23 Ocak 2011 Pazar

Siena maçı sonrası, Partizan maçı öncesi

Eve bir süreliğine bilgisayar ve internet geldi.. Elimden geldiğince bir şeyler karalamaya çalışacağım.

Siena maçı bittiğinde en ufak bir sevinç hissetmedim. Sadece kaybetmemiş olmanın rahatlığı vardı o kadar.. Kazanılan hiç bir maçı kopartamamamın, zaman zaman çok ileri çıkıldığında bile rakibin geri geleceğini bilmenin stresi maçtan alınan keyfi azaltıyor. Maç yine son topa geldi.. Zizis yıllar önce AEK'da yaptığı şeyi, yani son saniyede imkansız üçlükle kazanmayı bu kez beceremedi. Ama bu Efes'in başarısı değil Siena'nın başarısızlığı idi. Mesela geçen sene Unicaja'nın sayesinde top 16'ya çıktığımızda ne kadar kötü hissetmişsem, Siena galibiyeti ile de aynı şeyi hissettim. Maça doluşmuş ilköğretim bebelerinin dışında gerçek izleyiciler, taraftarlar da benim gibi maç bitiminde sinirli idi.

Ayrıca, sadece 2 farklı galibiyetin top 16 sonunda ne kadar yetersiz olacağını da göreceğiz..

Maçta neler gördük?

Rakocevic'in ne kadar önemli bir hücum gücü olduğunu, ve savunmada tamamen etkisiz hiç bir işe yaramaz bir oyuncu olduğunu gördük. Sürekli adamını kaçırdı. Sıklıkla perdelere takıldı. Hücum oyuncularının her temasında geri kaçtı. Sert duramadı. Attığından daha fazlasını tuttuğu adamlardan yedi Efes Pilsen. Ama artık alıştık sayılır. Maç sırasında çok kızsak da artık diyecek bir şey yok. Eldeki ürün bu.

Efes Pilsen pota altında uzunların yaptığı savunmasında sorun yaşamaya devam ediyor. Ama bu eksikliği kapamak için forvetlerin üst düzey yardımlaşması da devam ediyor. Pota altına inen toplar, ister Vujcic olsun ister olmasın çembere rahatlıkla ulaşıyor. Maçın özellikle ilk bölümlerinde Rakovic, sonra da inanılmaz etkili oldu. Efes Pilsen forvetleri devreye girdikçe, 5 numara oynayanlar iyi savunmacı olmasa da 3 ve 4 numarların etkisi çok büyük bir eksikliği gideriyor.

Bunların dışında, Efes Pilsen'in kazanma isteği, mücadele gücü, kısa oyunculara yapılan baskısı ve bu baskıyı faulsüz yapması çok olumluydu.

Şimdi önümüzde Partizan maçı var. Partizan maçı hakkında da konuşuruz. Ama öncelikle şunu söyleyeyim: Tüm takımın birbirine bulaştırdığı hastalığın etkisinden kurtulmaları durumunda maçın favorisi Efes Pilsen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder