9 Haziran 2009 Salı

Geri Dönüş: 2-1

En son canlı bir FB Ülker galibiyetini Mirsad'ın Haislip'ten dayak yediği maçta izlemiştim. Zaten o maçtan sonra Efes sadece 2 kez kazanabildi. İlkinde askerdeydim. İkincisinde ise İzmir'de değildim. Bu maçı da izleyemedim. Gaziantep'te otel odasında galibiyete tanık oldum.

Final serisinin ikinci maçın son 10 saniyesinde maçı ne kadar Efes'in kazanacağını düşünüyosam, 3. maçın büyük kısmında da FB Ülker'in kazanacağını düşünüyordum. İki maçta da yanıldım.. Benimle birlikte yanılan çok kişi de vardır heralde.

Efes geriden geldi. Ama göstere göstere değil. Uyuta uyuta geldi.. Fenerbahçe Ülker'li basketbolcuları uyuttu. Taraftarlarını da uyuttu. (FB taraftarını eleştirmek bana düşmez ama Ayhan Şahenk'teki 600 kişi daha etkili ve bilgiliydi.) Açıkçası beni de uyuttu. Hem de kelimeni iki anlamıyla da... Ne olduğunu anlamadan farkın son 2 dakikada 5 olduğunu görünce ayıldım. Ama nasıl uyumayayım. Maçın ilk 8 dakikasında 10 tane hücum ribaundu verilmiş. Maçın son dakikalarında fark var. Herkes içten içe 3-0'ı kutluyor.

Maçı genel olarak değerlendirecek değilim. Bir kaç hususa değinmem lazım. Ergin Ataman FB Ülker gibi çok önemli uzunları olan bir takıma karşı 4 kısa hatta nerdeyse 5 kısayla oynamasını anlamıyorum. Maçın normal süresindeki son atışta Efes 5 kısayla, FB Ülker 2 uzunla sahadaydı. Solomon nerdeyse, nasılsa biri hücum ribaundunu alır diye attı şutu. 2. maçta da bunun yüzünden çok top kaybetmiştik rakibe. Nereye kadar böyle gidecek bilmiyorum. Maçın son hücumunda Semih'in hücum ribaundu alıp sayı bulmasının müsebbibi Ergin Ataman'dır.

Dış şut atabilseydik kazanırdık demiştim ilk maçtan sonra. İkinci maçta atamadık. Üçüncümaçın ilk yarısında da atamadık. Ama sonraki 25 dakikada dış şut soktular. Maça ortak oldular. Dış şut sokmak zorundalardı. Çünkü FB Ülker pota altını rahatlıkla karartıyor. Sete sette Efes çok zorlanıyordu. FB Ülker ise dış şut sokmakta pek maharetli. Özellikle Mirsad'ı -ki sevmem kendisini- çok takdir ediyorum. Adam sürekli oyununun üstüne koyuyor.

Fenerbahçe Ülker normal sezonda da pek çok maçta üçlükten çok ikilik atış yapmıştı. Ve bu durum benim basketbol anlayışımda bir takımiçin olumlu birözellik değildi. Bu maçta da öyle oldu. Tam 14 tane üçlük soktular. Ve kimi Efes'in gardını düşüren basketlerdi. Ama 21 tane de kaçırdı. Ama sadece 29 tane ikilik atış kullandılar. Maçı bir an önce koparmak için atılan erken atışlar Efes'in işine yaradı. Yaramayabilirdi de.. Çünkü Fenerbahçe Ülker'de o 35 üçlüğün 25'ini sokabilecek potansiyel var.

Thornton ve Shumpert çok büyük iş yaptı. İllaki Smith'in maçı kurtarması gerekmediğini anladık. Sinan Güler için söylenecek çok şey var. Konuşmak gerekli. Kimi zaman istatistik kağıdına yansımasa da verdiği katkı maçın kaderini değiştirecek cinsten.

Bir de Kerem Tunçeri dikkatimi çekti. Ergin Ataman maçın sonlarını Ender ile oynayınca sanki maça küstü. Herkes heyecan içindeyken o kenarda oturmuş, lanetolsun der gibi bakınıyordu.

Efesliler yine maçtaydı. 12bin kişininiçinde 300 kişi de olsa burdayız diyebilme yürekliliğini gösterdiler. Efes Pilsen'in bizlere en az 1 borcu vardı. Borcumuzu tahsil ettik. Bu maçın kazanılması Efes Pilsen'in rüzgarı arkasına aldığı manasına gelmiyor. Sadece 2. maç telafi edildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder