29 Ocak 2010 Cuma

Igor Rakocevic vs Jeff Trapegnier


Maçın tarihi 18 Ocak 2006. İstanbul'daki Ülkerspor - Real Madrid maçından. Rakocevic yine esiyor. Henüz Ülkerspor tüm varlıklarıyla Fenerbahçe'ye ilhak olmamış.. Trapegnier Ülker'in en sevdiğim oyuncularındandı. Rako yine Abdi İpekçi'de ama o günlerden çok uzak.

28 Ocak 2010 Perşembe

Yine Hayal Kırıklığı (26'da 18 kez)

Çok fazla şey söylemeye güç bulamadığım bir maç.

"Yeterki böyle mücadele edin. Kazanmasanız da olur." klişesi vardır. Çoğu zaman doğrudur. İnsan inanarak söyler ama genelde kazanılan ve mücadele edilen maçlardan sonra söylenir. Kaybedilen maçlardan sonra bunu söylemek, takımının hakkını vermek kolay değildir. Neticede galibiyet istersin.

Bu maç da böyle oldu. Normal sezon maçlarının pek çoğunda, çok da kötü oynamadan kaybettik. Bu mücadeleyi gösterin yeter dedik ama artık bunu söylemek de zorlaşmaya başladı. Artık kötü oyun da olsa iyi skor bekliyorum. Çünkü sürekli yeniliyoruz. Efes Pilsen'in kazanması olağandışı oldu son 2-3 yılda. Sürekli mağlup ayrılıyoruz sahadan. Daha önce verdiğim bir istatistiği güncelleyeyim. David Blatt'li senede İstanbul'da Pao'yu sürklase ettiğimiz maçtan sonra düşüş başladı. O maçtan sonraki 26 maçta tam 18 kez Efes Pilsen mağlup oldu. 26 maçta 18 mağlubiyet. Bu rezil tablo uzun bir süre de değişmeyecek gibi görünüyor. Gerek İstanbul'da gerekse de televizyon başında izlediğimiz deplasman maçlarından mütemadiyen mağlup ayrılmak beni iyice yıpratmaya başladı.

Başta söylediğim gibi maç üzerine söylenecek çok fazla şey yok. Maç sonuna doğru skor 67-67 iken kazanacağımızı düşünmüştüm. Yine olmadı. Yine hayal kırıklığı...
Ve ayrıca toplam maliyetleri Beko Basketbol Ligi'ndeki bir kaç takımdan daha fazla olan Rrakocevic ve Nachbar transferlerinin bile birilerinin kellesinin gitmesi için yeterli olması lazım.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Popovic Yeni Atkısıyla

Mersin BŞB maçından hemen önce, armağan ettiğimiz yeni atkısıyla..

Real Madrid'de Forma Giyen Efesli Basketbolcular

Kerem Tunçeri

Charles Smith

Igor Rakocevic


26 Ocak 2010 Salı

Efes Pilsen - Real Madrid Eşleşmeleri

Efes Pilsen, Real Madrid ile 8 kez karşılaşmış. Şu an 4-4'lük beraberlik var.

İki takımın eşleşmelerinde ilginç bir durum bulunuyor. Maçlarda deplasman takımlarının bariz bir üstünlüğü var. Bu 8 maçın 6'sını deplasman takımı kazanmış. Bu maçlarda da durum 3-3..

Bir başka anlatımla Efes Pilsen kazandığı 4 maçın 3'ünü Madrid'de kazanmış. Real Madrid de kazandığı 4 maçın 3'ünü İstanbul'da kazanmış. Ev sahibi olarak sadece 1 maç kazanabilmiş takımlar.

İnşallah yarın akşam da deplasman takımının kazanması geleneği devam eder.
İki takım arasındaki bütün maçlar şöyle:
10.02.1997 Madrid Real Madrid-Efes Pilsen 66-76
20.11.1997 İstanbul Efes Pilsen-Real Madrid 78-81
07.03.2002 İstanbul Efes Pilsen-Real Madrid 63-67
17.04.2002 Madrid Real Madrid-Efes Pilsen 92-109
02.12.2004 İstanbul Efes Pilsen-Real Madrid 74-70
26.01.2005 Madrid Real Madrid-Efes Pilsen 57-72
26.11.2008 İstanbul Efes Pilsen-Real Madrid 81-95
14.01.2009 Madrid Real Madrid-Efes Pilsen 80-69

Fikstürüne Bir Kez Daha Kurban Olayım

Sezon başında yine değinmiştim bu konuya. Tekrar denk geldi.

Başlayacam böyle fikstürün ızdırabına. Sene başında da böyle olmuştu. Top 16’da yine aynı şey. Türkiye liginde hepi topu 5 tane takım Efes Pilsen’i zorluyor. 5’i de Top 16 maçlarının arasına sıkışmış. Sadece yolculukların az olması biraz rahatlatıyor o kadar..

27 Ocak Çarşamba, Madrid: Real Madrid – Efes Pilsen
30 Ocak Cumartesi, Bandırma: Banvit – Efes Pilsen
3 Şubat Çarşamba, İstanbul: Efes Pilsen – Montpaschi Siena
6 Şubat Cumartesi, İstanbul: Efes Pilsen – Türk Telekom
11 Şubat Perşembe, Tel Aviv: Maccabi Tel Aviv – Efes Pilsen
14 Şubat Pazar, İstanbul: Fenerbahçe Ülker – Efes Pilsen
25 Şubat Perşembe, İstanbul: Efes Pilsen – Maccabi Tel Aviv
28 Şubat Pazar, İstanbul: Efes Pilsen – Beşiktaş Cola Turka
4 Mart Perşembe, İstanbul: Efes Pilsen – Real Madrid
7 Mart Pazar, İstanbul: Galatasaray Cafe Crown – Efes Pilsen
11 Mart Çarşamba, Siena: Montpaschi Siena – Efes Pilsen

23 Ocak 2010 Cumartesi

Efes Pilsen - Mersin BŞ Maçı İzlenimleri

Yeni geldim Mersin maçından. İstanbul'da fırtına var. İpekçi'ye gidip gelmek zor oldu. En son Partizan maçını orda izlemiştim. Özlemişim salonu.

İçerde 60-70 kişi anca vardı. Alper Yılmaz maçtan önce gelip bu soğuk havada bizi yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederiz dedi. Onore olduk.

Kapı önünde Efesliler'den bir arkadaşla konuşurken Daniel Santiago geldi. Çok sıcak kanlı adam. Hay may diyip elimizi sıkıp geçti içeri. Ben de arkasından bir ademoğlunun nasıl bu kadar uzayabildiğini düşünerek yürüdüm.

Soyunma odası civarındaki görevliler Efes teknik kadrosunu pek tanımıyorlar sanırım. Yardımcı antrenör Emir Alkaş'ı çevirdiler. Nereye gideceksiniz tarzı sorular ve ellerindeki liste ile karşılaştırmalarından sonra soyunma odasına soktular. Daha sonra Ufuk Sarıca geldi. Görevli Ufuk Sarıca'ya da adını sorup listeden kontrol edecekti ki Ufuk Hoca bombayı patlattı. "Benim adım o listelerde olmaz gülüm!" Görevlinin abondone olmasından istifade ederek o da içeri geçti.

Maçtan önce Bojan Popovic'e Efes Pilsen atkısı armağan ettik. Çok hoşuna gitti. Sıcakkanlıymış Bol bol teşekkür ettik. Biz de şans diledik kendisine. Maç sonuna kadar da çıkarmadı atkısını. Hem birlikte hem de atkısını açmış bir şekilde fotoğraf çektirdik. Verirken yanında Santiago da vardı. Biraz ayıp oldu. Bi çocuğa yanında başka çocuk varken çikolata varmış gibi biraz tuhaf oldu ama napalım. Bu sefer böyle olsun..

Mersin'de Efes Pilsen fomasını giymiş iki oyuncu vardı. Biri Asım Pars. Pek yakınlık hissettiğim biri değildir. Diğeri Goran Nikolic. Mersin anons edilirken sadece onu alkışladık.

Mersin sanırım doktor masör vs hiç kimse olmadan gelmiş salona. Bir pozisyonda Nikolic sakatlandı. Efes bençinin önünde olduğundan Efes doktoru Erşan Ateş ve masör Bahattin Tapan hemen müdahale etti. Ben o sırada Mersin bençinden de birilerinin fırlayacağını zannetmiştim. Yanılmışım. Sadece sempatik bir malzemeci amca var. O geldi. Ve sadece baktı. Nikolic bizim alkışlarımızla kendi bençine doğru gitti. Orda da Efes doktoru ve masörü ilgilendi. Beko Basketbol Ligi için bence çok acı bir andı.

Maçın kendisi için söylenecek çok fazla şey yok. Efes Pilsen kazanacağını, Mersin kaybedeceğini biliyordu. Olması gereken oldu. Ne yazıkki Efes rahat bir antrenman maçı oynadı. Hafta içi oynayacağı Euroleague maçına hazırlanamadı.

22 Ocak 2010 Cuma

Top 16 Programı Belli Oluyor

Euroleague, Top 16'nın maç programını oluşturmaya başladı. İlk 3 haftanın programı belli oldu. Efes Pilsen'in maçları şöyle:

27 Ocak Çarşamba, TSİ 21.45 : Real Madrid - Efes Pilsen:
3 Şubat Çarşamba, TSİ 20.15: Efes Pilsen - Montepaschi Siena
11 Şubat Perşembe, TSİ 21.00: Maccabi Tel Aviv - Efes Pilsen

Tüm programa burdan ulaşılabilir.

Element Uydurmayın

Lietuvas Rytas'ın elenmesinden kısa süre sonra Popovic'in Efes Pilsen'e transfer olması ile ilgili olarak komplo teorileri üretildi. İma edilen şey Efes Pilsen'in önceden Popovic'in aklını çelerek takımının elenmesini sağladığı, Efes'e transfer olmasının da bu sayede gerçekleştiği yönündeydi.

Bu komplonun kaynağına daha en başta yazdığım gibi böyle bir şey olursa Efes Pilsen suçludur. Peki böyle bir şey var mı? Kaynak neydi bu çok ağır şike ve fesat iddiasıyla ilgili? Halk arasında başka türlü ifade edilebilir ama ben şöyle ifade edeyim. Bu iddiaların kaynağı "İşkembe-i kübra" veya "mabâd-ı şahane"dir. Kaynak doğrudan bu organlardır. Basit bir fikir jimnastiği olsa sorun değil ama hiç bir somut delil olmaksızın açıkça bir sporcu ve kulüp şike ve maça fesat karıştırma ile suçlanıyordu.

Bojan Popovic Ntvspor'a konuştu. Söyledikleri ile şunu ifade etti aslında bu teori sahiplerine. Ağzınızdan element uydurmayın.

Popovic'in söylediklerine burdan ve burdan ulaşabilirsiniz.

21 Ocak 2010 Perşembe

David Blatt İş Başında

En sevmediğim Yunan takımı Aris'tir. Torino'daki barbarlıkları nefretimi başlatmıştır. Kara Perşembe'de Tofaş'ı yenip Koraç'ı kazanarak perşembemizi daha da karartmışlardı. Bir de 1979'dan beri yenemememiz beni sinir eder.

En sevdiğim yabancı koçlardan biri David Blatt'tir. Efes Pilsen'de yapmaya çalıştıkları beni heyecanlandırmıştı. Daltonlar tarafından Belgrad yollarında yalnız bırakılmasaydı belki başaracaktı da. (Başarısız diye gönderildi. Ama ondan sonra çok daha başarısız olan gönderilmedi. Bu ayrı mevzu. Hiç girmeyeyim.) Ayrıca Ankara'da antrenmanını izlemek için izin istediğimde çok nazik bir üslupla konuşup benim yerime kendisinin teşekkür etmesi beni mahçup etmişti.

Şimdi benim için bu iki uç Selanik'te bir araya gelmiş. Aris David Blatt'le anlaşmış. Ve ilk maçında Olympiakos'u yenmişler. Yunan kupası yarı final rövanşında Selanik'teki maçı 93-83 Aris kazanmış. Ama ilk maçı kırmızılar 14 sayı farkla kazandığı için finale kalmışlar. 14 sayılık farkı kapatmalarına da ramak kalmış.

Bu galibiyet Aris'e final getirmese de bundan sonrası için rakiplerine bir göz dağı diye nitelenebilir. Anladığım kadarıyla Blatta takım ayrı bir hava kazandırmış.

David Blatt'e, çalıştığı kulüp her ne kadar Aris olsa da, başarılar dilerim.

Mehmet Okur vs Manu Ginobili

28 şubat 2002. Efes Pilsen - Kinder Bologna... Top 16 ilk maçı. O maçı kazansak belki üst üste 3. final 4 gelecekti. Manu Ginobili maçın yıldızıydı ama nasıl bir pozisyon oldu da Mehmet Okur'u savunmak zorunda kaldı bilemiyorum.

NBA'de kimbilir hangi maç. Arka planda yine Ginobili...

19 Ocak 2010 Salı

Yeni Oyun Kurucu: Bojan Popovic

Efes Pilsen, Rytas'ın oyun kurucusu Bojan Popovic ile anlaşmış.

İlk maçta bizim oyun kurucularla nasıl oynadığını ve pota altını nasıl beslediğini görmüştüm. Sezon ortası için iyi transfer. Bir de 4 numara gelir mi acaba?

18 Ocak 2010 Pazartesi

Fisktür Belli Oluyor

Top 16 fikstürü şekillenmeye başladı. Günler ve maç saatleri tam olmasa bile maç programı açıklandı. Efes Pilsen'in maçları şu sırayla olacak:

1- Real Madrid - Efes Pilsen
2- Efes Pilsen - Montepaschi Siena
3- Maccabi - Efes Pilsen
4- Efes Pilsen - Maccabi
5- Efes Pilsen - Real Madrid
6- Montepaschi Siena - Efes Pilsen

Fikstürü sevmedim. Yine deplasmanla başlıyoruz. İlk 3 maçın 2'si deplasmanda oynanacak. Normal sezona da deplasmanlarla başlamıştık ve iyi sonuçlar alamamıştık. Belki kaderimizin çizileceği son maç da deplasmanda olacak.

Tüm fikstüre burdan ulaşabilirsiniz.

Top 16 Gruplarına Dair

Efes Pilsen Barça - Pao ikilisinden en azından çeyrek finale kadar kaçtı. Başka seçenek olmadığından ehven-i şer yani kötünün iyisi diyebileceğimiz bir kura oldu. Ama çeyrek finale yükselirse bu ikiliden biriyle karşılaşacak. Yani grup iyi oldu ama grup adını hiç beğenmedim.

Bu kuraya bakınca Efes Pilsen'in kazara 3. olmayıp grubu 4. bitirmesinin iyi olduğunu anladık. Şimdi Partizan çıkmaya çalışsın Barça ile Pao arasından. Ama Efes Pilsen'in yeri burası değil. En kötü Unicaja Malaga'nın yerinde, CSKA Moskova, Zalgiris Kaunas ve Prokom'un arasından güle oynaya ve en kötü 2. olarak çıkması lazımdı. Ama hatalar ve en önemlisi basiretsizlikler Efes Pilsen'i şu anki duruma getirdi.

Efes Pilsen'in Pao'dan kaçmasına sevindim ama Real Madrid'in Panathinaikos'u içerde dışarda rahat yenmesi, 2 mağlubyetini ise Prokom ve Khimki'den alması kafamı karıştırıyor.

Maccabi son 9-10 yılın en zayıf kadrosuyla mücadele ediyor. Gel giti çok. Son 4 maçında Efes Pilsen gibi sadece 1 galibiyet elde edebilmişler.

Zalgris'in durumu da ilginç. Grubunda sadece 3 galibiyetle 3. oldu. 3. torbadan girdiği kurada da nispeten rahat bir grupta yer aldı. Burdan çıkabilir bile. Onun yerinde, oynadığı basketbolla haketmese de en azından teorik olarak, Fenerbahçe Ülker'in yer alması lazımdı. Çeyrek finale çıktıkları sene olduğu gibi son derece kolay bir grup ile yine çeyrek finale yükselebilirlerdi. Çok büyük şans kaçtı. Üzülmemek elde değil.

E - F grupları çok zor. G ve H ise nispeten daha kolay. O gruplarda olmayı çok isterdim.

Top 16 Grupları Belli OLdu

Top 16 grupları şu şekilde oldu:
Grup E: Barcelona, Panathinaikos, Partizan, Maroussi
Grup F: Real Madrid, Montepaschi Siena, Maccabi, EFES PILSEN
Grup G: CSKA Moskova, Unicaja Malaga, Khimki, Cibona
Grup H: Olympiacos, Caja Laboral, Zalgiris, Prokom

Top 16'gruplarının seçiminde o kadar çok kural ve o kadar çok İspanyol takımı var ki sadece 2 farklı seçenek vardı. Bir önceki yazımda bu iki seçenekten bahsetmiştim.

Kura çekimi aslında Partizan - Maroussi ve Maccabi - Efes Pilsen ikililerinin Barça - Pao ile mi yoksa Real - Siena ile mi eşleşeceğini tayin edecekti. İkisi de zor ama tabiki Barcelona - Panathinaikos'la finale kadar eşleşmek istemem. Çünkü iki takımın da finale uzanma ihtimali çok yüksek.

Efes Pilsen en azından top 16 için bu takımlardan kaçtı. Şu anki durumumuza baktığımızda tamam Real Madrid ve Siena grubun favorisi olsa da Efes Pilsen'in silkelenip bu gruptan da çıkması imkansız değil. Yani Pao ve Barça'ya göre düşündüğümüzde iyi bir kura çekti denilebilir. Fakat bir sonraki aşamaya baktığımızda Efes Pilsen'in grup adının F olması büyük şanssızlık. Çünkü E-F grupları çeyrek finalde karşılaşacaklarından dolayı Efes Pilsen çeyrek finale yükselebilirse karşısına %99 ihtimalle Barcelona veya Panathinaikos gelecek. Bu da şu anki durumda Paris'e elveda anlamına geliyor.

Top 16 Grupları Bugün Belli Oluyor

Top 16 grupları bugün belli olacak. Gruplar kura ile belli olacak. Ama öyle kurallar var ki işin kura kısmı kalmamış. Normal sezon gruplarındaki takımların tekrar aynı grupta yer alamaması ve aynı ülkenin en fazla iki takımının top 16 gruplarında eşleşmesi kısıtlamaları var. İspanya'nın 4 takımı da top 16 olunca ler iyice azaldı.

Efesliler'den Gürçay abinin hesaplamasına göre bu kısıtlamalar eşliğinde oluşacak gruplar mecburen şöyle olacak:

Grup 1: Barcelona - Panathinaikos - Maccabi - Efes Pilsen
Grup 2: Olympiakos - Caja Laboral - Khimki - Cibona
Grup 3: CSKA - Unicaja - Zalgiris - Prokom
Grup 4: R.Madrid - M.Siena - Partizan - Maroussi

Gruplar bu şekilde kurallara uyuyor. Başka seçenekleri incelemedim. Ama yukardaki kurallara göre Maccabi ve Efes Pilsen'in 4. grupta olması, Partizan ve Maroussi'nin 1. gruba gitmesi de bana olası gibi görünüyor. İki şekilde de işler zor.
Kura çekimi Sky Türk tarafından canlı olarak ekrana gelecekmiş.

15 Ocak 2010 Cuma

Mersedes Gümüşdal


Efes Pilsen'in resmi sitesinden güzel bir ayrıntı. Altyapı Sorumlusu ve Pertevniyal Antrenörüne dikkat. Bağlantı burda. Değiştirilecektir. O yüzden print screen yaptım.

Sabah neşesi niyetine...

14 Ocak 2010 Perşembe

Efes Pilsen Başarısızdır

Dün akşam ile ilgili teşekkürü hakeden sadece Unicaja Malaga'dır. Dürüst ve inançlı bir şekilde mücadele ettiler. Son hücumda Rytas şut kullanma imkanı bulsa belki maçı kaybedeceklerdi. Ama mücadelelerinden dolayı Unicaja'ya ve özellikle Omar Cook'a teşekkür ederim.

Efes Pilsen'in Fransa'daki maçı ile ilgili konuşacak çok fazla şey yok. Beko Basketbol Ligi'nde 4 ve 8. sıralar arasında olabilecek bir takım. İstanbul'da pek zorlanmamıştı Efes Pilsen. Fransa'da daha da kolay kazandı. 9 yıldır devam eden Fransa'da kaybetmeme geleneği bozulmadı.

Efes Pilsen'e ne düşüyor bu durumda? Efes Pilsen başarısızdır. Ergin Ataman başarısızdır. Çok büyük meblağlara oynayan oyuncular ne yazıkki istenen performansı gösterememişlerdir. Önümüzde dağ gibi duran bu başarısızlığı Rytas'ın son hücumu değerlendirememesinden kaynaklanan bir Top 16 unutturamaz. Ama Allah'ın bir lutfu ile başarısızlığı unutturacak bir imkanı var Efes Pilsen'in. Şimdi çıkar bu durumdan sonra Top 16'yı aşamazsa yine başarısızdır. Sonrası için ise duruma göre bakılır. Başarı çıtasını yüksek tutmamın nedeni de Ergin Ataman'dır. İstediği her oyuncu alındı. Euroleague'in en yüksek bir kaç bütçesini yönetti. Ve sene başında "Hedefimiz Euroleague şampiyonluğudur." dedi. Madem öyle al sana fırsat...

13 Ocak 2010 Çarşamba

Efes Pilsen'in Fransa Deplasmanları

Biraz tarih fareliği yapayım.

Efes Pilsen için Fransa takımlarına karşı oynanan maçlar genelde kolay geçmiştir. Özellikle 1993'ten sonra, yani Naumoski-Aydın Örs dönemiyle birlikte Fransız takımlarına karşı genel olarak üstünlük var. Efes Pilsen bu dönem Fransız takımlarına karşı 21 galibiyet almış. 8 mağlubiyeti var. Ama bu üstünlük ilginç bir şekilde deplasman maçlarında daha belirgin hale geliyor. Bahsettiğim 8 mağlubiyetten sadece 3'ü deplasmanda olmuş. Kalan 5'i İstanbul'daki mağlubiyetler.

Önemli bir istatistiki bilgi daha vereyim. Efes Pilsen yaklaşık 9 yıldır Fransa deplasmanında mağlup olmuyor. Son mağlubiyet 15 Şubat 2001'de Pau Orthez'e karşı alınmış. İstatistikleri burda. (Yukardaki fotoğraf da o günkü maçtan.)

İnşallah 9 senedir bozulmayan, Fransa'da kazanma geleneği bu akşam da devam eder. Ve takibi, forza Malaga!

Haydi Malaga

En son 2002 FİFA Dünya Kupası'nda kendi maçımız varken başka maça kilitlenmiştim. Biz Çin'le oynuyorduk. Diğer maçta Brezilya'nın Kosta Rika'yı yenmesi gerekiyordu. Kendi maçımızı nerdeyse bırakmış diğer kanaldaki maçı daha çok takip ediyorduk. Brezilya Kosta Rika'ya 5 çekince Türkiye averajla gruplardan çıkmıştı.

Bu akşam da aynı şey olacak. Entente Orleans maçını tabiki kazanmamız gerekiyor. Ve kazanacağımıza inanıyorum ama asıl merakım Malaga'nın Litvanya'da ne yapacağı. Gönlümüz Unicaja Malaga ile birlikte. Son şansımızın başkasının elinde olması çok acı. Heleki Efes Pilsen'in şu bütçesiyle...

Ama bir de en kötü senaryoyu düşünelim. Malaga kazanmış. Ama Efes kaybetmiş.. Böyle bir durumda birisinin gerekeni yapması gerekir.

Efes Pilsen'in İlk 5'i Var Mı?

Euroleague maçlarından bahsediyorum. Efes Pilsen'de ilk 5 diye nitelendirebileceğimiz 5li aslında şu şekilde ouşturulabilir. Kerem Tunçeri, İgor Rakocevic Bootsy Thornton, Kaya Peker, Mario Kasun.. Ama bu 5'li bile sadece 3 maçta ilk 5 olarak sahaya çıkmış.

Sonradan alınan ve Euroleague maçlarında pek yararlanılmayan Ermal Kurtoğlu'nu saymazsak Efes Pilsen 11 kişilik rotasyonla sahada oluyor. Bu 11 kişide şimdiye kadar ideal bir 5 oluşmadı. 11 kişiden hepsi mutlaka en az 2 kez ilk 5 başlamış. Takımda ilk 5 başlama sayıları şöyle:

Mario Kasun: 7
Kerem Tunçeri: 7
Bootsy Thornton: 7
Kaya Peker: 6
Igor Rakocevic: 5
Preston Shumpert: 3
Charles Smith: 2
Daniel Santiago: 2
Bostjan Nachbar: 2
Sinan Güler: 2
Ender Arslan: 2

En fazla ilk 5 başlayanların aslında ideal 5 olduğu açık. Ama bu listede Igor Rakocevic'in geçen haftaki Olympiakos maçından önceki 4 haftada hiç ilk 5 başlamadığını hatırlatmak istiyorum. Yani 1-4. haftalarda ilk 5, 5-8. haftalarda kenarda, 9. haftada yine ilk 5..

12 Ocak 2010 Salı

Ekim 1992; TED Ankara Kolejliler - Hapoel Jerusalem

Muhteşem bir arşiv çalışması. 90'ların efsanevi Kolejinin, Koraç Kupası'nda Hapoel Jerusalem deplasmanında yaşadıkları maç öncesi ve sonrasıyla vay be dedirten bir çalışma. Fotoğraflar orijinal. Mutlaka okuyun. Bağlantısı burada.

Orda yazmamış ama ben söyleyeyim maçı 102-83 kazanmış Kolejliler. Tabi o zamanki adıyla Tiffany Tomato Kolejliler...

Kısa Kısa

Unicaja Malaga deplasmanda Rytas'ı yener, Efes Pilsen Fransa'dan mağlup dönerse ne olur? Birilerinin kuyruğuna teneke bağlayıp İtalya'ya kadar kovalarlar.

Efes Pilsen bu sezon ilk defa çarşamba maçı oynayacak. ne Avrupa Ligi ne de Türkiye organizasyonları.. Sezonun ilk çarşamba maçında ilk Euroleague deplasman galibiyeti gelir inşallah.

Aleks Maric sakatlanmış. Efes Pilsen'e verebileceği azami zararı verdikten sonra ne olursa olsun. Ama seneye Efes kadrosunda görebilmeyi isterim.

11 Ocak 2010 Pazartesi

All Star

En değerli oyuncunu Kaya Peker, en iyi smaç yapan oyuncunun (biraz kayırılsa da) Sinan Güler, en iyi üçlük atan oyuncunun Engin Atsür olması hoşuma gitti.

7 Ocak 2010 Perşembe

Yine Hayal Kırıklığı

Artık birilerinin istifa etmesi gerekiyor..2 senedir hep belli bi seviyede basketbol oynayıp sürekli kaybetmek artık canımıza tak etti. Tamam mücadele var ama sonuç da gerekli. 1 senelik başarısızlık kabul edilebilir. Ama başarısızlık istisna olmaz da alışkanlık haline gelirse değişmesi gereken bir şeyler var demektir.

Scoonie Penn

Malum Scoonie Penn Olympiakos'a, eski takımına geri döndü. Penn'i severim. Efes Dark zamanında iyiydi. Belgrad'a gitmeyen korkak tavuklardan olmadı. Bindi uçağa, takımını yalnız bırakmadı. Kaybetmiştik o maçı ama orda olması bile yeterliydi.

Severim sevmesini de başka takım formasıyla Efes'in karşısısına çıkmasından hiç hazzetmem. Hafif de tırsarım. 2005-06 sezonunda Cibona Zagrep ile 4 kez karşılaşmıştık. 4 maçta 25,2 say ortalamasıyla oynamıştı. Marko Popovic, Ender Arslan, Barış Ermiş üçlüsünden oluşan Efes Pilsen oyun kurucu triosunu parçak pinçik etmişti. 4 maçın 3'ünü Cibona kazanmıştı. Bir maçtan sonraki röportajında Efes Pilsen'de beni tutacak oyuncu yok demişti. Ağzını yüzünü yırtmak istemiştim. Zoruma gitmişti ama haklıydı. O sezonki performansı Olympiakos yolunu tutmasını sağlamıştı. Olympiakos'ta oynarken iki kere daha karşılaşmıştık. 10,5 sayı ortalamasıyla oynamıştı.

Şimdi tekrar Olympiakos formasıyla Efes Pilsen karşısında... Penn 20 atsın. Efes Pilsen kazansın..

6 Ocak 2010 Çarşamba

Nachbar Çok Mutsuz

Efesliler'den Hasan Mutlu, bir ara blog yazıp bırakan nam-ı diğer foreverboy verdi bağlantıyı. Sloven Prostimet sitesi röportaj yapmış Nachbar'la. Bağlantı burda.

Google translate İngilizcesi ile anlayabildiğim kadarıyla halinden pek memnun değil.

Satırbaşları olarak;

-Takım ve koç ile iletişim sorunu olduğunu,
-Oynadığı pozisyondan memnun olmadığını,
-Partizan maçında 33 dakika oynadıktan sonra Malaga maçında neden 2 dakika oynadını bilmediğini,
-Real Madrid'in kendisine ihtiyacı olduğunu düşündüğünü ama Real'in kendi başvurduğunu,
-Hem oynatmayıp hem Real Madrid'in teklifini reddettiklerini, hem de bu süreçte kendine hiç bir şey söylemediklerini, bu durumun da iletişim eksikliğinden kaynaklandığını

söylüyor.

Siz de Google'a çevirtip okuyabilirsiniz.

Ama netice şu ki Efes Pilsen Nachbar'ı kaybetmiş. Gerçek bir 4 numaranın olduğu takımda muhteşem bir 3 numara olabilirdi.

Granger ve Olympiacos

Overtime Dergisi'nin 2004 ocak sayısının kapağı. Sıradan, rahat kazanılmış bir Olympiacos deplasmanından görüntü. Saint Antonio Granger'ı kapağa taşımışlar. Birini poster etmiş ama suratı belli olmuyor. Wokowysky olabilir, emin değilim. Arkada da Kaya Peker var.

Granger ruhu.. Granger Efes Pilsen'deyken , Olympiakos'a karşı hiç maç kaybetmedi. Tam 6 kez Granger'lı Efes Olympiacos'la eşleşti. Ve tüm maçları Efes Pilsen kazandı. İçerde dışarda ezdi geçti.
Efes her maça favori çıktığı, sürekli kazandığı zamanlar geride kaldı. Artık Efes Pilsen sürekli kaybeden bir orta sıra takımı ne yazıkki. (En azından 2 seneden fazladır durum bu yönde.) Ama yarın için iyimser olmak istiyorum. Yarınki maçta Granger ruhu ve dolu tribünler ile tekrar kazanmayı ümit ediyorum.

Papaloukas Yok Mu?

Olympiakos bu hafta deplasmanda AEK ile oynadı. Deplasmanda 91-96 kazandılar. İstatistikler burda.

Papaloukas maçta oynamamış. Dizindeki sakatlığa dair bir şeyler okumuştum. Bu maçın haberinde de Papaloukas'ın sakatlığı yüzünden sahada yer almadığı yazıldı. Efesliler'den bir arkadaş da İstanbul'a hiç gelmeyeceğine dair bir şeyler duyduğunu söyledi. Gerçi ilk maçta Bourusis için de oynamayacak denmişti. Sonra adam MVP oldu. Ama Ender'in oynamasının şüpheli olduğu bu dönemde Efes Pilsen için olumlu bir durum olur. Papaloukas son dönemde içine asist canavarı kaçmış gibi oynuyordu.

5 Ocak 2010 Salı

Efes Pilsen Olympiacos Maçı Show Tv'de

Efes Pilsen'in en son maçını yayınladığında Show TV bu logoyu kullanıyordu. Çok büyük başarıların bir kısmının tamamını bir kısmını da Reha Muhtar'ın sunduğu ana habere bağlanıp maç sonunu aktarma şeklinde Show TV'de izlemiştik. Show TV - Cine 5 kardeşliği bunu sağlıyordu. Şimdi basketbolun yeni ekranı Sky Türk ile Show TV kardeş. Bu sayede uzun yıllar sonra Efes Pilsen'in Avrupa maçı tekrar Show TV'de.. Sky Türk ile birlikte yayınlanacakmış ama kimse Sky Türk'ten izlemez sanırım.

Ama bundan önce Olympiakos maçında salon dolmalı. Yıllar önce Murat Murathanoğlu'nın iki haftada bir düzenli olarak söylediği gibi Abdi İpekçi Spor Salonu yine tarihi günlerinden birini yaşamalı. Ben Konya'da olduğumdam dolayı malesef televizyondan takip edeceğim maçı.

Bu arada, maç istediğimiz gibi giderse Kurtlar Vadisi ve Aşk-ı Memnu'nun tahtını bile sallayabilir. :)

4 Ocak 2010 Pazartesi

Konya'dan Merhaba ve Tanjevic


Bir süredir inanılmaz yoğundum. Blogla ilgilenemedim. Şimdi Konya'dayım. Bir süre burada kalacağım. Blogu güncel tutmaya çalışacağım.

Dün akşam Sky Türk'te Halil Üner konuştu. Maç sonrası açıklamalarını da bu vesileyle izlemiş oldum. Tanjevic ve ona teknik faul çalmaya cesaret edemeyen hakemler ile ilgili. Salsabasket'ten alıntıladığım sözleri şöyle:
"Fenerbahçe Ülker antrenörü Bogdan Tanjevic, sahaya girip pota altına kadar gidiyor hakemlere itiraz etmek için. Hakemler buna teknik faul çalmıyorlar sonrasında gelip ben neden Reha öz'e teknik faul çalındığını sorduğumda bana teknik faul çalıyorlar. Milli takım antrenörü diye, sanki orada da çok da başarılıymş gibi teknik faul çalınamıyor. Böyle bir çifte standart olmaz."

23 Aralıktaki TT - FBÜ maçından sonra Murat Özyer de aynı şeyleri söylemişti: "Tanjevic hakemlerin kararına itiraz etmek için iki kere sahanın içine girdi. Açık olan kuralların uygulanmamasına şaşırdım."

Ergin Ataman ne demişti: "Hakemlerin taraflı olduğunu düşünmüyorum ama maçı iyi yönetmediklerini düşünüyorum. Herkes 'sert savunma' diyor, ancak bunun da kuralları var. Mrsic, bana göre her hareketiyle oyuncumuz Smith'i faullerle durdurdu ve oyundan düşürdü. Biz, normal itirazımızı ettik. Ne hakaret, ne küfür ettik, ama ilk yarıda bana teknik faul çalındı. İkinci yarıda rakip antrenör orta sahaya kadar geldi itiraz etti, teknik faul almadılar. Belki (A) Milli Takım Antrenörü Tanjevic'ten etkilendiler"

Aynı şeyin farklı ve alakasız kişiler tarafından tekrarlanması ilginç bir durum. Ergin Ataman'ın sözlerinden dolayı tahrik olan Fenerbahçe taraftarının Halil Üner ve Murat Özyer'e nasıl bir tepki göstereceği benim şahsi merakım.

Bir de son not: Sky Türk'te yayına bağlanan Nedim Karakaş'ın "Biz aynı hakemlerle şampiyonluğu kaybettik. Ağzımızı açıp bir kelime söyledik mi?" demesi vardı. Öyle bir kahkaha attım ki inşallah çevredekiler rahatsız olmamıştır:)