%20Avcı&ver=67

http://efesliler.blogcu.com/bbl-2009-19-hafta_36384011.html
17.02.2009

Sevgililer Günü 2009 BJKCT - EFES PİLSEN Maçı

Beşiktaş Cola Turka maçı için salondaydık. Sevgilimizle değil Efes Pilsen'leydik. Vaktiyle GS tribünlerinde denildiği gibi "Sadece Sen" dedik. 30 kişiye yakın Efesli topluluğu yine kaydedeğer bir rakamdır. Salona formalarımızı saklayarak girdik. Çünkü geçen seneki maçta aynı salona giren arkadaşların formalarına polis tarafından el koyulmuştu. O yüzden, güvercin tedirginliğinde olmasa da biraz tedirgin bir şekilde salona girdik. Bize ayrılan yerlerimize geçtik. Formalarımızı giymemiz sanırım biraz şaşkınlık yarattı. Zaten alkışlamak ve kısa süreli bir kaç tezahürat dışında sesimiz çıkmadı. Salonun biraz daha büyütülerek Euroleague seviyesine çıkartılabileceğini düşündük. Efes'in Türk basketbolunda tek sahip olmadığı şeye imrenerek baktık.

İki takım arasında, nasıl anlatsam, sınıf,kalibre ya da son günlerin sevilen dizi müziği ile kocaman bir fark var. İlk 2 dakikadan itibaren bu çok açık bir şekilde ortaya çıktı. Teknik ayrıntılara bile dalmaya gerek yok. Efes seviyesinde bir kadro yoktu siyay beyazlı ekipte. İtalya'nın ikinci liginden apırılan yabancılar, yetersz Türk oyuncular.. Sponsor bile yetmiyor BJK'ye.. Eldeki imkanlara göre çok kötü bir takım kurmuşlar.

Efes'te Kaya çok büyük baskı altındaydı. Kendine yapılan hakaretler, edilen küfürler yüzünden oyunda hiç bir varlık gösteremedi. Salona çıktığında yüzü kireç gibiydi. Önüne düşen bir topu alıp tekrar rakip potaya bırakmaktan başka olumlu hiç bir harekette bulunamadı.

Shumpert ise eski takımına karşı çok hoş bir oyun sergiledi. Gösterişsiz oyunu ile çok faydalı oldu. Ama özellikle Kaki çok iyi mücadele etti. Avrupa BBL için gayet iyi. Cenk'in mücadelesini de takdir ettim. Bu sefer gerçekten çabalıyor. İstatistiklerde görünmeyen işler yapıyor.

Efes maçta zaman zaman farkı açtı. BJKCT geri geldi yakaladı. Bunda daha çok Efes'in oyun disiplininden kopması etkili oldu. Geçen hafta Selçuk maçında da aynı dsiplinsizlikleri görmüştük. Ergin Hoca son dakikalarda galibiyet garantiyken bile mola almak zorunda kalmıştı. Bu iyiye dalalet etmiyor. Selçuk yakalayamazdı. BJKCT yakalamaya yaklaştı ama onların da olağanüstü performans göstermesi gerekiyordu. Moral olarak iyi olmadıklarından öylesi bir gösteri sunamadılar. Ama Telekom'la FBÜ ile oynarken aynı şey olmaz. Oyunu 2 dakika bırakırsın; Serkan Erdoğan vurur geçer. Neye uğradığını bile anlayamazsın. Veya FBÜ seni 3lük manyağı yapar. Efes'in oyunu asla bırakmaması lazım. Hedefler de bölünmüyor. Avrupa gitti. Elde sadece BBl kaldı. Ve BBL şampiyonluğu 3 sezondur şampiyon olamadığımızdan dolayı çok değerli. Rakibi hafife almaya, nasılsa kazandık demeye gelmez..

http://efesliler.blogcu.com/sevgililer-gunu-2009-bjkct-efes-pilsen-maci_36305411.html
16.02.2009

13 Mart 2009 Cuma

Basket, işkembe ve porselen

Bahsettiğim dönemden kalma bir yazı. 1997 yılından, Hürriyet yazarı Hadi ULUENGİN imzalı. (Hiç tahmin edemeyeceğiniz başka yazarların da var elimde) Şimdilerde Efes'ten 1 tane bile basketbolcu sayabileceğini zannetmiyorum. Acaba onun ayıbı mı?

"Fransa'nın Limousin bölgesine düşen ünlü Limoges kenti, kasaba azmanıdır.

Üzerine hardal, sirke, tereyağı ve tarhun otuyla halledilmiş sos sürüldüğü takdirde taamı pek enfes olan ve ‘andouillette’ denilen sakatat sucuğunu hariç tutarsak, mekanın esas olarak vitrayları ve porselenleri çok meşhurdur.

Bilhassa bu ikincisiyle, başta Versailles Sarayı'nın kraliyet masası olmak üzere hemen tüm Avrupa aristokrasisi kendisine ‘sinye’ sofra takımı düzmüştür.

Ancak, şehrin hazmı biraz güç işkembe ızgarası ve Karun mülkü çanak çömlek züccaciyesinden oluşan şöhretine son yıllarda bir üçüncüsü daha eklendi.

Anlı şanlı basket takımı...

* * *

Efendim benim sporla hiç alakam yok ama, basket deyince akan sular durur.

Zahir yirmi yaşına kadar kendim de potaya zıplamış olduğumdan ve şehirli cevvaliyetimi yalnız bu dalda yakaladığımdan, sepet oyununun deli divanesiyim.

Ağzımdan yel alsın, eğer bir gün sekte-i kalpten gidersem bunun salonda veya ekranda maç seyrederken gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.

Üstelik, ben koyu bir Efes Pilsen taraftarıyım.

Nasıl olmayayım ki? Söz konusu spor bu ekip sayesinde profesyonelleşti.

Basket kitlelere mal oldu. Diğer kulüpler onu izleyerek buralara geldi.

Modern zıpkınların ülkeye damga vurmasında Efes sosyolojik bir rol oynadı.

Kaldı ki, Aydın Örs bir büyük hoca... Avrupa çapında sayılı otorite...

Üstüne üstlük, müdür Pano Natof Saint Joseph Lisesi'nden ağabeyim. Ben henüz kopilken onun bizim okulu hep şampiyon yapan şutları hala hatırımda.

Lami cimi yok, ben Efes Pilsen taraftarıyım.

* * *

Neyse, perşembe akşamı geldi. Gece Limoges'la çok önemli maçımız var.

Zaten Olympiakos'a geçen hafta yenilmişiz kahroluyorum, Avrupa Liginde ipi göğüslememiz için bu defa Fransızlara karşı başarı kazanmamız şart. Elzem.

Televizyon karşılaşmayı naklen verecek. Fakat işin kötüsü, tam o saatlerde de benim bir lokantadaki yarı resmi yemeğe icabet etmem gerekiyor.

Sırf başlangıcı seyredeyim dedim ve müthiş heyecanla aparatı açtım.

Heyt, fırtına gibi esiyoruz. Naumoski biraz tutuk ama Mirsad - Howard - Sellers üçlüsü ezip geçiyor. Ufuk'un pası harika. Murat'ın ‘dribbling’ine bak.

On birinci dakika ve biz farkı on dört sayıya çıkarttık. Limoges ‘coach’u Gomez mola aldı ve başta pek umut bağladığı Smith, takıma fena fırça atıyor.

Bağırsa ne yazar bağırmasa ne yazar, ilk devreyi 33 - 25 önde kapatıyoruz.

* * *

Devre bitti ki yemeği hatırladım. Lanet savurarak acilen lokantaya vardım.

Sonra, aleni yerlerde cep telefonunu kullanmaktan nefret etmeme rağmen, sağ olsunlar gazete spor servisinin başının etini yedim. Maçı masadan izledim.

Gerisi malum. Biz, o şan şöhret sahibi Limoges takımını kendi sahasında ve 77 - 62 gibi açık bir farkla devirdik. Baskette yeni bir sayfa daha açtık.

Bir tek şeye üzülüyorum: Önümdeki tabağın Limoges porseleninden olmadığına ve içinde ‘‘andouillette’’ işkembesi bulunmadığına...

Doğrusu, Efes Pilsen'in zaferinden sonra sakatat ızgarasını kemal-i afiyetle yiyebilir ve kraliyet züccaciyesini büyük maharetle kullanabilirdim.

Ama inşallah, haftaya Real Madrid'le yapacağımız maç ertesinde çerezi İspanyol ‘tapas’ıyla atıştıracağız. Şerefe de Aragonya şarabı tokuşturacağız.

Çünkü biz cevval ve şehirli ‘Avro - Türkleriz’.

Topu basket potasına zıpkınlarız ve evrenseli hayat gustosunda yakalarız.

"Hadi ULUENGİN"

http://efesliler.blogcu.com/basket-iskembe-ve-porselen_20133501.html
17.07.2008

Efes Pilsen Taraftarı ve Yönetimi

Yönetim, kendini kanıtlamış bir taraftar kitlesi olmadığından pazarlama yapmıyor. Pazarlama başta olmak üzere kitlelere yönelecek çalışmalar yapılmadığından taraftar kitlesi oluşmuyor. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?

Evet gerçekten yönetim karşısında dikkate değer bir taraftar göremiyor. Peki bu takımın hiç bir zaman taraftarı olmadı mı? Ülkerspor'un ligde ilk defa kendini gösterdiği 93-94 sezonunun finalinde salon yıkılıyordu. Efes – Ülker finalinin tüm maçları için kapıda saatler öncesinde yüzlerce metre kuyruk oluşuyordu. Maçların mesai-okul saatlerinin sonlarında başlaması da bu durumu değiştirmiyordu. İnsanlar okuldan kaçıp maça gidiyordu. Avrupa maçlarında da durum böyleydi. Leverkusen maçında yer olmadığından salona girememiştim. Dönüşte de Yedikule'de köpekler saldırmıştı bana:) Bu durumun rüzgarıyla bir kaç sene daha ilgi devam etti.

Efes Pilsen yönetimi bunun üzerine bir şey koymayı hiç bir zaman düşünmedi. Salon yapmayı zaman zaman akıllarından geçirip boşverdiler.

Kurumsal taraftar portresi oluşturmayı, salona gelenlere bir şeyler satmayı pek denemediler. Belki de satılacak ürünlerden gelecek paranın azlığı buna neden oldu. Ama önemli olan kazanılacak para değil, satın alacak kişilerde oluşacak bağlılık duygusuydu. Ayhan Şahenk'te oynarken sezonluk bilet fikrinin, Çetin Çeki tarafından 1 kez dile getirildiğini hatırlıyorum. Küçük olduğumdan ben alamazdım. Uygulamaya konuldu mu emin değilim.

Bu eksikliğe rağmen özellikle 1993-1999 yılları arasında kendi seyirci profilini yaratmıştı. O seyircilerden bu sitede bile 10 kişi anca kalmıştır.Demek istediklerimi, o dönemde de benim gibi salonda olanlar çok iyi bilir.

93-94 sezonu nüveydi. Yani tohum, çekirdek.. 5-6 yıl o çekirdek biraz yeşillendi, boy attı. 2000-01 ekonomik krizlerinin etkisi, yönetimin de zaten ilgilenmemesi o fidanın dibine asit döktü yaktı. Biz şimdi eskiyi canlandırmaya çalışmıyoruz. Başka yoldan, ve bir sonuç almayacağımızı da bile bile Efesliler olarak bir şeyler yapıyoruz. Ben halimden memnunum. Ama daha iyi olabilecekken buralarda olduğumuzdan dolayı da -hakkım olmadığı halde- biraz kırgınım.

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-taraftari-ve-yonetimi_20128421.html
17.07.2008

Euroleague 2008-09 sezonu Grupları

Kura çekimi öncesi torbalar şöyleydi:
2008-09 EUROLEAGUE BASKETBALL REGULAR SEASON GROUP DRAW SEEDS
1 Seeds
CSKA MOSCOW
MACCABI ELECTRATEL AVIV
MONTEPASCHI SIENA
TAU CERAMICA
2 Seeds
PARTIZAN IGOKEA BELGRADE
OLYMPIACOS PIRAEUS
FC BARCELONA
FENERBAHCE ULKER ISTANBUL
3 Seeds
REAL MADRID
UNICAJA
PANATHINAIKOS ATHENS
VIRTUS ROMA
4 Seeds
ZALGIRIS KAUNAS
EFES PILSEN ISTANBUL
CIBONA ZAGREB
UNION OLIMPIJA LJUBLJANA
5 Seeds
PROKOM TREFL SOPOT
ARMANI JEANS MILANO
LE MANS SARTHE BASKET
DKV JOVENTUT
6 Seeds
PANIONIOS ON TELECOMS
SLUC NANCY BASKET
ALBA BERLIN
AVELLINO
Bizim grubumuz şu şekilde gerçekleşti:
D Grubu:
Cska Moskova
Partizan
Real Madrid
Efes Pilsen
Armani Jeans Milano
Panionios

Kısa bir değerlendirme yapmak gerekirse:
1. torbadan gelebilecek en zor takım olan CSKA geldi
2. torbadan gelebilecek en iyi takım geldi.
3. torbada Virtus Roma varken kim gelirse üzülecektik. Pao'nun gelmemesi iyi olmuş olabilir. Tabi ilerleyen turlarda karşımıza çıkmaması ümidiyle söylüyorum bunu. Real Madrid orta şeker..
5. torbadan Joventut hariç kim gelirse gelsin farketmezdi. Milano takımı fena kura değil. (tabi Koraç finalinin intikamıyla yanım tutuşmuyolarsa(: ) ama Le Mans'ı yine de tercih ederdim.
6. torbadan kim gelmesin diye sorulsa Panionios derdim. Alba, Nancy, Avellino gibi takımlar yatarken Yunan takımını seçmek iyi olmadı..

2 Mayıs 2009'da Berlin'de oluruz inşallah..

http://efesliler.blogcu.com/euroleague-2008-09-sezonu-gruplari_19759501.html
08.07.2008

Transfer Dedikoduları 4

Son dedikoduyu da sizlerle paylaşayım. Uluslararası basında Kızılyıldız'dan Tadija Dragicevic'in adı Efes'le anılıyor. Bu sene draftta Utah Jazz tarafından 53.sıradan seçilmişti. En az 1 sene Avrupa'da tecrübe kazanmasını istiyorlar. Euroleague'de oynayan bir takım da tercih sebebi.

Ayrıca Türkiye'de de sıklıkla bahsedilen, Cajasol'dan Andrew Betts hala önemli bir aday..

http://efesliler.blogcu.com/transfer-dedikodulari-4_19479621.html
01.07.2008

Transfer Dedikoduları 3

Vujanic ve Charles Smith transferleri gerçekleşti. Diğer yabancılar için resmi açıklama zaten olmaz. Söylenti de pek çıkmaz. Efes Pilsen'den bir ses gelmediğinden yabancı kaynakları ve tabiki efesliler.org'u kullanarak Efes'in ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyoruz.

Shumpert'in bağlı olduğu menajerlik şirketi oyuncunun Efes Pilsen'de olduğunu yazmış. Transfer için tamam demeye az kaldı sanırım.
http://www.doublebmanagement.com/eng/giocatori.php?listag=4&group=S&plaidf=359

Power forvet pozisyonu için Miami Heat'ten kovulan Alexander Johnson'ın adı dolaşmaya başladı. Kovulma haberi burda: http://www.sporx.com/detail.php?Type=16&kategori=45&go=115440 Haberleri çok çok muteber olmasa da tblforum da haberi geçti: http://www.tblforum.com/index.php?option=com_content&task=view&id=5715&Itemid=1

Ne kadar güvenilir emin değilim ama interbaskette Elton Brown'la ilgilendiğimiz söyleniyor. 4-5 numaralarda oynayan bir oyuncu. Geçen sene İsrail'de Hapoel Holon'da oynamıştı. Önceki sene de NBDL'de çok iyi bir sezon geçirmişti. Interbasket Charlie Bell konusunda tüm baketbol camiasını ters köşeye yatırdığından tereddütlüyüm.

http://efesliler.blogcu.com/transfer-dedikodulari-3_19231811.html
26.06.2008

Transfer Dedikoduları 2

Engin Özerhun, Hosley ve Charlie Bell transferlerini yalanladı. Charlie Bell'in C'si ile bile ilgilenmiyoruz dedi. Hayırlısı olmuş. O kadar büyük paralar yatırmaya gerek yok. Efes Pilsen CSKA veya Maccabi değil. Takıma harcanan paranın, reklam olarak geri dönüşünden fazla olmaması lazım. 2 milyon dolarlık bir oyuncu ile oynayan Türk oyuncu ona pas atmaz. Madem o kadar alıyor, kendi sayı bulsun der.

BJKCT'den Sinan Güler ile ilgilendiğimizi yine Engin Özerhun söyledi. Uçuk olmayan bir bütçe ile yola çıkıldığına göre makul bir oyuncu. 2-3 numaraları oynayabiliyor. Ama asıl pozisyonu 2 numara. Güçlü bir oyuncu. Onun en büyük eksi yönü istikrarsızlığı. 2 maç 17 sayı ortalamayla oynuyor. Sonraki 2 maç ortalaması 2'ye düşüyor. Yine de Serkan Erdoğan ile birlikte iyi bir ikili olabilirler.

http://efesliler.blogcu.com/transfer-dedikodulari-2_18018881.html
05.06.2008

Transfer Dedikoduları

Hosley ve Becirovic ihtimalleri silindi. Shumpert ve Asım Pars hala muhtemel olasılıklardan. Barış Ermiş'in Ender Arslan'ın yerine gelmesi daha da büyük bir olasılık Bunlar basınımızda da sıkça yazıldı çizildi.

Efes'in transferleriyle ilgili olarak genelde imza atılana kadar haber çıkmaz. Ama 2 isim kulislerde dolaşmaya başladı. Bunlar Milwaukee Bucks'ın oyun kurucusu Charlie Bell ve Upim Bologna'nın yetenekli ve genç forveti Stefano Mencinelli.

http://efesliler.blogcu.com/transfer-dedikodulari_17889111.html
04.06.2008

Ergin Ataman Efes'de (mi?)

Efes Pilsen'in en sevmediğim özelliği ketumluğudur. Ser verir sır vermezler. transferlerin ön çalışması hakkında genelde en ufak bir söz çıkmadan oyuncu ile anlaşıldığı haberi gelir. Ondan sonra nasıl bir oyuncu almışız diye internette gezinir dururuz.

Ergin Ataman ile anlaşıldığına dair haberler de Beşiktaş'ın internet sitelerinde göründükten sonra etrafa yayıldı. Yani bilgi Ergin Hoca'nın ayrıldığı takımından geldi..

Ergin Hoca'nın karakteri nedir bilmem. Bir maç sonunda Efes çalışıtırıcısının elini ittiğini unutmuyorum. Ama Efes'in ilk kez Final 4' a çıkmasını sağlayan coach olduğunu da unutmuyorum. Yarı devrede aldığı takımı biraz değiştirip kulübün ezeli hedefine ulaştırması bile ona saygı duymamız için yeterli bir sebep. Bize gelmeden önce Karşıyaka ile harika bir sezon geçirmişti. Daha önce de Türk Telekom'u uyduruk kadrosuyla TBL'de finale çıkarmıştı. Siena ile Avrupa'da kupa kazandı. Yani teknik kapasitesini asla küçümsememek gerekiyor

http://efesliler.blogcu.com/ergin-ataman-efes-de-mi_17245911.html
28.05.2008

6 Mayıs 2008 Play off çeyrek finali PKSK 2. maçı

Bu maçın kazanılması kesinlikle bir bahar havası oluşturmasın. Takımın fazladan yaptığı tek şey biraz dirençti. PKSK maç başlarında biraz yüzdeli şut atsa maç yine önceki gibi stresli geçecekti. Şut sokamayınca biz rahatladık ve kendimizi hiç sıkmadan çok rahat bir galibiyet aldık. Bu galibiyette PKSK'nın süngüsünün çabuk düşmesi etkili oldu. Tabi bizim savunmada daha gayretli olmamız etkendi.

Eskiden de zayıf takımlara karşı oynanan pek çok lig maçında salonda olanlar tanık olmuştur. İlk çeyrekte rakip biraz dayanır. Sonra Efes çok rahat bir şekilde farkını atar geçer giderdi. Maçın kafa kafaya olduğu anlarda da bilirdik ki Efes birazdan maça asılacak ve rahat bir galibiyet alacak. Hatta tüm maç boyunca bile maçı koparamasak bu fikir değişmezdi. Bu maçta fark atmış olmamıza rağmen o kadar rahat değildik. Daha denk gitmesine rağmen, maçı Efes'in kazanacağına dair en ufak bir tereddüt bile yaşamadığımız çok maç izledik. Bu maçta ise her an PKSK geri dönebilir, bizi yakalayabilir düşücesi beynimizi içinde döndü durdu. Tabi maçın son 6-7 dakikasından bahsetmiyorum..

Herneyse.. Güzel bir gündü.. Ekrem Hoca ile ilk güzel galibiyetimizi aldık..

http://efesliler.blogcu.com/6-mayis-2008-play-off-ceyrek-finali-pksk-2-maci_15591181.html

09.05.2008

Hazırlık Maçı: Efes Pilsen: 82 - BJKCT: 95

Resmi sitede girilen haber şöyle:
"Efes Pilsen Beşiktaş ile oynadığı hazırlık karşılaşmasında rakibine 95-82 mağlup oldu. Akatlar Spor Salonu'nda oynanan karşılaşmanın ilk yarısı da 50-40 Beşiktaş lehine sona erdi.

Ekibimizde Kerem Gönlüm ve Mustafa Abi sakatlıkları nedeni ile karşılaşmada forma giymediler.

Periyotlar: 25-20 / 40-50 / 60-71 / 82-95

Efes Pilsen'de sayıları şu oyuncular kaydetti:

Scoonie Penn 5, Dee Spencer 13, Kenny Gregory 5, Craig Bradshaw 8, Serkan Erdoğan 14, Ermal Kurtoğlu 9, Ender Arslan 9, Andre Hutson 19"
efesbasket

Şimdi gelelim bizim açımızdan maça...

Hazırlık maçına davetli değildik izleyemedik. BJKCT ile hazırlık maçı yapmışız ve 13 sayı fark yemişiz. 19:00da yapılan hazırlık maçlarından vazgeçmişler anlaşılan. Gelmemizden rahatsız oluyor olabilirler. Tıpkı Beykoz maçında olduğu gibi. Üstelik bu sefer önceden haber bile girmediler. Beykoz maçıyla ilgili sizin nerden haberiniz oldu sorusunun da bi anlamı varmış öğrendik. Kazara gelen olur diye baskın maç.

Fark yemişiz. 25-20lik ilk periyot. Önde bitirmişiz. Gerisi yine gelmemiş. Sonraki periyotlar: 15-30, 20-21, 22-24 30 dakikada yenilen 75 sayı...

Bu maç, play off öncesi ölçü müdür? Ölçüdür.

Şampiyon olabilir miyiz? Olamayız.

Desteğe gerek yok mu? Ne olursa olsun destek...Bu takım bize büyük mutluluklar yaşattı. Takip ettiiğim 15 senenin en başarısız sezonunu geçirsek de yalnız bırakmamalıyız. Başarı geliyor diye sevmedik..

http://efesliler.blogcu.com/hazirlik-maci-efes-pilsen-82-bjkct-95_14841321.html
30.04.2008

David Blatt Gönderildi

Mesele zamanlama meselesidir. Gönderilecekse karar verildiğinde gönderilmeliydi.

Efes yönetimi eyyamcılık yapmıştır. Casa Ted maçından sonra neden gönderilmedi. Casa Ted maçında devam edileceği düşünülüyordu da PKSK maçından sonra mı vazgeçildi. Buna kimse inanmaz. Hatalıysa, yetersizse, olmuyorsa vaktinde gönderilmeliydi. Şimdi Memnun'u getirerek daha iyi olacağını mı ümid ediyoruz7ediyorlar? Memnun kötü giden takımı rayına mı oturtacak? Tahminimce Avrupa'dan elenince bu karar alındı. Fakat bu yetmezdi. Çünkü mazereti vardı. Korkak tavuklar tarafından yalnız bırakılmıştı. Bahane arandı. PKSK maçında da bulundu.

Benim eleştireceğim nokta budur. Gönderilmesine de temel olarak bu nedenlerden üzülüyorum. Yoksa ne olduğu tüm Avrupa tarafından bilinen bir coach da olsa maya tutmadı. Forması Efes olan ama aslında Efes olmayan bir takım kurdu. Ya muhteşem bir zafere taşıyacaktı. Çünkü çok çok başka özellikleri olan bir takımdı. Ya da başarısız olacakı. Ben başarılı olmasını bekliyordum ama nereden bağlamaya çalışırsak çalışalım. Blatt başarısız oldu. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kaybetti. Türkiye Kupası'nı kaybetti. Türkiye Ligi'nde -daha sezonun bitmesine 3 maç kalmış olmasına karşın- 1992'den bu yana en kötü normal sezon performansını gösterdi. Avrupa'da çeyrek finale bile kalamadı.

Elimizi vicdanımıza koyup düşündüğümüzde başarısız olan, çok az büyük maç kazanabilen Blatt'in zaten gitmesi gerekiyordu. Ama bu şekilde değil. Göstermelik bir nedenle değil. Tuncay Özilhan maçtaydı. Özerhun kuluna söyleyip kararını iletmiştir. Üzerinden bir kaç gün geçse anlardık ki oturuldu konuşuldu ve gerçekten karşılıklı anlaşarak devam etmemeye karar verildi. Böyle olmadığı çok açık.

Başarısız olan Blatt'in bu şekilde gönderilmesi Efes Pilsen kültürüne uymamıştır.

http://efesliler.blogcu.com/david-blatt-gonderildi_12904151.html
07.04.2008

Dewarick Spencer Efes Pilsen’de

Varlığından bu vesileyle haberdar olmuş olduk. Umarım Nicholas ve Serkan'ın yokluğunda skorer oyun kurucu gibi oynayabiliyodur. Eurobasket'te guard yazdığına ve 193 cm boyu olduğuna göre SG yani 2 numaradır.

Forumlarda Barcelona'nın Gary Neal'den önce Spencer'a teklif götürdüğü ancak o sıralar Virtüs'ün iddiası devam ettiğinden 450.000.-USD'lik bu teklifi kabul etmediğine kabul edildiğine dair bir şeyler okudum. Ne kadar doğrudur bilemiyorum. Bu haber de onu destekler mahiyette http://www.turkbasket.com/mtabayan_detay.asp?m=%25=menuid%25%3E&hid=36461

Bu sene euroleague 6. haftasının MVP'si imiş. Şu an ne durumda bilemiyorum ama sakatlığı yüzünden grup maçlarında 4 maç kaçırmış.

Bunlar da İtalyan ligi istatistikleri: 14,7 sayı, 4 ribaund, 1,1 asist. Nicholas kadar asistçi değil. Ama en azından skorer oyuncu gibi görünüyor. http://195.56.77.208/player/?id=SPE-DEW-82&year=2007

Önceki senelerde napmış diye baktım. 2006'da Fransa’da en iyi yabancı oyuncu seçilmiş. Ortalamaları 20,6 sayı, 6,1 ribaund

İki senelik NCAA kariyeri var. Güzel istatistikler tutturmuş. Memphis draft edilebilir mi diye biraz bakmış. http://www.nba.com/grizzlies/news/grizzlies_draft_workouts-050615.html#stats

İnterbasket’te italyanlar’ın yazdığına göre biraz arıza çıkarmış. Coach oyundan almak istemiş ama kabul etmemiş. Maçtan sonra takıma hakaret etmiş falan. Bunun üzerine takımı 2009’a kadar olan kontratını feshetmemiş. Talip beklerken Efes talip olmuş. Forumlara güven olmaz ama arızalı bi oyuncu daha trasnfer etmiş olabiliriz.

neyse... Efes’e hayırlı uğurlu olsun..

http://efesliler.blogcu.com/dewarick-spencer-efes-pilsen-de_11478331.html
21.03.2008

2008 Top 16: Son 2 Haftaya Girerken İhtimaller

Olan oldu. Ama şansımız bitmedi. Şimdi Partizan maçına bakıyoruz. Tabi gruptaki diğer maçları da takip ediyoruz.

Maçtan önce ihtimallere bir gözatalım, beyin jimnastiği yapalım. Ama ihtimallere geçmeden önce şunu söyleyeyim: 13+ farkla bu maçı kazanmak bize avantaj sağlayacak ama çok büyük bir avantaj değil. Çünkü küçük bir ihtimal bize bunu gerektirecektir. Yine de işimizi garantiye almak için 13+ fark önemli.

Bizim iki maçı da kazandığımız varsayımıyla Partizan'ı 13+, Siena'yı ise 3+ yenmemiz bazı ihtimallerde gerekli bazılarında önemli değil.

5. hafta oynanacak Pao Siena maçının sonucuna göre ihtimaller şöyle:

İHTİMAL 1: Bence 5. hafta Siena'nın kazanması bizim için avantaj olacak. Bu durumda Siena 4-1 olup gruptan çıkmayı garantiler. Kalan 3 takım da 2 galibiyet 3 mağlubiyetle son haftaya girer.

Son hafta biz Siena'yı herhangi bi skorla yener Panathinaikos da Partizan'ı devirirse Pao ve Efes 3-3 galibiyete ulaşır. Efes ikili averajda üstte olduğundan dolayı grup ikincisi olarak Tau ile eşleşir. Olur da son hafta Partizan Pao'yu yenerse biz Partizan'la 3-3 galibiyette oluruz. Böyle bir durumda gruptan çıkabilmek için bizim 5. haftada İstanbul'da Partizan'ı 13+ yenmiş olmamız gerekiyor.

Özetle diğer maçlarda 5. hafta Siena, 6. hafta Pao kazanırsa bizim alacağımız galibiyetler averaj hesabı yapmaksızın bizi gruptan çıkarıyor.

İHTİMAL 2: 5. hafta Pao kazanırsa Siena ve Pao 3-2 galibiyette olacak ve kendi aralarındaki averaja göre sıralanacaklar. Efes ve Partizan da 2-3 galibiyetle 3.ve 4. olarak son haftaya girecekler. Ve işler karışacak. Böyle bir durumda son hafta Siena maçımız final olacak. Ama grubun diğer maçına da bakacağız.

6. hafta da Pao kazanırsa 4-2 ile grup 1.si olacak. Biz Siena ile 3-3 galibiyette olacağız. Ve 3+ farka ihtiyacımız olacak. Ancak 6. hafta Partizan kazanırsa 2 sene önce olduğu gibi gruptaki tüm takımlar 3-3 galibiyette olacak ve genel averajda en iyi durumda olan kazanacak. Efes 4 maçın 3'ünü kaybetteiğinden genel averajda en kötü durumda. Ama gruptan çıkmak için almak zorunda olduğu galibiyetler zaten bu tabloyu değiştirecektir. Yani 5. hafta Pao 6. hafta Partizan kazanırsa averajla sonuncu da olabiliriz grup lideri de..

Benim tesbit ettiğim tüm olasılıkları bunlar. Arkadaşların yorumlarına göre müdahale edebiliriz. Bize düşen o gün salonda olmak ve takımımıza destek vermek.

http://efesliler.blogcu.com/2008-top-16-son-2-haftaya-girerken-ihtimaller_10344331.html
07.03.2008

15 Aralık 2007 vs Casa Ted Kolejliler

Maç saat 17'de Ahmet Cömert'de. Geçen sene gelenler bilir Alpella ile o salonda maç yapmıştık. Hayatımın en eğlenceli maçlarından biri olmuştu. Salon küçük olduğundan hem oyuncularla hem de rakiple iletişimimiz süperdi. Hatta Alpellalı Ömer'e tek başıma nüfuz etmiştim ki Fao şahitimdir.

Daha önce Kolejliler, TED Kolejliler, Mydonose Kolejliler olarak karşımıza çıkan rakibimiz bu sefer mobilyacıların desteğini almış.

Ankara'daki son maçı canlı izlemiştim. Ankaragüçlülerin şaşkın bakışları altında pankartımızı asmış daha sonra tacizkar sözlerine muhatap olmuştuk. Nerdeyse yeniliyorduk. O maça bakmayın. Son 15 maçımızda ortalama 22 sayı farkla yeniyoruz.

Bizim gibi ABDlilerin önderliğinde giden bi takım. Türkler'den Nezih'i beğeniyorum. Türkiye kupası'nda FBÜ'ye çok sıkıntı çıkarmıştı.

Rahat kazanacağımız bir maç . Bu kazanacağımız anlamına geliyor mu? Bilemiyorum. Alpella maçı da rahat kazanacağımız bir maçtı çünkü.. Geçen maçta Nicholas oynamadığına göre asıl şimdi 50. maçına çıkıyor. Tabi oynarsa..

http://efesliler.blogcu.com/15-aralik-2007-vs-casa-ted-kolejliler_4802087.html
14.12.2007

17 Kasım 2007 vs BJK Cola Turka (BBL) öncesi

Avrupa'daki gibi ligde de işler çok iyi gitmiyor. 6 haftada 2 mağlubiyet aldık. Rakibimiz diyebileceğimiz FB Ülker ve Telekom'a yenildik. Şimdi yine rakiplerimizden BJK Cola Turka ile oynuyoruz.

Skorer bir takım diyebiliriz. Ortalama 82 sayı atıp 66 sayı yiyorlar. Yani savunmaları da sağlam durumda.

Sene başında Apodaca ve Dalmau'nun takımı sırtlayacağını düşünürken takımın yıldızı Sandro Nicevic oldu. Maç başına 13,50 sayı 8,33 hava topu 1,83 blok ortalamalarıyla oynuyor ki 3 alanda da takımın yıldızı. Geçen sene Le Mans formasıyla 2 defa bizimle oynamıştı.

Kaya Peker bizdekinin aksine skorer bir oyun oynuyor. 3lük kullanmasına izin vermeliyiz. Çünkü sürekli potayı dövüyor.

Onlar da bizim gibi 2 mağlubiyet aldı. 2 mağlubiyet de ligin önemli takımları Telekom ve Pınar Karşıyaka'dan geldi. 1 haftadır seyircilerine çağrı yapıyorlar. Cola Turkacılar salona akın edecektir.

http://efesliler.blogcu.com/17-kasim-2007-vs-bjk-cola-turka-bbl-oncesi_4609146.html
16.11.2007

15 Kasım 2007 Le Mans Maçı Öncesi

Geçen sene de karşılaştığımız ve İstanbul'da sezonun en büyük hayal kırıklığını bana yaşatan Le Mans ile 4. hafta mücadelesine çıkıyoruz. Geçen sene maçı Efes'in elinden alan ve sezonun en iyi maçlarını çıkaran Kenny Gregory bu sene bizde.

İlk 3 maçı maçta sadece 1 galibiyet aldığımızdan dolayı kaybetmeye tahammülümüz yok. Onlar 3 maçını da kaybettiğinden çıkış arıyorlar. Geçen seneden aldıkları gaz sayesinde neden Efes'i yenmeyelim diye düşünüyor olabilirler. Cibona bile bizi yendiğine göre böyle düşünmekte haksız da sayılmazlar.

Geçen sene takımın en iyi 3 oyuncusu takımdan ayrıldı. Gregory bizde. Sandro Nicevic BJK Cola Turka'da. İyi de sezon geçiriyor. Geçen sene kelimenin tam anlamıyla takımı sırtlayan eric Campbell İsrail'in dandik bi takımına gitti.

Yeni bir takım kurdular. Ama bizim gibi tam oturmadı. 2 ABDli getirdiler. Daha çok onlar takımı sırtlıyor. Bi de Sırbistan'dan Bogdanovic diye genç bir yetenek bulmuşlar.

Velhası-ı kelam. Bizim kalibremizde değiller. Ama Cibona da değildi..

http://efesliler.blogcu.com/15-kasim-2007-le-mans-maci-oncesi_4577796.html
11.11.2007

Efes Pilsen kültürü 2 -Aydın Örs ve FB Kültürü

Aydın Örs Efes Pilsen camiasında yetişmiştir. Efes Pilsen onu biçimlendirmiş, o da Efes Pilsen'i biçimlendirmiştir. Alt yapıdan başlamış, hem oyuncu hem de antrenör yetiştirmiştir. Geçen sene FBÜ şampiyon olduğunda "Efes'i durumuna bu ülkede en çok üzülen iki kişi varsa biri ben diğeri Nejat Sayman'dır." demişti. FBli olabilir. Bu ülkede sporun gelişmesinin önündeki en büyük engel zaten takım tutmanın 3'te 1 olasılıktan birine bağlanmak olmasıdır ki bu ayrı bi tartışma konusudur. FBli olması onun Efes Pilsen kültürü ile yetiştiği, melekelerini Efes'te kazandığı ve geliştirdiği gerçeğini değiştirmemektedir. Antrenörlük, oyuncu yetiştiriciliği, sistem kurmak gibi özelliklerini Efes Pilsen'de kazanmış Efes Pilsen'de geliştirmiş ve Efes Pilsen için kullanmıştır. O Efes'in basit bir çalışanı değil her zaman parçası olmuştur. Başarısız sonuçlar üzerine görevine son verilmiştir ki bu her profesyonel kulüpte olabilecek bir durumdur.

Oktay Mahmuti'ye gelince teşekkür edilmediğinin nerden çıktığını bilmiyorum. Oktay Hoca ile birebir konuştum. Engin Özerhun'un biraz da mahçup bir şekilde biraz ara versek mi hocam diye sorduğunu onun da doğal olarak vermeyelim diyemeyeceğini ve hiç bir burukluk yaşamadan teşekkürle ve el sıkışarak sıyrıldıklarını söyledi.

Eğer Efes Pilsen ve Fenerbahçelilik kültürünü başarı ve teşekkür ile karşılaştırılıyorsa şampiyon takımın koçu Aydın Örs'e, hem de sezon içinde arkadan iş çevirerek, hem de o kadar yakınılan Turgay Demirel ile işbirliği yaparak hem de TBF'nin yükünü hafifletmek için yapılan muamele göz önüne alınabilir.

Efes de kabalık yapabilir. Anlık sinirle haksız muamele edilebilir. Ergin Ataman'ın gönderilişi böyle olmuştur mesela. Sene başında teslim edilen takım başarısız sonuçlar alınca görevinden ani bir kararla, önceden haber verilmeden ama arkadan da iş çevirmeden mertçe alınmıştır. Efes Pilsen kültürü bunu gerektirir.

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-kulturu-2-aydin-ors-ve-fb-kulturu_4434984.html
25.10.2007

23 Ekim @ Cibona Zagreb (Euroleague)


Cibona ile defalarca karşılaştık. Görünüşe göre istatistikler bizim yanımızda değil. Şahsen en nefret ettiğim deplasman. Ayrıntıları bulabileceğiniz yazı bu: http://www.basketbolhaber.com/erkekler-1.-ligi/efes-zagreb-deplasmanindan-mutlu-donemiyor.html


Özellikle deplasmanda pek kazanamamışız. Biri 3 uzatmalı efsane maç. Diğeri 2006'da aynı sezon üst üste 3 kez kaybettikten sonra 4. maçta galip gelebildiğimiz o sayede üst tura çıktığımız, Cibona’nın ise Efes’e karşı sadece 1 maç kaybetmesine rağmen elenmesine neden olan dramatik maç. Onun dışında İstanbul’da kazansak da Zagrep’te defalarca kaybettiğimizi hatırlıyorum

Tabi illa geçmiş maçlara bakacaksak yıllardır Efes'in mağlubiyetle Avrupa'ya başlamadığını bilmek biraz olsun güven veriyor. Bugüne bakarsak Adriyatik Ligi'nde 6'da 3 yapabilmişler. Kaybettikleri takımlar Sloven Union Olimpija (nispeten güçlü sayılabilir), Sırbistan'ın genelde dandik kulüplerinden ama bu sene atılım yapmaya çalışan hatta Uleb Cup’ın sürprizi olacağını düşündüğüm Crvena zvezda yani Kızılyıldız ile zaman zaman Uleb Cup Fiba Euro Cup gibi ikincil kupalarda gördüğümüz Hırvat Zadar. Tabi Cibonalı oyuncuların Adriyatik Ligi'ne göre göz önünde oldukları Yuro Lig maçlarında daha konsantre olacaklarını düşünüyorum. Tanıdıklarımız Mula ve Ayuso’nun sadece bi Yunan takımından kontrat kapmak için bile bu maça asılırlar. Tabi hiç tanımadığım yeni 3 Amerikalı’sı nasıl performans gösterecek göreceğiz.

http://efesliler.blogcu.com/23-ekim-cibona-zagreb-euroleague_4422102.html
23.10.2007

Efes Pilsen kültürü

GS Cafe Crown Oktay Mahmuti ve Aydın Örs'e teklif götürmüş. İkisi de reddetmiş. Takımın başında biri varken başkası ile ilgilenmek, teklif götürmek futboldan basketbola taşımak istedikleri bir anlayış. Basketbol camiasında Efes Pilsen kültürüyle yetişmiş bu iki çalıştırıcı da teklifi reddetmiş. Takımın coach'u varken biz bu teklifi hiç almamış kabul edelim mealinde bir şeyler söylemişler.

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-kulturu_4384630.html
17.10.2007

17 ekim 2007 FB Ülker maçı ön analizi

Bu maçta saha dışı faktörlere dikkat edilmeli. Efesliler maçı hemen saha kenarında izleyecek. Ömer Onan'ın Nicholas'a yaptıklarına yapacaklarına dikkat edin. Sürekli çekerek, iterek yaptığı faullü ve ancak hoşgörülen savunmaya hakemler Euroleague hakemi gibi davranırsa Ömer çabuk faul sorununa girecektir. Ama her zaman olduğu gibi muamele edilirse Drew'in oyunu bozulacaktır. O kadar müsamahadan sonra verilen 1 tane faule Ömer aşırı tepki verecek seyirciler de provoke edilecektir.

Vidmar Tanjevic'in bombası. Onun sahada olduğu dakikalar bizim için çok değerli. Israrla onun üstünden hücum edilmeli. Savunmadayken de dış şut deneteceğimize topun olan inmesi sağlanmalı. Oyun ne kadar Vidmar'ın çevresindeyse o kadar avantajlıyız demektir.

3lükler yine maçın kaderini belirleyecektir. Yapılan onca savunmaya karşın İbrahim ve Mrsic'in 3lükleri tüm düzenimizi bozuyor. Hadi bunları engelleyemedik. Buna Mirsad'ın katılmasını engellemeliyiz. Kerem oyundayken pek dışarı çıkamıyor. O yüzden Mirsad'ı mümkün oldukça Hutson'la tutmalıyız. Top ona dışarı verildiğinde uzun oyuncumuz yoksa kısalar rahatsız edici koşular yapmalı. Oyak maçında Oğuz Savaş'ın da 3lük veya yüksek posttan şut atabildiğini gördüm. Cumhurbaşkanlığı'nda pek kullanmamıştı ama en azından orta mesafeli şut tehlikesi olan bir uzun. Top pota altındayken uzunlarımız rakibe üstün ancak topla dışarda buluştuklarında Hutson dışında hareketli uzunumuz yok. Dışardan şut sokabilen uzunumuz nerdeyse hiç yok.

Uzunlara yüksekten top indiremediğimizde şuttan ziyade içeri dalmayı denemeliyiz. Geçen senenin aksine artık daha çok penetre eden bir takımız. İçeri daldığımızda turnike bulabiliyoruz. Ya da Ankara'daki maçta olduğu gibi yardıma gelen FBÜlüler sayesinde uzunlarımız boş pozisyonda yakın mesafeden topu potaya bırakabiliyoruz. Ender'in ve ikinci yarıda zaman zaman Nicholas'ın etkili olduğu dönemlerde bu iki oyunu da çok sıklıkla uyguladık ve kolay sayı bulduk.

Maç başında konsantrasyon eksikliğine düşmememiz gerekiyor. Maçın büyük kısmını geride götürmenin fiziki ve psikolojik etkileri tüm maç boyunca performansımızı etkiliyor. Uğraşıp geri döndüğümüzde ise ya tekrar geri düşersek stresi yaşanıyor. Zaten son maçların hayaleti başımızda.

Ne söylersek söyleyelim işe yaramayacak şey ise serbest atışlar. NBA'de charity line derler serbest atış çizgisine. Charity iyilik, yardım, hayır işi gibi anlamlar taşır. Savunma olmadan kolay sayı imkanıdır. Umarım yüzdemizi yükseltiriz.

http://efesliler.blogcu.com/17-ekim-2007-fb-ulker-maci-on-analizi_4374451.html

15.10.2007

14 ekim 2007 @ Kepez (BBL)

Maçın istatistikleri yayınlandı. 1,5 gün sonra yayınlanmış olması tam anlamıyla rezalet. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kaybetmemizin asıl nedeni dış şutlarda yeterince iyi olmamamızdı. Her şeye rağmen kazanabilecekken kaybetmemizin nedeni ise serbest atışlardaki düşük yüzdemizdi. Kepez maçına bakıyorum. %64 ile serbest atış kullanmışız ki %75'in altındaki her oran düşüktür. Üçlüklerde de durum geçen maç gibi. 10'da 3 ile %30 oranımız var. Rakip Kepez iken bu yüzdeler olmasına rağmen içeri dalmalarla ve hızlı hücumlarla hedefe ulaşırsın. Ama zirveye oynayan takımlara karşı kazanamazsın. Nicholas 12 asist yapmış Wright ise 0. Bu işe çözüm bulmak lazım. Nicholas'ın takımda kalması bu senenin en iyi transferi olmuş. Yeni oyunculardan da Hutson harika performansıyla göz dolduruyor. Woods ise ikinci derecede hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Boyu sayesinde kollarına takılan ribaundlar olmasa hiç bir varlık göstermemiş diyeceğiz.

http://efesliler.blogcu.com/14-ekim-2007-kepez-bbl_4371196.html
14.10.2007

Minnesota maçı..

Engin Özerhun'dan Minnesota maçının arka planına dair bazı bilgiler öğrendim. Bir daha NBA takımı getirmek istemediğini söyledi. Çok uğraştırmışlar. Bitmez tükenmez istekleri varmış. Her şey için kesin kurallar, fazlasıyla profesyonel tavırlar bitmeyen istekler bıktırmış. 3 gün boyunca maç öncesi oyuncuların tanıtımı için uğraşmışlar. Bir o kadar da televizyonda verilecek bilgilerin grafikleri için uğraştırmışlar. Tutturmuşlar kapılar 18:30'da açılacak diye. Bizimkiler iftar saati diye istememişler. Sonuçta biraz daha geç açılmış kapılar. Çok fazla yemek yiyorlarmış. Hem de Çırağan'da yiyince bayağı batırmış masrafları. Murat Murathanoğlu da ömrümden ömür gitti diyormuş. 1 haftadır adamı esir etmişler. Oyuncular tanıtılırken birisi de elinde kronometre isimleri ne kadar sürede okuduğuna bakıyormuş. Uzun okuyunca uyarıyormuş.

Ayrıca öğrendim ki Euroleague yönetim kurulunda yer alan 5 kulüpten biri Efes Pilsen'miş. Gurur duydum. Engin Özerhun İspanya'da yönetim kuruluna katılmış. Real Madrid Toronto Raptors maçını izlemiş. Kerem Tunçeri ilk 5 başlamasına rağmen pek iyi oynayamamış.

http://efesliler.blogcu.com/minnesota-maci_4362064.html
13.10.2007

Cumhurbaşkanlığı Kupası 10 Ekim 2007

Maçtan şimdi çıktım. Salonun 4'te birinde Efes taraftarı vardı. İkinci yarıda harka tezahürat yaptık. Nicholas'ın biraz silkinmesiyle takım maça asıldı. Wright hiç bir şey yapmadı. Serkan da öyle. Woods nerdeyim ben der gibiydi. Ama boyu sayesinde bir kaç olumlu hareket yaptı. Bu 3 önemli pozisyondaki oyuncularımız pozitifi bırakın negatif etki etmelerine rağmen maça tekrar ortak olduk. Ender kendine gelmiş. En azından Efes'ten giden Ender değil.

Maç başındaki konsantrasyon eksikliği yüzünden geri düştük. Başlarda oyuna kafalarını verememiş gibiydiler. Sonra asıldık. Öne geçtik. Ama hücum edemediğimiz için FB Ülker geri geldi. Ömer Onan tüm maç boyunca Nicholas'ı çekiştirdi, itti durdu. Top ondaolmadığında da bu böyleydi. Hakem son ana kadar hoş gördü. Maç sonuna doğru faulü verince o kadar şaşırdı o kadar şaşırdı ki şaşmalara doyamadı. Ağzından bi küfür çıktı. Hakeme küfredince bir de teknik faul aldı. Ayrıca hakemlerden biri geldi Ermal'a otur yerine son kez uyarıyorum. Yoksa teknik faul çalarım dedi. Adamın morali bozuldu. Daha sonra oyuna girdi. Yaptığı bir hata üzerine Blatt'in çok sert uyarısıyla kenara alındı. Morali daha da bozuldu.

Maçı kaybetmemizin ana nedeni olmasa da herşeye rağmen kazanabilmemizi engelleyen faktör faul atışları oldu. Kaç atış kaçırdığımızı bilmeden yazdıyorum. Ama çok da kritik olmayan anlarda bol bol kaçırdığımız serbest atışlar gayret gösterip kafa kafaya geldiğimiz anlarda keşke dedirtti.
Takıma wright'ın pek bir katkı sağlayamayacağı şimdiden görünüyor. Hutson ve Gregory iyi transferler olmuş. Woods'a hala biraz şans veriyorum. Serkan'daki sorun ne bilmiyorum.
Ankara'da keşke İstanbul'da da olsa dedirten cinsten bir taraftar topluluğumuz vardı. Ben de ikinci yarıda amigoluğa soyudum. Ama amlamışım. Belime giren ağrı yüzünden son 5 dakikada hiç bir şey yapamadım.

Devre arasında oyuncular ellerinde ufak basketbol toplarıyla geldiler. tribünlere gönderdiler. Kerem Gönlüm ise doğrudan bana yöneldi ve topu bana verdi. Güzel bir anı olacak.
Takım, Wright, Woods ve Serkan'ın nerdeyse hiç bir katkı sağlamamasına rağmen inançlarını kaybetmedi. Geçen sene olmayan bir kardeşlik, arkadaşlık ortamı var gibi geldi. Ama Serkan'da ne var bilmiyorum. Kenarda, suratı geçen sene Haislip'in suratı gibiydi. Bir mutsuzluğu ya da halinden memnuniyetsizliği var. İsteksiz oynadı demiyorum. Bir şeyler yapmaya çalıştı. Ama oyundayken de kenardayken de suratının şekli hiç hoşuma gitmedi.

http://efesliler.blogcu.com/cumhurbaskanligi-kupasi-10-ekim-2007_4350902.html
10.10.2007

Mark Jackson Olympiakos'ta

Olympiakos eski oyuncumuz Mark Jackson ile anlaşmış. Bu adam bize geldiğinde takım baştan aşağı değişmişti. Bu değişimden Yeni Sezon Yeni Oyuncular yazımda bahsetmiştim. O sene gelen yabancılardan biri de Mark Jackson'dı. Efes 7 maç dayanabilmişti ona. Takımdan gönderildi. Sonra NBA'de gördük adını. Hem de iyi süreler alarak iyi istatistikler tutturarak. NBA istatistiklerinin zirvesinde olduğu dönemlerde bir röportajını okumuştum. Türkiye'de iyi para kazandığını, çok genç olduğu bu dönemi hem kariyeri açısından hem de maddi olarak iyi değerlendirdiğini söylüyordu.

Madem konuyu o dönemden açtım, devam edeyim. Mark Jackson gönderilince bir süre yeni yabancı getirilmedi. Ama bir Galatasaray maçında bizim uzunlar Benjamin Handlogten ve Quadre Lollis karşısında ezilip maçı da kaybedince yeni bir uzun aramışlardı. Pek kimse hatırlamaz Stephen Howard diye bir adam getirilmişti. 1 maç oynadı nedendir bilmiyorum o maçtan sonra gönderildi. Sezonun ortasında kaliteli bir başka yabancı uzun bulunamadığından Rickie O'neil Winslow alındı. Yaşı asgari 23-24 olanlar onu yıllarca oynadığı PTT'den hatırlayabilirler. Yamulmuyorsam sezonun ilk kısmında herhangi bir takımla anlaşamadığından boş durumdaydı. O Mark Jackson'dan daha iyi performans göstermedi aslında. Ama sezona onunla devam edildi. Ve Efes Pilsen'in ilk Final 4 posterine de girdi. 2000 Final 4'undaki Rickie O'neil Winslow'un hikayesi böyle gelişmiştir.

http://efesliler.blogcu.com/mark-jackson-olympiakos-ta_4341287.html
09.10.2007

12 Mart 2009 Perşembe

Efes Pilsen Daçka'yı da Ezdi Geçti

İlk 2 günün mağlubiyeti ve galibiyet olmayan karşılaşmada Efes Pilsen'imiz ilk yarısını 46-32 önde kapattığı maçta ikinci yarıda rakibini sürklase ederek maçtan 34 sayı farkla galip ayrıldı: 92-58. Sadece 16 saat arayla maç yapmak zorunda bırakılan takımımız buna rağmen harika bir performans gösterdi ve 2007-08 sezonu için ümit verdi. Kenny Gregory 19 sayı ile takımımızın en değerli oyuncusu olurken Pınar Karşıyaka maçında beklenen oyunu sergileyemeyen Loren Woods maçı 18 sayıyla tamamladı.

Maça Efes Pilsen Ender, Woods ve Mustafa’nın bulduğu basketlerle başlarken, Darüşşafaka bu sayılara Melih ve Hamilton ile cevap verdi. Maçın 4. dakikası 10-4 Efes Pilsen üstünlüğünde geçilirken lacivert beyazlılar Hutson’ın ile skor üretti. Hakan’ın basketleri ile hücumda iyi organize olan Darüşşafaka rakibinin farkı açmasına izin vermedi ve ilk periyodu Efes Pilsen 22-18 önde tamamladı. İkinci periyoda 2 takım da karşılıklı basketlerle başladı. Gregory’in 3 sayılık basketinin ardından pota altında Kerem, dışardan da Nicholas ile skor bulan Efes Pilsen 15. dakikayı 10 sayı farkla 32-22 üstün geçti. 6 dakika boyunca potasında sadece 4 sayı gören lacivert beyazlılar Ermal ve Hutson ile etkili oldu. Farkı eritmeye çalışan Darüşşafaka Mesut ve Barış ile basketler buldu. Nicholas-Woods ikilisini durdurmakta zorlanan yeşil siyahlıların boyalı alan içerisindeki savunma zaaflarını iyi değerlendiren Efes Pilsen ilk yarıyı 46-32 önde tamamladı.

İlk 2 maçın suskun ismi Loren Woods, 10 sayı ile maçın ilk yarısının en skorer oyuncusu durumunda. Ayrıca 2'si hücum olmak üzere 5 ribaunt aldı, 2 asist yaptı. Bu istatistikleri 10.39 dakikada gerçekleştirdi. Ve daha ilginci bu sayıya hiç atış kaçırmadan %100 isabetle ulaştı.

İlk yarı için bir diğer olumlu istatistik de serbest atışlada... 14'te 13 başarılı serbest atış yaptık. %77.7 ile oynadığımız ilk 2 günden sonra bu maçta serbbest atış yüzdemiz ilk yarı itibariyle %92,8.

İkinci yarıya da Efes Pilsen Hutson ile etkili başladı. Farkı 20 sayıya kadar çıkartan lacivert beyazlılar oyunun kontrolünü elinde tutarken, 25. dakikayı 56-40 önde geçti. Wright’ın da skora katkısı ile üstünlüğünü koruyan Efes Pilsen karşısında üçüncü periyodun son dakikalarında Darüşşafaka, Barış ile farkı eritmeye çalışsa da son periyoda lacivert beyazlılar 61-47 önde girdi. Karşılaşmanın final periyoduna Hutson-Ender ikilisinin basketleri ile başlayan Efes Pilsen, son 5 dakikasına 75-50 önde girdiği maçtan 92-58 galip ayrıldıİlk yarıda 1 serbest atış kaçıran Efes Pilsen'imiz ikinci yarıda kullandığı serbest atışlardan hiç birini kaçırmadı ve 22'de 21 ile %95 serbest atış yüzdesi tutturdu. Kupanın ilk maçlarında dış atışlarda etkili olurken bu maçta 21'de 5 üçlük attık. Ancak 2 sayılık atış yüzdemizi yükselterek %58'e çıkardık. Bunda uzun oyuncularımız Loren Woods ve Andre Hutson'ın yüksek yüzdeli atışları etkili oldu.

Opel Türkiye Kupası C Grubu’nda son gün oynanan ilk maçın ardından basın mensuplarının yaptığı değerlendirme sonucunda maçın yıldızı Efes Pilsen takımından Andre Hutson oldu. Hutson ödülünü Opel Ordu Bayi Satış Müdürü Osman Yeşilyurt’un elinden aldı.

Maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında çalıştırıcımız David Blatt 3 maçı da kazandıkları için mutlu olduklarını söyledi. Blatt, “Sezona büyük zorluklar yaşamadan başladığımız için ve Ordu’da oynadığımız 3 maçı kazandığımız için mutluyuz. Bunun yanında gelişme göstermemiz gereken yönlerimiz olduğunu da biliyoruz ancak kazanarak öğrenmek kaybederek öğrenmekten çok daha iyi. Ordu’da çok güzel bir 4 gün geçirdik. Salondaki atmosferin enerjisi ve maçlarımıza olan ilginin yoğunluğu çok güzeldi. Türkiye’de futbol ile birlikte basketbolun da bu kadar ilgi görmesi sevindirici” dedi.

http://efesliler.blogcu.com/efes-pilsen-dacka-yi-da-ezdi-gecti_4310967.html
04.10.2007