8 Ekim 2009 Perşembe

Efes Pilsen: 81 - CSKA Moskova: 74

Abdi İpekçi'ye uzun süre gitmediğimde orayı özlerim. Ne de olsa basketbolla olmasa bile canlı canlı basketbol maçı izlemekle orda tanıştım. Ama Ayhan Şahenk'i bir türlü benimseyemedim. Uzun bir aradan sonra Efes Pilsen CSKA maçı için Ayhan Şahenk'teydim. Salonda olmak güzel. Efesliler.org'dan arkadaşlarımı salonda gördüğüm için de ayrıca keyif aldım.Ama İpekçi'nin localarında maç izlemenin keyfini hiç bir şey vermiyor.

Salonda ortalama bir lig maçında olduğu kadar seyirci vardı. İki Euroleague takımının mücadelesinde daha fazla insan olmalıydı. Ama sonuçta sporu değil spor kulüplerini seven bir ülke olduğumuzdan bu normal.

Maç 7'de başladı. 6'da işten çıkıp 7'de Ayhan Şahenk'te olabilmek kolay bir şey değil. Yine de ben çok fazla geç kalmadım.Benim gibi geç gelen arkadaşlar oldu. Maçın ikinci yarısına yetişebilen de vardı.

Maç yazısı yazmayı pek beceremem. Ama gözüme çarpan bir kaç husus var. Onları paylaşayım.

Öncelikle CSKA'nın uzun rotasyonu çökmüş. Kısa geçmişte Van Den Spiegel, David Andersen, Terrence Morris, Erazem Lorbek, gibi adamları gördüğümüz pota altındaki oyuncuların hiçbiri yoktu. Açıkçası sahaya çıkan uzunu da tanıyamadım. Arkasında adını güçlükle okudum. Sokolov'muş. Gerçi adını öğrenmem bir şey ifade etmedi. Çünkü hatırlayamadım. Ama Efes Pilsen pota altında yeterince etkili olmadı. Santiago'nun henüz yeterince forma girmemiş olduğu açık. Kasun geçen seneki seviyede. Kaya Peker dönem dönem öyle patlamalar yapıyor ki kariyerinin en olgun dönemlerinde. CSKA pota altındaki zaafının farkında olduğundan pota altına top indirilmemesi için olağan üstü gayret gösterdi. Çoğu zaman da başarılı oldu. Santiago'nun adı hala etkili sanırım. Özellikle Santiago klasik pivot hareketlerini yapabileceği tarzda pası çok az alabildi. Efes Pilsen'in ordan yeterince en subjektif nedeni ise potaların sert olmasıydı. Santiago, Kaya ve Kasun'un kaç tane basit ve boş turnikesi potanın içinden çıktı hatırlayamıyorum. Ayrıca savunma anlamında Kerem'in yokluğu çok hissediliyor. Kasun ve Santiago'da şimdilik savunma sertliği yok. Kaya'nın oyunda olması sertlik seviyesini hemen bir üst düzeye çıkarıyor.

CSKA'nın uzunlarına inat kısa rotasyonu hala harika. Genelde pota altı mücadeleleri göze hoş gelir. Ama bu maçta üç sayı çizgisi etrafındaki mücadele de hoşuma gitti. Bir tarafta Siskauskas, Holden, Langdon diğer tarafta Rakocevic, Shumpert, Smith

Nachbar çok fazla süre almadı. Biz tribünde sohbet muhabbet ve de makara halindeyken sanırım bir hata yaptı. Alınan molada Ergin Ataman çok kızdı. Bağırıp çağırdı. Taktik çizilen levhayı Nachbar'la arasında bir yere doğru attı. Nachbar'ın yüzü düştü tabi böyle olunca. Ergin Ataman bir daha da oyuna sokmadı Nachbar'ı.

Rakocevic çok çok iyi bir 2 numara. Ama 1 numarada olmuyor. Oyun kurucu olarak sahada olduğu anlarda bence çok sırıttı. Rakocevic'in oynatması değil oynatılması gerekiyor. Ender Arslan bunu pek beceremedi. Umarım Kerem Tunçeri başarır.

Shumpert'ten söz etmezsem hakkaniyetsizlik yapmış olurum. Eli hiç titremedi. Gösterişsiz bir oyunu var. Sahaya çıkıyor ve yeksenak bir şekilde vazifesini yapıyor. Geçen sene final serisinde maçı nasıl bıraktıysa aynı şekilde devam ediyor.

Efes son hücuma 23 saniye gibi bir süre ve 2 sayı geride başladı. Nedense 17, 18 saniye gibi bir sürede hücuma başladılar. Ve bir kaç şutla zor buldular sayıyı. Sanırım CSKA'nın faul hakkının dolmamasından dolayı faul yapacağını ve bu sırada atılan şut da girerse basket faul olacağını düşündü Ergin Hoca. Faul olmazsa zaten normal hücuma devam edeceklerdi. Olursa ekstra bir sayı imkanıyla öne geçecekti. Ama beklenmeyen oldu. Efes 3 kere hücum etti. CSKA ise hiç faul yapmadı. Dolayısıyla Efes'in taktiği tutmadı. Son hücum için 8 saniyesi kaldı CSKA'nın. Sayı bulamayınca maç uzatmaya gitti.

Uzatma dakikalarında Efes lehine verilen bir karar CSKA'nın gardını düşürdü. Konsantrasyonlarını kaybettiler. Üst üste gelen sayılara karşılık vermediler. Langdon'ın son çeyrekte sakatlanması da bundan etkili oldu. Uzatmalarda oluşan fark Efes'in sadece olağan üstü dış atış kabiliyetinden değil CSKA'nın maçı bırakmasından da kaynaklandı.

Bir takımda iki tane Kerem olması olasılığı çok düşüktür. Hele ligin kalanında başka Kerem olmadığını düşününce... İkisinin de oynamama olasılığı daha düşüktür. Ama iki Kerem de salondaydı. Kerem Gönlüm'e yapılan tezahüratlar hoşuna gitmiştir umarım. Morale ihtiyacı vardır.

Bu akşam yine Ayhan Şahenk'teyim. Bu arada yeni formalarımızı aldık. Onun hakkında da sonra yazarım.

1 yorum:

  1. Efesli arkadaşım ben de fanatik ve doğuştan bir Efesli olarak bloğunu gördüm ve beğendim.Aslında seninle daha yakın irtibata geçmek isterim.Fakat mail adresini veya başka bir iletişim bilgine ulaşamadım.Senin bloğunu kendi bloğumda takip ettiklerime ekledim.İstersen sen de benim bloğuma bir göz at ve benim bloğumu da sen takip ettiklerine ekleyebilirsin.Efes Pilsen'in gerçek basketbol taraftarlarına sahip olduğunu gördüke nasıl seviniyorum bilemezsin.Bana bloğumdan veya mail adresimden ulaşabilirsin.Daha yakından tanışıp muhabbetimizi artırmak isterim. mail adresim : ufukcagdas23@yahoo.com blog adresim:http://messikaka23.blogspot.com/ en kısa zamanda görüşmek üzere.

    YanıtlaSil